ABD-AB arasýndaki ticaret ve yatýrým ortaklýðý sürecinin yakýnda baþlayacaðýný Obama açýkladý. Bu süreç sonlandýðýnda ve beklenen anlaþmalar bütünü devreye girdiðinde hiç þüphesiz yeni bir dünyaya adým atacaðýz. Aslýnda tam buradan þimdilerde tartýþtýðýmýz konulara bakmakta yarar var.
Ama ilk önce ABD-AB arasýnda baþlamasý beklenen ‘Transatlantik Ticaret ve Yatýrým Ortaklýðý’ ne anlama gelir ve bunun ekonomik-siyasi etkileri ne olur buraya bakalým. Obama bunu, serbest ve adil ticaretin yaygýnlaþmasý bizde ve dünyada daha fazla istihdam saðlayacaktýr’ diye anlatýyor. Avrupa Komisyonu’nun ticaretten sorumlu üyesi Karel De Gucht’da, ‘ odaklanmamýz gereken sorun gümrüðün ötesindeki engelleri de kaldýrmak olmalýdýr’ diyor. Burada Gucht’in vurguladýðý ‘gümrük ötesi engeller,’ standart farklýlýklarý, sertifika ve servis aðý sorunlarý, anti-tekel düzenlemeler, tüketiciyi koruma kanunlarý falan. Bütün bunlarýn toplamý üretim merkezi konumundaki þirketlere yüzde 20’ye varan, gümrük vergisi dýþýnda, maliyetlere yol açýyor. Tabii bundan daha da önemlisi farklý standartlara sahip olan ülke ekonomileri küresel pazar bütünlüðü saðlayamýyorlar. Türkiye, bu konuda, þimdiye deðin en çok sýkýntý çeken ülkelerden birisi. Bizim sanayicimiz, ABD ve AB standartlarýnda hatta deðiþen diðer ülke standartlarýnda farklý üretim zincirleri kurmak zorunda ihracat yapabilmek için. Bu da müthiþ bir maliyet kalemi ve rekabet þansýmýzý aþaðýya çeken bir husus. Þimdi ABD ve AB’nin burada aynýlaþmasý küresel pazar bütünlüðünü saðlayacak çok önemli bir geliþme. Bunun Türkiye’nin lehine bir geliþme olduðunu hemen belirtelim. Ama bu geliþme, ayný zamanda, küresel bir tüketici koruma yasasý ve dünyanýn her yerinde geçerli olacak ticari kurallar bütünlüðünü ortaya çýkartýyor. Þimdi burada Çin gibi önemli ekonomilerin durumu sorgulanabilir ama þunu hemen belirtelim ki, ABD-AB arasýndaki bu bütünleþme Çin’in rekabet potansiyelini geriye götürmez, tam aksine, mallarýn standardizasyonu yeknesaklaþacaðý için bu, Çinli üreticilerin maliyetlerini de aþaðýya çekecektir. Burada Çin gibi ekonomiler emek piyasalarýndaki katýlýða baðlý olarak, düþük ücret seviyelerini koruyamamak gibi sorunlarla karþý karþýya kalacaklardýr ama bu önemli ‘sorun’da bu ülkelerdeki ‘katý’ siyasi rejimlerin çözülmesine yardýmcý olacaktýr.
Þunu söyleyebiliriz; bu süreç bir gümrük birliði ve emtialarýn standartlarýnda ve satýþ sonrasý süreçlerinde aynýlaþmaya giderse biz küreselleþmenin, ekonomik anlamda, son aþamasýna geçmiþ olacaðýz. Þunu da önemli ilave etmemiz gerekiyor, bu sürecin otomatik sonuçlarýndan birisi de bilginin kesintisiz ve serbest dolaþýmý olacaktýr. Zaten denetlemeyen teknolojinin denetimi-iyice- ortadan kalkacak, patent sistemi giderek geçersizleþecek ve teknolojinin yalnýz yaygýnlýðý deðil dünyanýn her yerinde, ayný anda, üretimi ve uygulanmasý da söz konusu olacaktýr.
Siyasi sonuçlar...
Peki, bunun siyasi sonuçlarý ne olabilir; birincisi ABD-AB ekonomilerinin finans alanýndan sonda reel mal dolaþýmýnda aynýlaþmasý tek para sürecine giden yolun baþýdýr. Yani bu süreç iki temel rezerv paraya (Euro-Dolar) dayanan süreci bitirip tek bir güçlü rezerv para sistemini çabuklaþtýrabilir. Tabii ki buradan beþeri sermayenin serbest dolaþýmýný ayrý tutamayýz. Bunun doðrudan sonucu da, ücretlerde ülke bazlý katýlýðýn erimeye baþlamasý ve daha esnek ve küresel yeni bir emek piyasasýnýn doðmasýdýr. Böyle olunca, ulusal devletlerin yerli tekellerle birlikte oluþturduklarý ücret politikalarý ve çalýþma koþullarý geçersiz olacaktýr. Tam burada iyi eðitim, yetiþmiþ iþgücü ve yoðun beþeri sermaye barýndýran ülkeler ve bölgeler hýzla öne çýkacak ve zenginleþecektir. Ýþgücünün maliyeti, ortalama karlýlýðý aþaðý çeken bir unsur deðil tam aksine yüksek ücretlendirme, ülkeye, bölgeye beþeri sermayeyi çeken, teknoloji üretimini hýzlandýran ve geometrik zenginleþmeye yol açan yaygýn rekabetçi bir ekonomiyi öne çýkartacaktýr. Böyle olunca dünyanýn hýzla iki temel alanda ayrýþtýðýný göreceðiz; birincisi ekonomik ve siyasi olarak açýk, demokratik-piyasacý-rekabetçi- yapýlar. Bu yapýlar, bölgesel federasyonlar-birlikler ve bunlarýn çekirdeðini oluþturan eksen-devletler olarak var olacaklardýr. Ýkinci ayrýþma alanýmýz ise, bu küresel birliðin dýþýnda kalan ülke ve bölgeler olacaktýr. Örneðin Ýran, K.Kore gibi devletler ve bunlarýn terörize ettiði bölgeler ve yapýlar. Tabii ki sürecin bu denli basit ve lineer olmayacaðýný söyleyelim. Bir önceki dönemin sürükleyici sektörleri (silah-demir-çelik, petro-kimya, tütün ve bunlarý finanse eden kirli finans sermayesi vb alanlar) ve bunlara dayanan ulus-devlet yapýlarý bu büyük bütünleþmeye direneceklerdir. Önümüzdeki dönem, bu yapýlarýn hâkim olduðu ulus-devletlerle, bütünleþme yanlýsý devlet ve yapýlarýn mücadelesinin öne çýkacaðý bir dönem olacaktýr.
Tabii ki ABD-AB’nin yapmak istediðini örneðin Rusya eski Sovyet Cumhuriyetlerini kullanarak yapmaya çalýþacaktýr ki bunun adýna Putin Avrasya Birliði diyor ama bunun neye olmayacaðýný geçen hafta burada anlattýk. Þimdi Türkiye’nin neden hem batýsýna hem de doðusuna bakmasý gerektiði bir kez daha ortaya çýkmýyor mu?