Büyük deðiþimin þafaðýnda...

Devlet de deðiþiyor, toplum da... Çok partili hayata geçtiðimizden bu yana demokratikleþme dediðimizde tartýþma maddelerinin baþýnda devlet-toplum iliþkileri gelir.  Devletin, toplumun, bireyin konumu, karakteri, imkan ve kabiliyetleri o ülkenin demokrasi standardýný belirler.

10 yýl öncesinin devlet-toplum iliþkilerinde yaþanan gerilimler bugün yerini bambaþka bir görünüme býraktý.

90’lý, 2000’li yýllarýn devlet-toplum iliþkisinde var olan ideolojik temelde yaþanan güvensizlikler ve yaþam tarzý baðlamýnda ortaya çýkan gerilimlerdi. En temel siyasi tartýþma ve kutuplaþma konularýndan birisi ‘irtica’ ve ‘laiklik’ etrafýnda dönen tartýþmalardý. Devlet elden gidiyor veya din elden gidiyor sloganýyla yürütülen çekiþmeler karþýlýklý kontrol, denetim ve gerilim üzerine tanýmlanmýþ bir devlet-toplum iliþkisi ortaya koyuyordu. Ülkenin gerçek gündemi adeta suni tartýþmalara esir edilmiþti.

Bugün laiklik/irtica ekseninde bir bunalýmla uðraþmýyoruz. Din ve devleti elden götürecek olanýn millet deðil, bu deðerlere kasteden baþka yapýlar olduðu görüldü. Düne kadar birbirine kýrmýzý görmüþ boða gibi bakan, yanyana gelemeyen bireyler ayný cafe’lerde oturuyorlar, ayný otellerde tatil yapýyorlar, ayný üniversitede hocalýk, öðrencilik yapýyorlar. Ne Meclis’e baþörtüsü girince laiklik elden gitti, ne de farklý yaþam tarzlarý karþýlýklý saygý temelinde bir arada yaþayýnca din elden gitti.

Ayný þey, asker-sivil iliþkileri için de geçerli. Askerin vesayetinde veya patronajýnda bir demokrasinin sahici olmadýðý çok iyi görüldü. YAÞ’ýn, MGK’nýn, askerle iliþkili organ ve kurumlarýn normalleþmesi askerin saygýnlýðýný ortadan kaldýrmadý, tam aksine yýpranmayacaklarý asli zeminine dönmelerini saðladý. Asker/sivil bürokrasinin vesayeti üzerinden tanýmlanan devlet-toplum iliþkileri dönemi artýk kapanýyor.

Devletin toplumu ve bireyi bir tehdit olarak görmediði, bireyin de devletini sahiplendiði bir dönem bu. Devletin toplumu dizayn edeceði deðil, halkýn devleti dizayn edeceði bir dönem...

Ýliþkinin gerilim temelinde bir hükmetme çabasýna deðil, güven temelinde bir sahiplenme anlayýþýna dayandýðý bir iliþki...  

Toplum da eski toplum deðil. Silah sesi duymadan büyümüþ bir nesil tankýn namlusuna kafasýný uzatýyor. Gençler basit ve kýsýr ideolojik kapýþmalar yerine küresel meydan okumalarla ilgileniyor.

Devletin de toplumun da dinamikleri deðiþiyor. O halde yeni Türkiye’de devlet-toplum iliþkileri nasýl olacak? Bu soruya kafa yormamýz gerekiyor, ama hep birlikte...

***

Ýkinci boyut, siyasetin yeni döneme ve yeni duruma göre konumlanmasýdýr.

Cumhurbaþkanýmýz Erdoðan’ýn 15 Temmuz’dan sonra ortaya koyduðu söylem bu deðiþimin somut tezahürünü yansýtýyor ve bir örneklik olarak herkesin önüne koyuyor. ‘Artýk hiçbirimiz eskisi gibi davranamayýz’, ‘Milletim bizi affetsin’ gibi ifadelerde bulunmasý, aðýr tartýþma yaþadýðý siyasetçilerle bir araya gelmesi veya televizyon kanallarýna katýlmasý yeni bir yaklaþým tarzýdýr.

Baþbakanýmýz Yýldýrým’ýn ‘uzlaþmacý siyaset anlayýþýný sürdürmemiz lazým’ beyaný, ortaya koyduðu kucaklayýcý ve yumuþatýcý yaklaþým yeni bir siyasi iliþki arayýþýdýr.

CHP lideri Kýlýçdaroðlu’nun asla gitmem dediði Külliye’ye gitmesi, Yenikapý’daki görkemli mitinge katýlmasý yeni durumun bir tezahürüdür.

Seçimlerden önce her þeye hayýr diyen MHP lideri Bahçeli’nin FETÖ, PKK, DEAÞ ve Suriye konularýnda milli bir duruþ sergilemesi ve hükümetin yanýnda yer almasý bu yeni durumun bir göstergesidir.

***

15 Temmuz’da ülke olarak ve 79 milyon halk olarak büyük bir badire atlattýk. Asýl tehdit ve tehlikeler karþýsýnda suni olanlarla uðraþmanýn ne kadar lüzumsuz olduðunu gördük. Millet olarak birbirimizi kucaklamaktan baþka bir yolumuzun olmadýðýný, en büyük hazinemizin birliðimiz olduðunu daha iyi anladýk. Yeni nesil vatan, bayrak, demokrasi ülküsüyle aþýlandý. Farklýlýklarýmýz da var, sorunlarýmýz da ama birlik olarak ve demokrasi içinde her þeyin üstesinden gelebiliriz.

Terör örgütleri bomba patlattýðýnda Alevi mi Sünni mi ayrýmý yapmýyor. Cuntacýlar kurþun yaðdýrdýðýnda Türk mü Kürt mü, baþörtülü mü baþý açýk mý diye ayýrt etmiyor. Kastedilen bu millettir, bu vatandýr, bu devlettir.

Yeni dönemin ruhunu çok iyi kavramak ve bu ruhu devlet-toplum-birey iliþkilerine hep birlikte yansýtmak durumundayýz.