Ukrayna gibi devasa bir devlet, tüm dünyanýn gözleri önünde Rusya eliyle parça parça ediliyor. Önce Kýrým’ý yutan Rusya, þimdi de Ukrayna’daki Ruslarý ve Rusya yanlýlarýný kýþkýrtarak ve silahlandýrarak Ukrayna’nýn güneydoðusunu parçalýyor.
Rusya Baþbakaný Dimitri Medvedev, Ukrayna’nýn kendi vatandaþlarýný öldürdüðünü belirtiyor ve Kiev yönetimini askeri operasyonlarý durdurmaya çaðýrýyor. Oysa ayný Rusya, müttefiki olan Suriye’de Beþar Esad’ýn kendi vatandaþlarýný en vahþi þekillerde katletmesine açýk destek veriyor, “yaþananlar Suriye’nin iç iþleridir, kimse karýþmasýn” diyor. Demek ki gerçekler coðrafyaya göre deðiþiyor (!)
Çifte standart öylesine bariz ki... Ýþine geldiðinde devletlerin içiþlerine müdahale etmemeyi en kutsal ilke sayan Rusya, söz konusu olan Gürcistan veya Ukrayna olduðunda yabancý devletlerde kendi ülkesindeymiþ gibi rahat davranýyor, asileri silahlandýrýyor, hatta bizzat kendi askerlerini diðer ülkelerde operasyonlara yolluyor.
***
Ruslar riyakârlýkta yalnýz deðiller. ABD’nin Moskova’dan kalýr yaný yok. Örnek mi istiyorsunuz, bakýnýz Mýsýr.
Özgürlük ve demokrasiyi dýþ politikasýnýn ana sloganý haline getiren ABD, Mýsýr’da askerler darbe yaptýðýnda buna ‘darbe’ bile diyemedi. Amerika Dýþiþleri Bakaný Kerry’e göre son bir yýldýr yüzlerce insanýn hayatýna malolan, binlerce insaný iþkenceden geçiren, en son yüzlerce kiþiyi yok yere idama mahkûm eden Sisi darbe yönetiminin yaptýklarý ‘demokrasiye geçiþ çabalarý’ydý.
ABD yönetimi Mýsýr’da öylesine ikiyüzlü ki Kahire’de kalemler kýrýlýp, hukuk katledilirken Obama yönetimi darbecilere 10 Apache helikopteri ile 650 milyon dolarlýk askeri yardýmý göndermeye hazýrlanýyordu.
Olaylarýn geliþimini bir kez daha gözden geçirince Mýsýr’da Arap Baharý’nýn tamamen bir kurgu olduðu, Mübarek’i ve Mursi’yi ABD destekli ordunun devirdiðini açýkça görebiliyoruz...
***
Amerikalýlarýn, Mýsýr ve Türkiye gibi müttefiki olan ülkelerdeki darbe karneleri mide bulandýrýcý ve bunu en iyi biz Türkler biliyoruz. Eðer 27 Mayýs sonrasýnda Amerikalýlar isteseydi Baþbakan Menderes ve arkadaþlarýnýn idamlarý durdurulabilirdi. Uzun yýllar Dýþiþleri Bakanlýðý yapmýþ olan Ýhsan Sabri Çaðlayangil der ki ABD için bir ülkede demokrasi veya faþist bir yönetimin olmasý fark etmez, onun için önemli olan sadece ABD’nin çýkarlarýdýr. Ayný þekilde rahmetli Bülent Ecevit de Türkiye’deki tüm askeri müdahalelerin içinde ABD’nin bir þekilde rol aldýðýný söyler.
Kýsacasý ABD de týpký Rusya gibi, dýþ iliþkilerinde sadece çýkarýna bakýyor, temel hukuk ve insanlýk ilkelerini günahlarýný saklayan bir perde olarak kullanýyor. Ukrayna, Mýsýr, Suriye, Filistin, Gürcistan ve daha nice örnek büyük devletlerin gerçek yüzünü ve nasýl bir dünyada yaþadýðýmýz tüm çýplaklýðýyla ortaya koydu.
***
Elbette Türk dýþ politikasý da böyle bir riyakârlýk üzerine kurulu olmamalýdýr. Ancak tüm dünya böyle iken hayata tek baþýna meydan okumanýn da anlamý yoktur. Türkiye’nin kendisini ve çevresini koruyabilmek için gerçekçi deðerlendirmelere ve bu boyuttaki bir ikiyüzlülüðe karþý gerçekçi önlemlere ihtiyacý vardýr.