Büyük düşünme zamanı

Tarihin öyle bir dönemine girdik ki; şimdi büyük düşünenlerin zamanı olduğu aşikârdır.

El Bab’da Rus jetlerinin Türk askerini yanlışlıkla vurması, CIA Başkanı’nın Türkiye ziyareti, Suriye’de El Bab operasyonu sürerken ABD’nin PYD’ye destek vermesi, rejim güçlerinin bir hayli ilerleme kaydetmesi ve bunun üzerine bindirilmiş demoralize edilmek için devreye sokulan çelişkili haberler, hem de referandum yaklaşırken “büyük Türkiye” düşünenler ile sınırları içerisinde kalmak isteyenlerin lüzumsuz çekişmesi, şu büyük düşünme kapasitemizi topyekûn etkilemek içindir.

Dolayısı ile bu sinsi durumu iyi analiz etmemiz lazım. Şimdi anlaşılan şu ki; savaş giderek daha da alevlenecektir. Bunu ikide bir Türkiye’yi sorunlu dış politikası ile özdeşleştirenlerin, ne kadar küresel sistemdeki değişimden habersiz olduklarını da görebiliyoruz.

Giderek taraftar belirlenmektedir. Burada Türkiye’nin, ne yapacağına odaklanmamız şarttır.

Türkiye Devleti’nin içini boşaltmaya gayret eden merciler, çarkın şimdiki döneminde büyük ittifaklara döneceğini hesaba katabilmişler ki, Türk Ordusuna yönelik derin operasyonlar yapma eğilimi gösterdiler. Ergenekon sürecini şimdi daha net anlayabiliyoruz. Dahası da FETÖ’nün barınmak istediği Türk Ordusu’nun küresel güçler için ne anlama geldiğini, şimdi alanda olup bitenler konseptinde okuyabiliyoruz.

Lakin Türkiye Devleti; akıllı bir devlet ve derin reflekslerinin de devreye girdiği kanısındayım.

Ne olursa olsun, Allah’ın nuru tamamlanacaktır hiç kuşkusuz. Böyle bir ortamda, jeostratejik konumumuzu, bu kavrama göre dizayn etmekte, derin devlet refleksi olması gerek.

ABD Trump’la birlikte yeni jeostratejik ortam oluşturmakta ve ciddi anlamda dünyadaki eğilimleri etkileyecektir. Aşırı derecede Müslüman düşmanlığı, boşuna olmaması gerek. Bu veriler, bir şeyleri kökten etkilemektedir.

Giderek toplumlar bunun farkına varmakta. Giderek İslam coğrafyasındaki derin oyunlar, su yüzüne çıkmakta. Giderek birçok hakikatler gizlenemeyecek durumda.

Ve hülasa giderek taraflar belirlenmekte! Lakin bu taraf; bize sunulan “ABD ekibi mi” yoksa “Rusya ekibi mi” türünden olmaması gerek. Çünkü günün sonunda, her ikisine de güvenmek ahmaklıktır.

Şimdi bu iki merkezin arasındaki kapışma, muhtemelen bazen işimize yaracak. Lakin hep kuşkumu dile getirdim.

Anlaşırlarsa ne olur?

Bu ciddi soruyu bir tarafa not edin!

Biz kökten çözüm bulmak zorundayız. Bu coğrafya için, Türkiye’nin bekası için, top yekûn İslam coğrafyası için, kökten kararlar gerekmektedir.

Yukarıda yazdığıma tekrar dönmek isterim. Eninde sonunda, “Allah nurunu tamamlayacaktır”.

O zaman olup bitenleri birde bu gerçek üzerinden okuyalım ve buna göre yeni kurguyu yaşamak kaçınılmazdır.

Dünya; bastırılmış ve büyük güçlerin dayandığı önemli medeniyetlerin üzerinden, yeniden şekillenmektedir.

Bu yeni yüzyılda; ulusların değil, medeniyetlerin devreye girdiği, güç dengeleri oluşturulduğuna şahitlik edeceğiz. Demek ki İslam âlemi; kendi kendine karar vermenin eşiğine de gelecektir.

İslam coğrafyasına liderliğe talip olmak önemli! Lakin öncesi bunun altının doldurulması lazım. Türkiye’nin buna yönelik fikriyat içerisinde olduğunu, bu arayışı pekiştirmek istediğini görebiliyoruz.

Uzun lafın kısası; bize kurulan tüm oyunlar yeniden devreye girecektir. Ortadoğu’daki Kürt kardeşlerimizi, dindaşlarımızı kullanma hevesinin altında yatan da budur. İsrail’i; İslam coğrafyasında daha etkili hale getirmek ve Fırat - Dicle arasındaki alanı onlara tesis etmek, sadece bir hayal değil, hem de büyük İslam medeniyetinin yeniden güç merkezine dönüşmesini engellemek içindir.

Şimdi Türkiye bu sancıyı yaşamaktadır.

Devlet; bunun farkında ve kurtuluşun, “gelen yeni yüzyılın, yeni şartlarını nasıl oluşturabiliriz” peşinde olduğu aşikârdır. Referandum sürecini bir de bu yönden okuyalım. “Evet” kararının ağır basmasının ne anlama geleceğini ne kadar hayati olduğunu ve koca yüzyılın alt yapısını oluşturacağını ve Türkiye’nin yeni uzun vadeli mücadelesi için beka meselesi olduğunu, bir de böyle okuyalım. Bize yıllarca kötülenen değerlerimize sahip çıkmak, Başkanlık Sistemi ile küresel aktöre dönüşmemiz ve İslam âlemine bayraktarlık söz konusudur. Meseleye bir de buradan bakalım. Konjonktür hem Türkiye hem de âlemi İslam konseptinde değerlendirelim.

Kurtuluşun; BÜYÜK MEDENİYETİMİZİN, yeniden güce dönüşmesinde olduğunu anlayacağız…