Dýþ iliþkiler ile ekonomi birbirinden ayrýlmaz iki konu. Örneðin Merkel’in vize serbestisi ve mülteciler konusundaki yapýcý rolü, Türkiye’yi AB’de görmeye bayýldýðýndan deðil. Unutmayalým, Türkiye’nin AB’ye üye deðil, ayrýcalýklý ortak olmasýný öneren onun partisiydi. Ama bugün koþullar deðiþti ve Avrupa’nýn en zengin ülkesi Almanya, gücünü kaybetmemek için yeni açýlýmlara ihtiyaç duyuyor.
Tüm devletler için yeni açýlým denen þey, aslýnda tarihsel olarak en eski politikalara karþýlýk geliyor. Bunlar, enerji kaynaklarý, enerji yollarý, geniþ pazarlar, ticaret ve yatýrým olanaklarý ve bu alanlarý denetlemeye yarayacak stratejik bölgelerle ilgili. Mesela, Merkel’in Ukrayna nedeniyle Rusya kapýsý daralýnca, mülteci akýný olunca ve Akdeniz-Hazar havzasýnda tek baþýna faaliyette bulunma imkanlarý daralýnca, “açýlýmlarýný” yeniden Türkiye üzerinden yapmaya karar vermiþ gibi gözüküyor. Dolayýsýyla Merkel’in Türkiye merakýnýn nedeni, gayet rasyonel.
Öte yandan bu politikayý sabote etmeye yönelik bir eðilim de var.
Soykýrým baskýsý
Merkel Türkiye-Almanya iliþkilerini geliþtirmeye uðraþýrken, Almanya Parlamentosu Türkiye’nin ne tepki vereceðinin en belli olduðu konuda, Ermeni soykýrýmý konusunda adým atýyor. Bu, Türkiye-Almanya iliþkilerinin zarar görmesini istemek anlamýna gelir; demek ki bu iliþkiden rahatsýz olanlar var.
Soykýrým konusu, Türkiye’nin “Batý” ile iliþkilerini belirleyen bir etkiye sahip. Bu konu her gündeme geldiðinde Türkiye’nin “Batý”ya karþý güveni sarsýlýyor. Konunun bugün en fazla deðdiði yer Rusya olmasýna raðmen, soykýrým Türkiye-Rusya iliþkilerinde bir deðiþken olmuyor; ancak konu her gündeme geldiðinde Rusya Türkiye’ye doðru bir adým atma olanaðý buluyor.
Putin’in Türkiye ile iliþkileri normalleþtirmek istediðini söylemesi ile Almanya Parlamentosu’na soykýrým konusunun gelmesi eþ zamanlý oldu, muhtemelen tesadüf. Kim bilir belki Putin, Almanya Türkiye ile iliþkisini geliþtiremez ise yeniden Rusya’ya döner diye hesaplamýþtýr.
Kürt devleti baskýsý
Rusya’nýn Türkiye ile iliþkileri normalleþtirme isteði sadece Avrupa iliþkileriyle açýklanamaz. Rusya da bazý tercihlerin arifesinde. Irak ve Suriye’deki varlýðýnýn ne kadar sürdürülebilir olduðu belli deðil. Üstelik Ýran’ý bir ileri sürüp bir geri çekmekten yorulmuþ da olabilir. Dolayýsýyla Rusya da, daha öngörülebilir ülkelerle kalýcý iliþki kurma ihtiyacýnda ve bunun da en önemli nedeni yine ekonomi.
Öte yandan Rusya’nýn ABD-Türkiye iliþkilerini de gözden kaçýrmadýðýný söylemek gerek. YPG nedeniyle, daha doðrusu olasý Kürt devleti nedeniyle Türkiye-ABD iliþkileri son derece gergin. ABD’nin tam olarak ne yapmaya çalýþtýðý da belli olmadýðýndan, ortamýn kaotik yapýsýnda epeyce sorumluluðu bulunuyor.
ABD, bir Kürt devleti vaadiyle bugün YPG’yi ve Peþmergeleri savaþtýrýyor. Yarýn, Irak ve Suriye’nin bölünmesi kaçýnýlmaz olursa, Kürt devleti ABD yanlýsý olsun, Rusya safýna düþmesin diye uðraþýyor. Ancak öte yandan bu süreçte Türkiye ile karþý karþýya geliyor. Demek ki PKK, ABD ile Türkiye’nin uzlaþmamasýna çalýþýyor.
Yine rastlantý olsa gerek, Rusya ve Ýsrail bu ortamda Türkiye ile iliþkileri normalleþtirmek için zaten görüþüldüðünü duyuruyor. Süreç, önce Türkiye’yi Avrupa’dan uzaklaþtýrma, Ortadoðululaþmaya itme; ardýndan da yeni ABD baþkaný eliyle bu konumdan kurtarma þeklinde çalýþýyor gibi. Ortadoðululaþmýþ Türkiye’ye Rusya’nýn da hiç ihtiyacý olmadýðý düþünülürse, ABD ile Rusya’nýn bu konuda da zýmni bir anlaþmasý olduðu düþünülebilir.