Boðaz’da üçüncü köprünün, Yavuz Sultan Selim’in açýlýþýný yaptýk. Bir eþi benzeri yok. Ýstanbul üçüncü havaalanýna kavuþacak. Dünyada eþi benzeri olmayacak.
Marmaray’ýn yanýna Avrasya tüneli açýlýyor denizin altýnda...
Cuma akþamý Bursa’ya gidip geldim, Ýzmit Körfezi’ni aþan Osman Gazi Köprüsü’nden...
Anadolu’yu gezenler daðlarýn kilometrelerce uzunlukta tünellerle delindiðini, kaymak gibi yollarla þehirlerin birbirine baðlandýðýný görürler.
Bir yanda bu topyekün inþa hamlesi... En medeni sayýlan ülkeleri kýskandýracak medeniyet týrmanýþý.
Diðer yanda Cizre mesela... 11 þehit, 78 yaralý. Gaziantep mesela, 14 yaþýndaki çocuðun canlý bomba haline getiriliþi ve ölüm saldýrýsýyla onlarca canýn yok edilmesi.
PKK veya DEAÞ adý altýnda Türkiye’yi vurmaya çalýþan þer odaklarýnýn Suriye’de durdurulma çabasý olarak sýnýr ötesi harekat!
FETÖ ihaneti... Ýçerden - dýþardan “Cemaat” maskeli bir saldýrý ve neredeyse tüm devletin, tüm milletin bu ihanetten arýnma çabasý... Þüphesiz olaðanüstü olaðanüstülük...
Çýðlýklarla, “Bu ülkeye diz çöktüremeyeceksiniz” haykýrýþlarýyla, sinsiliði bertaraf etme çabalarýyla iç içe geçmiþ bir yürüyüþ...
Nereye gidiyoruz?
Bir büyük mücadelenin içindeyiz.
Zaman zaman yazdým, söyledim:
“Türkiye’nin Türkiye olma Ýslam dünyasýnýn Ýslam dünyasý olma mücadelesini yaþýyoruz.”
Bu hiç kuþkusuz büyük bir mücadele.
100 yýllýk bir parantezi aþma mücadelesi.
Bu “Tayyip Erdoðan”ýn hele Ahmet Davutoðlu’nun hülyasý” deyip geçiþtirilecek bir hadise deðil. Bu coðrafyada bir anormallik vardý, Türkiye bu anormalliðin içine dahildi, o yüzden onca darbe yaþadýk, askerin kendi milletine silah çekmesi vakýasýný yaþadýk, o yüzden baþbakanlar asýldý, o yüzden 2008’de bile halktan yüzde 49 oy almýþ bir parti kapatýlmak istendi, o yüzden Ýslam dünyasý ile ilgilendiðimizde çoook çok uzaklardan birileri “Cýsss” dediler, ama “Türkiye’nin Türkiye olma mücadelesi”, büyük bedeller ödeme pahasýna devam etti.
PKK bir içerden vurma hareketi.
FETÖ bir içerden vurma hareketi.
DAEÞ, içerden - dýþardan vurma hareketi.
Ýnsanlarýmýz üzerinde oynuyorlar. Kürtler üzerinde, Aleviler üzerinde, hatta Sünni toplum zemininde oluþmuþ cemaatlar üzerinde.
Allah’ýn lütfu demek lazým. Garip bir biçimde bu kadar ayrýþtýrma ihaneti karþýsýnda adeta yeni bir “Milletleþme” vakýasý yaþýyoruz. 79 Milyon insanýmýzýn yüreði, geçtiðimiz yüz yýl içinde hiç bu kadar birlikte atmamýþtý desek yeri.
Þüphesiz bu kenetlenmeyi pekiþtirmek için herkesin, ama herkesin daha çok çaba sarf etmesi lazým.
Þu anda gözleyebildiðimiz liderler planýndaki titizlik, söylem hassasiyeti, birbirine sahiplenme çok hayati.
Bu coðrafyanýn da, Türkiye’nin de normalini bulmaya, inþa etmeye çalýþýyoruz.
PKK’nýn da geleceði yok, DAEÞ’in de, FETÖ’nün de bu topraklarda.
Ama Ýslam olacak bu topraklarda, çünkü bu topraklarýn mayasý o, Türkler, Kürtler olacak, Araplar, baþka kavimler olacak bu topraklarda, barýþ içinde yaþadýlar asýrlar içinde yine yaþayacaklar... Farklý cemaatler, farklý mezhepler olacak bu topraklarda, bu alanlardaki ifsadlarý aþarak... “Ýslam barýþý” diyebiliriz bu coðrafyanýn inþa edeceði iklim için.
Türkiye’ye, kim ne derse desin, büyük sorumluluk düþüyor. “Abilik” gibi bir misyona soyunmadan ama “külli barýþ”ýn sözcülüðünü yaparak, her yere iyilik taþýma iradesine sahip çýkarak yeni bir coðrafya inþasý... “Belalý coðrafya” tanýmlamasýndan “Ýslam barýþý”nýn neþvünema bulduðu bir yeni zamana hayat vermek...
Baþta Cumhurbaþkanýmýz, baþbakanýmýz olmak üzere, Yavuz Sultan Selim’e emek verenleri kutluyorum, açýlýþa katýlanlarý selamlýyorum, Cizre’nin, Þavþat’ýn þehitlerine Allah’tan rahmet diliyorum, Kýlýçdaroðlu’na geçmiþ olsun dileklerimi sunuyorum.