NATO tezgâhý, büyük oyunun parçasýdýr. Büyük oyun, Suudi Arabistan ile Ýran arasýnda savaþ çýkartarak, Ortadoðu’yu ABD/Ýsrail menfaatleri için yeniden tanzim etmektir.
Atlantik Cephesinin bu hamlesinde tekere çomak sokacak tek ülke güçlenen Türkiye’dir. Dolayýsýyla Batý, oyununu kurarken Türkiye’yi denklem dýþýna itmek hesabýný yapýyor.
Hesapta ilk adým, Türkiye’nin içten zayýflatýlarak Ortadoðu’da etkisiz kýlýnmasýydý. FETÖ ihalesi ile 15 Temmuz’daki darbe giriþimi, bu adýmýn en somut örneðidir. Baþarýlý olsalardý, Türkiye’nin Doðu ve Güneydoðu Anadolu bölgesinden 11 vilayetimiz vatandan koparýlacak ve bir PKK devleti kurulacaktý.
Bunun için de NATO devreye girecekti.
Þöyle olacaktý: 15 Temmuz darbe giriþimi ile asýl hedeflenen, iç savaþ ve onun getireceði kaos ortamýydý. NATO, bir üyesinin bu duruma düþmesini müdahale gerekçesi yapacak ve Türkiye Batý eksenine bir uydu olarak baðlanacaktý. Yani Türkiye iþgal altýna girecekti.
Aziz milletimiz bu oyunu Çanakkale ruhu ile Cumhurbaþkaný Erdoðan liderliðinde bozdu.
Þimdi 15 Temmuz’da baþaramadýklarýný dýþarýdan dolanarak yeniden deniyorlar. Yine devrede FETÖ ve NATO var. Norveç’teki NATO skandalý evet, öyle özürle falan geçiþtirilecek bir tatbikat kazasý deðil. Avrupa’ya iltica eden NATO’daki FETÖ’cü subaylarla ortak planlar yapýlýyor. Ýlticacý hainler, TSK’nýn bütün sýrlarýný NATO’ya/ABD, Ýngiltere ve Almanya’ya verdiler.
Büyük oyundan önce devreye algý operasyonu girdi. Türkiye hem tehdit ediliyor, hem “oyun dýþýnda kalmalýsýn” mesajý veriliyor, hem de içerde kafa karýþtýrýlýyor. ABD/NATO yanlýlarý test ediliyor. Aslýnda Türkiye’nin bütünlüðü test ediliyor.
Üç geliþme; Suudi Arabistan’da Veliaht Prens darbesi, Ýran ile Suudi Arabistan arasýndaki savaþ hazýrlýklarý ve Trump’ýn Ýran’ýn üzerine üzerine gitmesi þu üç geliþme ile paraleldir:
1. 17/25 Aralýk siyasi darbe teþebbüsünün, ABD’deki Rýza Sarraf tezgâhýna taþýnmasý. 2. ABD’nin, PKK’nýn Suriye’deki kolu YPG’ye 3 bin 500 týr silah yardýmý yapmasý. 3. Norveç’teki NATO tatbikatýndaki skandal ve rezilce tahrik, provokasyon…
Dikkat edilirse ABD önderliðindeki bütün bu düþmanlýklar, gözümüzün içine baka baka pervasýzca yapýlýyor.
Biz büyük bir þaþkýnlýkla, “yahu biz müttefik deðil miyiz, bir müttefike, hatta bazen 'Siz NATO için çok önemlisiniz, stratejik ortak bile sayýlýrýz!' denilmesine raðmen böyle þey yapýlýr mý?” diyoruz. Ama onlar AB’si ile ABD’si ile hiç oralý deðiller. Gözlerini karartmýþlar. Avrupa’nýn meydanlarýnda Cumhurbaþkanýmýzýn þakaðýna silah bile dayadýlar.
Böylesine bir göz karartmasý ancak gemileri yakmakla, dostluðu bitirmekle olur. O da büyük bir menfaat, büyük bir oyun söz konusu ise olur...
ABD Ortadoðu’yu kendisine ve Ýsrail menfaatlerine göre yeniden þekillendirmek için kararlýlýkla yola çýkmýþ. Türkiye’nin dostluðunu da kafasýndan silmiþ.
Öyle olmasa, Suriye’den ülkemize yönelen tehdit büyürken NATO, füze savunma sistemini geri çeker miydi? Baltýk ülkeleri patriotlarla sýký sýkýya güvence altýna alýnýrken iþ Türkiye’ye gelince “size saldýrý olursa, bakýn baþýnýzýn çaresine” derler miydi?
Bu durumda Türkiye Rusya ile S-400’ler konusunda anlaþýyor, bu defa da tehdit ediyorlar. Bir de Pentagon’dan alçakça gözdaðý veriyorlar: YPG’ye saldýrýrsanýz, karþýnýzda ABD’yi bulursunuz…
Ýstiklal Harbi’nden sonra bir daha yedi düvelin saldýrýsý altýndayýz.
Türkiye teslim olmayacaktýr. 15 Temmuz’da teslim olmadýk. Yine teslim olmayacaðýz.
Siyasetçisi ve medyasý ile bu defa karþý karþýya deðil, yan yana olabilsek. Bu defa imtihanda baþarýlý olabilsek.
Bu defa meselenin Erdoðan meselesi deðil, Türkiye meselesi olduðunu görebilsek...