Selim ATALAY
Selim ATALAY
http://www.selimatalay.com
Tüm Yazıları

Büyük pazarlık yapacakmış

Fransa Başkanı Macron, Ortadoğu’da Büyük Pazarlık hayalinde... Fransa bütün tarafları pazarlık masasına oturtacakmış... Pek severler pazarlıkla halı almayı! 

Fransa Cumhurbaşkanı Macron, medyatik ziyaretini tamamlayıp Washington’dan ayrılırken Amerikan medyasına Ortadoğu’da Büyük Pazarlık yapmak istediğini ima etti: Rusya, ABD, Türkiye İran, Suudi Arabistan gibi önemli güçler Fransa öncülüğünde bir araya gelecekler ve mesela önce Suriye’da uzlaşacaklar. Sonra Suriye’nin inşası gündeme gelecek... Oldu da bitti- denecek. Falan filan. 

Macron uzun süredir Ortadoğu’da ve dünyanın muhtelif yerlerinde zorla taraf olmaya, topa girmeye, zorla vitrine çıkmaya, rol kapmaya çalışıyor... ‘Beni de görün’ diye kendini paralıyor. Bu fırsatçılığın ana nedeni, Avrupa’nın dağınıklığı: Almanya içine kapanmakta ve yorgun... İngiltere Brexit ile oyundan kopuyor... Ortam Macron’a kaldı... O da Fransa’nın on yıllardır bulamadığı fırsattan yararlanma telaşında. Fransa hep Almanya-İngiltere gölgesinde kalmıştı. Şimdi meydan boş gibi duruyor. Bu ortamda, Macron’un aklında eski sömürgeler var: Fransız Afrikası, Suriye-Lübnan ve Ortadoğu’nun etki altına alabildiği bütün azınlıklar. Arada Yunanistan’a fırkateyn satmak gibi işlere de, ‘olmaz’ demiyor.

Bu çabada Macron hesapta Trump’ın zayıf ve güçlü taraflarını kullanacak... Yani ABD gölgesinde tilkilik peşinde... Almanya tarafından AB içinde çelmelenirken hangi ortamı boş buldu, anlamak zor. 

Mesela Macron’un ABD ziyareti biterken, Paris’te başka bir konferans vesilesiyle bulunan ABD, İngiltere, Suudi Arabistan Ürdün ve Almanya temsilcilerini toplayıp ‘Suriye Konferansı’ yaptılar. Bir şey olacağından, bir sonuç alınacağından değil. Maksat atraksiyon olsun. 

Macron Mayıs’ta Rusya’ya gidip diplomasi hünerini Vladimir Putin’e gösterecek. 12 Mayıs civarı Donald Trump, İran Nükleer anlaşmasını feshettiğini duyuracak. Bu, Macron için daha fazla medya ve ekran zamanı, telefon görüşmesi demek. 

Peki Büyük Pazarlık? Büyük Pazarlık, Macron’un boş hayali gibi duruyor. Hem öyle bir ortam yok, hem de Fransa’dan bir şey isteyen yok. Dar alanda yeterince çok oyuncu var. Trump’ın ‘sorun çözen lider olarak tarihe geçmek’ hedefi olabilir, ancak sorun çözmek strateji ve tutarlılık gerektiriyor. Şu an tek kozu, Trump’ın ‘biz çıkıyoruz, Suriye’yi başkası sırtlansın’ demesi. Ancak ABD çıkışı yakın değil. Suriye’de çok taraflı BM anlaşması yolu var, ancak o yolun da sonu görünmüyor. Ortadoğu’da hayaller ile gerçekler arasında çöller vardır. 

 

Macron’un karizmasının çizilişi

Yakada gerçekten kepek var mıydı? Yoksa Donald Trump dolaylı bir taciz ve hakimiyet yolu mu bulmuştu? Hala cevabı yok. Ancak Beyaz Saray’da konuşurken birden durup Fransa Cumhurbaşkanının ceket yakasına parmak atıp, ‘Şu kepeği alayım. Adamımın mükemmel olmasını istiyorum...’’ diyen Trump, Macron’u ezdi... Hareket o kadar etkiliydi ki sonraki dakikalarda Macron yakasına bakıp kepek aramaya devam etti ve demeç meydanını Trump’a bıraktı. Aklı kepekte kalmıştı.

Bu olay ve izleyen el tutma, sarılma, omuza vurma  sahneleri hep Trump’ın üstünlüğüyle geçti. Samimi ve kibar konuşsa da Trump, Macron’u ezip hırpalamayı sürdürdü. Muhtemelen bir önceki buluşmada ‘Trump’ın elini sıkıp sıkıp canını acıttım. Bunu önceden

planlamıştım’ diyen Macron’a karşılık verdi. 

Macron’un ziyareti, ‘resmi ziyaret’ kapsamında olduğu için şatafatlıydı... Bir de Donald Trump ‘Avrupa Birliği’ kavramına pek ısınamadı. Avrupa’da Macron’u muhatap olarak gözüne kestirdi: ‘’Ben sana söyleyeyim, sen de öbürlerine anlat’ havasında... Trump, Angela Merkel ve Theresa May’den hoşlanmıyor. Geriye kalıyor: Macron. O da Trump’ın canını sıkmaması kaydıyla. 

 

Sevimsiz planlar

Macron’un Suriye’de yapmak istediklerine bakmamız gerekiyor. Çünkü Beyaz Saray’a gelirken, ABD’nin Suriye’de uzun süre kalması ve Fransa’ya da Suriye’de yer açmasını hedeflemişti. 

Trump’ın ‘DEAŞ’ı bitirip Suriye’den çıkalım’ fikri Mart ayında netleşince, en önce Macron ‘Aman gitme’ feryadına başlamış, sonra da ‘Trump’ı telefon görüşmesinde kalmaya ikna ettim’ demişti. Bu iknayı Beyaz Saray yalanladı. Trump biraz daha Suriye’de kalmaya niyetliyse, bu Macron değil, Pentagon yüzünden… Pentagon, tüm DEAŞ arazisinin ele geçmediğini, geride önlem almadan Suriye’den çıkılırsa, DEAŞ’ın canlanacağını söylüyor. ‘Başarısızlığın faturası da sana kesilir’ deyip, Trump’ı korkutuyor. ‘İran Suriye’de çok güçlendi’ vurgusu da yine Trump’ı korkutmaya yönelik... Trump da kendince: O zaman bizim yerimize Araplar gelsin, Fransa çok meraklıysa gelsin... Belki Türkler de katılır... demeye başladı.

Şu an Pentagon, -DEAŞ sonrasına hazırlık- diyerek PKK-YPG oluşumlarından bir ordu kurmak ve buna ‘polis gücü’ demek niyetinde. Ayrıca, şayet olursa bir ‘Arap Ordusunun’ bölgeye gelmesine uğraşıyorlar. ABD, Suriye’nin kuzeyinde ağır inşaatla kalıcı üsler kuruyor. Son brifinglerde Trump’a tarih verilmedi, o da ‘Bir an önce DEAŞ arazisini ele geçirip, çıkın’ deyip durdu. Çıkışın zamanlaması Trump’ın dağınık dikkatine değil, Pentagon’a bağlı. 

Son iki haftada bazı Fransız Özel Kuvvet askerinin ABD’ye ‘yardım’ için Suriye’nin Kuzeyine geldiği anlaşılıyor ancak sayı netleşmedi. Bütün bu kuvvetler bölgede PKK/YPG unsurlarıyla işbirliği halindeler. Yakın zamanda Deyri Zor’da ‘DEAŞ ile mücadele yeniden başladı’ diye haberler gelecek. 

Fransa’nın tarihi Lübnan-Suriye merakı

- 1100’lü yıllar: Haçlılar Kudüs yolunda Lübnan-Suriye kıyısındaki Maruni Hristiyanları keşfeder. O sırada İspanya, Amerika kıtasıyla ilgilidir. Fransa da diğer Katolik güç olarak Akdeniz’in doğusuna, Marunilere odaklanır.

- 1536: Fransız Kralı 1. Fransuva ile Kanuni Sultan Süleyman, Habsburglara karşı ittifak oluşturur. Bu vesileyle Fransa ‘Osmanlı sınırları içindeki Hıristiyanların hamisi olma’ hakkını elde eder. Fransa’ya kapitülasyon-imtiyaz verilmiştir. Bu anlaşma 1740’da ve 1802’de yenilenir.

- 1798: Napolyon, İngiltere’ye darbe vurmak için Mısır’a çıkar. Abu Kir deniz savaşında Amiral Nelson, Fransa donanmasını yener. Napolyon Fransa’ya kaçar, ancak ordusu Filistin ve Suriye’yi işgal eder. Bu işgali 1801’de Mısır’daki İngiliz ordusu bitirir.

- 1812: Fransa’nın Ortadoğu hayalleri Napolyon’un Rusya’da uğradığı yenilgiyle şimdilik kapanır. Fransa bundan sonra Afrika’ya odaklanır, Ortadoğu İngilizlere kalmıştır.

- 1840: Lübnanda Dürzi-Hristiyan çatışması üzerine İstanbul, iki idari bölge ilan edip Dürzi ve Hristiyanları ayırır.

- 1860: Lübnan’da Hıristiyan-Müslüman çatışmaları ve kargaşa üzerine, İngiliz-Fransız donanması bölgeye gelir. Fransız askeri Lübnan’a çıkar.

- 1864: İngiliz-Fransız talepleriyle Sultan, Cebel-i Lübnan Sancağına özerklik verir. Başında Hıristiyan vali vardır. Sancakta siyasi güç, Dürzilerden Marunilere geçer.

- 1870: Fransa-Prusya savaşında yenilen 3. Napolyon, Alsas-Loren bölgesini Prusya’ya kaptırır. Prusya-Almanya’da Bismark yükselir. Bu yenilgi, şaşırtıcı biçimde Fransa’nın deniz aşırı imparatorluk hayallerini kamçılar. Akıllarında yine Afrika-Ortadoğu vardır.

- 1918 Birinci Dünya Savaşının bitimiyle Fransa yine Lübnan ve Suriye’ye döner. Suriye’yi dört parçaya bölerler. Biri, Lübnan’dır. 

- 1924: Fransa Irak petrolü için şirket kurup hisse çıkartır. Türk Petrol Şirketi TPC burada sahneye çıkar.

- 1939: İkinci savaşın başlayacağı anlaşılınca Suriye ve Lübnan Paris’e bağlanır. Fransa, Türkiye’yi kazanmak ve savaşta kendisine yakın tutmak için, Hatay meselesinin çözümünü kolaylaştırır. 

- 1940, Paris Nazi işgaline uğrasa da, Lübnan ve Suriye, İngiltere desteğiyle ‘Hür’ Fransa’da kalır. 

- 1945’te savaş bitene dek Suriye ve Lübnan’da sessizlik sürer. 1945 başka bir paylaşımın zamanıdır.