Eser KARAKAŞ
Eser KARAKAŞ
ekarakas@stargazete.com
Tüm Yazıları

Büyük projeler ve düşündürdükleri

Türkiye çok büyük projelerin altına imza atıyor; üçüncü Boğaz köprüsü, İstanbul’a yapılacak üçüncü büyük havaalanı, Kanal İstanbul ilk aklıma gelenler.

 

İçinden geçtiğimiz ağır küresel kriz ortamında ülkemizin bu çapta büyük projelerin altına imza atabiliyor oluşu çok büyük bir başarının yansıması.

Bu projelerin gerçekleştiriliyor oluşu aynı zamanda Türkiye’nin marka değerini de çok yukarılara çektiğinden dinamik etkileri de çok önemli olacak.

Bu dinamik etkiler çok boyutlu ama ilk aklıma gelen ülkemize girecek olan yabancı sermaye yatırımlarını, belirli koşullar altında, büyük ölçüde olumlu etkileyecek oluşu.

Kredi derecelendirme kuruluşları bu yatırımların sağlam finansman kaynaklarıyla ve güvenilir yatırımcılarla gerçekleştiriliyor oluşunu mutlaka hesaba katacaklardır.

Bu süreçte aklıma takılan bir-iki konuyu da hatırlatmamak, tartışmamak olanaksız.

Demokratik bir toplumda, başta çevre duyarlılıkları olmak üzere, bu tür projelere getirilen ve getirilecek yapıcı, bazen de çok yapıcı olmayan eleştirilere soğukkanlı yaklaşmayı artık öğrenmemiz lazım.

Her eleştiriyi, her protestoyu yıkıcı, marjinal hareketlerin ürünleri olarak görmekten vazgeçmemiz lazım.

Kimse hatadan münezzeh değildir, buna siyasal iktidarlar da, eleştirenler de dahildir.

Bu süreçlerde siyasal iktidarın karşısına çıkacak her türlü eleştiriye mantıklı cevaplar üretilmesi şart.

En azından gelinen çok önemli, çok başarılı noktanın bir olgunluk gereği olarak bu tavrı siyasal iktidarın benimsemesi daha sağlıklı ilişkilerin kurulabilmesi için gerekli.

Girişilen çok önemli projeler, adı üstünde projeler, mutlaka hem fayda hem maliyet boyutları içeriyorlar.

Bu maliyet boyutlarının bir bölümü de finansman maliyetlerini aşan, toplumsal maliyetler, ve tekraren söylüyorum, bu toplumsal maliyetlere toplumun çeşitli katmanlarının çok çeşitli eleştiriler getirmesi demokratik toplumun olmaz ise olmazı.

Önemli olan bir projenin toplam getirilerinin finansman maliyeti artı toplumsal maliyetini aşması.

Aklıma takılan ikinci mesele ise bu projelerin Türkiye’yi çekeceği ileri ekonomik aşama ile Türkiye’nin hukuk yapılanmasının uyumsuzluklarının artık daha da görünür hale geleceği.

Bu çapta projelere imza atabilen bir ülkenin hukuksal yapılanmasının, başta anayasa, siyasi partiler kanunu, ticaret kanunu, vergi kanunları olmak üzere mutlaka ama mutlaka iyileştirilmesi, hatta yenileştirilmesi lazım.

Uzun, hatta orta vadede bir ülkenin hukuki düzeyi ile ekonomik düzeyi bileşik kaplar gibi işlerler.

Kalıcı bir biçimde hukuk ve ekonominin farklı düzeylerde inatçı dengesizliği söz konusu olamaz.

Ekonominin bir nedenden hukuku aştığı bir ülkede, şayet acilen hukuku da ekonominin düzeyine çekemez iseniz ekonomi hukukun düzeyine düşebilir ki, bu arzulanacak bir durum değildir.

Türkiye’de bugün ekonomi hukukun önünde seyretmektedir.

Yapmamız gereken ekonominin hukukun düzeyine inmesini beklemek yerine hukuku acilen ekonominin bulunduğu daha görkemli yere yükseltmektir.

Trakya’yı bir kanalla geçen, İstanbul’a dünyanın en büyük havaalanlarından birini inşa eden, genişlikte dünya şampiyonu bir köprü yapan ülke bu anayasa ile yönetilemez, bu vergi kanunu ile kamu maliyesi yönlendirilemez, siyaset bu Siyasi Partiler Kanunu ile sürdürülemez.

Sürdürülmek istenirse ekonomiye yazık olur, hukukun düzeyine düşer.