Büyük takım farkı

Büyük takım çalıştırmak kolay değildir. Her şeyden önce; geniş bir kadroya sahip olduğunuzdan, futbolcu seçiminde zorlanırsınız. Onun yanı sıra; kadronuz ne kadar geniş olursa olsun, kilit oyunculardan biri ya da birkaçı sakatlanırsa ciddi sorunlarla karşılaşırsınız.

Galatasaray hem acemi bir teknik direktör, hem de sakatlıklarla boğuşmaya başladı ligin ikinci yarısında. Deyim yerindeyse omurgası kırıldı. Yani, Semih, Melo ve Burak'ın sakatlanmasıyla bir tek Muslera kaldı geride. Galatasaray'ın geniş kadrosuna rağmen, bu futbolcuların yerini dolduracak kimsesi yok. Sarı-Kırmızılılar o kadar çok gol pozisyonu veriyor ki, en beklenmedik takımların karşısında bile yenik duruma düşebiliyor. Dün akşamki Kasımpaşa maçı da bunun bir örneği. Hamza'nın ilk büyük hatası; Burak oynayabilecek durumdayken, onu kulübede oturtmak. Kasımpaşa gibi bir takımla oynarken, Umut-Burak ikilisini sahaya sürmek zorundasınız. Umut, tek başına golcü santrfor görevini yerine getiremiyor. Yanında ikinci forvetin olması şart. Sneijder'i ikinci forvet gibi oynatmaya çalışmak, bu futbolcunun verimini düşürüyor. Ama Burak-Umut ikilisi, arkalarında da Sneijder olunca, rahat gol bulabiliyor.

Kasımpaşa maçında Semih ile Melo'nun yokluğunda Galatasaray öylesine pozisyonlar verdi ki, 2 golle kurtulması bile mucizeydi. Ama yediği gollerden daha fazla da pozisyon buldu. Ne var ki değerlendiremedi. İlk yarıda taraftarlara saç-baş yolduracak pozisyonları Sarı-Kırmızılılar harcadı. İkinci yarıya Burak'la başlayan Hamza hoca, goller geldikçe herhalde "Neden bu işi ilk yarıda yapmadım" diye düşünmüştür.

Galatasaray 10 dakikalık bir sürede 3-2 öne geçti. 4’üncü golü de buldu ancak nedense hakem ofsaytla ilgisi olmayan pozisyonu iptal etti.

Galatasaray'ın daha uzun bir yolu var. Bu yolda Hamza Hoca acemiliğini ne kadar çabuk atlatırsa, Sarı-Kırmızılılar da o kadar iddialı olur.