Prof. Dr. Mehmet Ali Büyükkara: Suudi derin devleti ‘ılımlı’ya izin vermez

KÜREYE ELİNİ KOYANLARIN PLANLARI BOZULDU

- Trump, Suud Kralı ve darbeci Sisi’nin ellerini üzerine koyarak verdikleri bir küre fotoğrafı vardı. Bu fotoğrafla ılımlı İslam söylemi arasında nasıl bir ilişki var?   

Orada görüldüğü üzere yeni bir ittifak kuruldu. Arkasından hemen Katar krizi çıktı. Saflar keskinleşti; BAE, Bahreyn, Suudi Arabistan bir takım küçük ülkeler. İsrail desteklediğini söyledi. ABD önce destekledi,  Kuveyt tarafsız kaldı. Türkiye ve İran karşı çıktı. Bu blok devam ediyor. Ama taraflar değişebilir. Mesela ABD Katar krizine sahip çıkmadı, S.Arabistan ve Körfez istediğini yapamadı Katar’a karşı. Türkiye ve İran’ın girişimleri oyunu bozdu. Bu blok içinde yer alması gereken bir ülkenin en az Bahreyn kadar, Dubai kadar seküler olması lazım. Bunu da düşünüyor Veliaht. 

Suudi Arabistan Veliaht Prensin ‘ılımlı İslam’a geçeceğiz’ açıklaması ne demektir? Resmi ideolojisi Vehhabilik olan bir devlet için bu açıklama ne anlama gelir?

Suudi Arabistan neredeyse 250 yıllık bir Vehhabi geçmişe sahip. İdeolojik olarak rejim ona yaslanıyor. Zaten Vehhabilik ile doğmuş bir devlet. Vehhabilik’in kurucusu Muhammed bin Abdulvehhab ile Suud devletinin kurucusu Muhammed İbn Suud’un ittifakı söz konusu. 1700’lerin ortasında bu ittifaktan doğan Suudi Arabistan, daha öncesinde Arabistan yarımadasının ortasında bedevi bir kabileydi, aşiretti. 

AMEL YOKSA İMAN OLMAZ

- Vehhabilik ne demek?

Vehhabilik Selefilik diye bilinen Sünnilik içinde farklı bir damar. Selefilik daha metin odaklı, Hanifiliğin aksine akli çözümlemelere uzak. Kişinin imanı hususunda amele önem verir. Ameli olmayanın imanı olmaz yaklaşımı diğer Sünni mezheplerde yoktur. Tekfir, dışlama şeklindeki pratikler daha çok görülür Vehhabilik’te ve bidat bahsinde çok hassas. 

HEM TEKFİR HEM TEDHİŞ 

- Vehhabilik Sünniliğe ne getirmiştir? 

18.yy’da bir, Muhammed İbn Abdulvahab ile Suud devleti birlikte hareket ederek Selefiliği siyasallaştırmıştır. İki, tekfirde aşırı gitmiştir. Üç, tekfir ettiği kesimlere karşı tedhiş yani terör uygulamıştır. Sadece etrafındaki aşiretlere, bireylere değil, Osmanlı’yı da tekfir ilan edip, Osmanlı hilafetini gayri meşru saymış, savaş açmış, nihayetinde kutsal şehirleri ele geçirmesiyle bugünkü Suudi Arabistan kurulmuştur. Osmanlı çökünce Mekke ve Medine’yi de içine alan bugünkü sınırları elde ediyor. Petrolün bulunması ile zenginleşip dünyada bilhassa Ortadoğu’da etkili bir devlet haline geliyor. Ve Vehhabiliği ince güç olarak kullanıyor. 

AİLELERİN DEVLETİ 

- Siyasal olarak gücünü nasıl kullanıyor Suudiler?

Vehhabiliğin kurucusu olan şahsın soyundan gelenler Suud dini bürokrasisinde bilhassa etkin. Suud ailesi ile evlilik bağları da var. Son yıllarda seküler bürokraside de, ticaret sahasında da aile etkisinin arttığı görülüyor. Veliaht Prens Muhammed İbn Selman babası vefat edince kral olacak. Ama dünya bekliyor ki vefattan önce devir teslim olacak. Uzun zaman almayacağı da düşünülüyor. Tahtın normal devretme sistemi bozuldu, haziran başında Muhammed ibn Naif veliahttı, Selman’ın babası onu devreden çıkarttı, şuan nerede ve ne şartlarda, bilinmiyor. Bu durum kraliyet ailesinde huzursuzluk yarattı. Trump’ın ziyaretinden sonra olduğu için millet işkillendi. Özellikle İslamcı kesim. Katar krizinin ardından da Sahve uleması dışında şairler, düşünce adamı, gazeteciler, bazı işadamları da tutuklandı. Hangi şartlarda oldukları, ne suç istinat edildiği, ne zaman mahkemeye çıkacakları bilinmiyor. Bunlar hep Veliaht üzerindeki baskılar. 

VEHHABİLİK VE TERÖR

- Veliaht Prens, devletin hamurunun Vehhabilikle yoğrulduğunu bilmiyor olamaz değil mi? 

Ilımlı İslam derken özellikle İhvan’a yakın kesimler nezdinde baskılama aracı olarak kullanıyor. İkincisi 11 Eylül hadisesinden sonra Suudi Arabistan’ın dünyayla arası bozuldu. 19 hava korsanının 15’i Suudi Arabistan vatandaşı çıktı ve insanlar düşünmeye başladı demek ki “Suudi Arabistan’ın ideolojisi korkunç bir terör üretme kapasitesine sahip”. Öncesinde akademik alanda İran, Şii çalışılırdı, 2001 sonrası Vehhabilik, Selefilik çalışılmaya başlandı. El-Kaide ardından İŞİD gündeme oturunca ilgi devam ediyor. Bunları üreten ideoloji S.Arabistan’ın resmi ideolojisi, dolayısıyla bu zandan da kurtulmak istiyor Veliaht. Bu işin soyut tarafı. 

11 EYLÜL’DEN ARINMAK 

- Nedir somut tarafı?

Obama’nın son döneminde Suudi Arabistan 11 Eylül’ün en önemli suçlusu kabul edildi. Terör eyleminden mağdur olanlara S.Arabistan’a dava açma hakkı verildi. Kongreden, senatodan geçti, Obama veto etmeseydi yasalaşacaktı. Obama zamanı ABD, İran yanlısı politika izliyordu. Trump ile durum tersine döndü. Trump’ın ilk yurtdışı ziyaretini S.Arabistan’a yaptı, sonrasında İran suçlu olmaya başlamıştır. Bu da ikinci sebep. S.Arabistan “bunu yasalaştırırsanız bankalardaki trilyonlarca dolarımı çekerim” tehdidinde bulununca ABD de biz buna müsaade etmeyiz dedi. İpler tam kopacaktı ki Trump iş başına geldi ve S.Arabistan bu durumdan kurtuldu. Ancak bu tip işlerin başına gelmesini istemiyor artık. Üçüncü olarak bu açıklamayı bir ekonomi forumunda yaptı Muhammed İbn Selman. 60 küsur ülkeden yatırımcı, siyasetçi vardı. Kızıldeniz’in kuzeyinde Ürdün, Mısır ve Arabistan’ın birleştiği yerde tabiri caizse Katar, Dubai gibi bir serbest ticaret bölgesi yaratılmak isteniyor. Aynı zamanda turizm ve teknoloji bölgesi. Artık petrol gelecek vaat etmiyor. Rezervlerin sonuna gelinmeye, petrol de para etmemeye başladı. Zaten prens de işsiz gençlerden bahsetti. Onlara bir gelecek vermeli. 

ŞERİATSIZ BÖLGE ARAYIŞI

- Bu bölge için “şeriatsız bölge” de deniliyor?

O tabii ‘Ilımlı İslam’dan’ çıkan bir şey. Yarım trilyon dolarlık bir yatırım için sermaye akışı lazım. İdeolojisi katı olan, dünyayla sorunlar yaşayan bir ülkeye sermaye gemlez. Dünya sermayesine bu mesajı da vermek istedi veliaht, bu da ayrı bir şey. 

- Devleti nasıl etkiler bu? Resmi ideoloji ne olur?

Her devletin olduğu gibi Arabistan’ın da derin devleti var, buna müsaade etmez. S. Arabistan hiçbir zaman Dubai, Katar olamayacak çünkü dini bir kimliği de var. Suudi Kralı iki harem bölgesinin emiri. Tümden bir seküler ülkeye dönüşmesi mümkün değil ama böyle bölgeler oluşturulabilir, bunlar ilerde belki toplumu rahatlatır. Bana kalırsa aynı zamanda çözücü bir etkisi de olur. Zaten İslamcı muhalefet hem rejime sadık ulema rahatsız olur.  Bu, rejim için sağlıklı bir gidişat değildir, buna izin vereceklerini düşünmüyorum.

Ilımlı İslam’ı kim, neden, kim için tasarladı? 

- Radikal İslam denilen, terör üreten anlayışın yükselişi doğal mıdır yoksa güdülenmiş, projelendirilmiş midir? 

Doğallığı şöyle; SSCB’ye karşı yeşil kuşak projesinin yaratılmasında ilk önce bu dini radikalizm kullanıldı. Sonra ABD’ye zarar vermeye başladı bu proje. 1990’lar, 2000’ler ve nihayetinde 11 Eylül ile zirveye çıktı. Sonra radikal İslam’ı ılımlı İslam denilen bir başka projeyle etkisizleşmek için strateji geliştirildi. Ilımlı İslam’ı çerçevesi belli bir metne ilk kez ABD’deki düşünce kuruluşlarından ‘Rand Corporation’ oldu. Müslüman akımları dörde ayırıyor ve bunları birbirleriyle çatıştırıp, köktenci radikalizmi nasıl sonlandırırız bunu anlatıyor. Bu projeye Baba ve oğul Bush sahip çıktı. Buradan başladı herşey. 

AK PARTİ RADİKAL LAİKLİĞİ GERİLETTİ

- Türkiye için de ılımlı İslam benzetmesi yapıldı ama Türkiye bunu kendi doğallığıyla yapmadı mı? 

Tabii ki Selefi bir yorum söz konusu değil Türkiye’de. Hanefi, daha akılcı ve seküler bir geçmişi var Türkiye’nin. NATO üyesi, AB’ye giriş aşamasında ve ABD’nin stratejik ortağı. Bu sebeple Türkiye’nin bu hedef içinde olması söz konusu olmadı, bilakis hedefteki 24 ülkeye model gösterildi. AK Parti iktidarı radikal laikliği zayıflatmıştı. Radikal laiklik, ılımlı İslam metinlerinde şikayet edilen bir başka laiklik türü. Türkiye’de Kemalizm’e, Arap ülkelerinde Nasırist, Baasist ideolojiye tekabül ediyor. Dine alan açmayan, zorlama laikliği dikte eden bir anlayış. ABD’de ılımlı İslam projelendirenler bu anlayış radikalizmi azdırıyor diyorlar. Haklı bir tespit, radikal laiklik radikal İslam’ı azdırır. Radikal laiklikle mücadele gerekir. AK Parti bunu yaptı Türkiye’de. O dönem Gülen ılımlı İslam’a model gösterildi. Türkiye’de ılımlı İslam projesine hem laik hem radikal kesim kesim karşı çıktı. Mesela Sezer “böyle şey olamaz, Ilımlı İslam radikal İslam demektir, laikliği bozar” dedi. Radikal İslami kesim de “İslam’ın yozlaşma tehlikesi var” diye karşı çıktı. Türkiye’nin örnekliği ‘one minute’ ile sonlandı. İş kopmaya başladı. 

- Sizin bakışınız nasıl?

Bence  ılımlı İslam ılımlı laiklik demektir. Oradaki İslam kelimesi laikliği ılımlılaştıran işlev görmektedir. Fransız laikçiliği değil de bir nevi Anglo Sakson tipi, dine alan açan bir laikliği öngörmektedir. Proje bu. Bunun Türkiye’de karşılığı var. Suudi Arabistan’da yok.

Demokrasi getireceğim deseydi...

- İhvan’dan boşaltılan yere taklidini koymak mıdır Suudi veliahtın ‘ılımlı İslam gelecek’  söylemi? 

Veliaht Prens, ülkeme ılımlı İslam ile birlikte demokrasi getireceğim, deseydi bunu söyleyebilirdik. Proje olan ılımlı İslam da bile demokrasi var. Suudi Arabistan’da demokrasi yoktur ve bunu vaat etmiyor zaten. Belki göstermelik şeyler ilerde olabilir. Bir takım şura heyetleri kurulabilir fakat kraliyetten vazgeçme söz konusu olamaz. Bu söylemin bir yansıma olacak tabii. Bu bir rahatlıktır, rahatlatır. 

Sorun mezhep değil siyaset

Arap’ın Acem’e, Acem’in Arap’a üstünlüğü yoktur tavsiyesi bugünkü sorunları giderecek bir ilham kaynağıdır. Başka hadis ve ayet de var ama bugün problem mezhep değil siyaset. İran ile S.Arabistan’ın savaş noktasına gelmesinin arkasında Selefilik ile Şiiliğin tarihsel kavgası yatmıyor. Bölgede hakimiyet mücadelesi yatıyor. Siyasiler kullanmaktan vazgeçince barış oluyor. Kavga eden mezhepler de beraber yaşamaya kolay alışmıştır. 

TAMAMI İÇİN TIKLAYINIZ