11 gün sonra yeni bir cumhurbaþkaný seçecekmiþiz. Herkes kimin seçileceðini önceden biliyor ama insan yine de merâk ediyor; acabâ kim olacak?
Bence de o olur, garanti.
Bu arada Profesör Klaus Peter Scmidt sizlere ömür.
Profesör Schmidt’i tanýr mýydýnýz?
Önemli deðil; sâdece bir bilim adamýydý.
Ömrünü, bundan on iki bin yýl önce kurulmuþ olan ve mîmârîsi bugün dahî hayranlýk uyandýran Göbeklitepe Tapýnaðý’na adamýþ bir adamdý.
Göbeklitepe’yi bilmem hiç iþitmiþliðiniz var mý?
Urfa yakýnlarýnda bir yer; boþ, kýraç bir toprak parçasý, arsa deðeri sýfýr denebilir, yâni önemi yok.
Herkes Erdoðan olur diyor ama Ekmel Bey yüzde 60 oy oranýyla seçileceðini söylüyor.
Ýnsan neye inanacaðýný þaþýrýyor vallâhi...
Birine sormuþlar, karýn yatakda iyi midir diye; vallâhi, demiþ, ne desem boþ; kimileri öyle diyor kimileri böyle; ben de þaþýrdým ne diyeceðimi...
En çok neye gülerim, biliyor musunuz?
Ýkisi de yüzde 60’ar oranýnda oy alýrsa; olur mu olur; demokrasilerde çâre tükenmez. O zaman, ikinci bir emre kadar vekâleten iþlere Evren bakar.
Özlemiþdik zâti...
Tükenmez dedim de; ben ilk tükenmez kalemimi annemden hediye aldýðým zaman orta bire gidiyordum; hey gidi günler...O sýralar ortayý bitirip hattâ liseye bile gireceðimi söyleseler en baþda ben gülerdim; ama oluyor iþte.
Eðitim sistemimizde var bir aksaklýk...
Annem de 2002’de vefât etdi zâten...
Göbeklitepe’deki anýtsal dikili taþlardan her birinin aðýrlýðý 16’þar tondan fazlaymýþ.
Oraya yaklaþýk on kilometre uzaklýkdaki taþ ocaklarýndan getirilmiþ.
Ne var ki o çaðda henüz tekerleðin îcâdýna sekiz bin yýl var; yük hayvanlarýný da ondan yedi bin yýl sonra ilk olarak tâ Mýsýr’da, eþekleri ehlîleþtirerek kullanmaya baþlamýþlar.
Peki, o devâsâ taþlar oraya nasýl taþýndý?
Erdoðan seçilirse öyle pýsýrýk pýsýrýk Çankaya’da oturmayacakmýþ; inanýrým.
O karakterde biri deðil çünki; iki gün otursa çatlar sýkýntýdan.
Taþlarýn üzerinde üstelik fevkalâde usta iþi desenler, ayrýca insan ve hayvan tasvirleri varmýþ. Her biri eþsiz birer sanat eseri...
Açýkçasý benim oyum da Erdoðan’a, çünki en azýndan ne yapacaðýný haber veriyor; berikinin aðzýndan ise sadre þifâ tek bir cümle bile duymadýk.
Hiç deðilse Arabca anlatsaydý, ben biraz anlarým; anladýðým kadarýný da tanýdýklarýma naklederdim olur biterdi, neyse, bunu vakitlice örgütlememiz gerekiyordu. Kýsmetse bir dahaki sefere i’þallah...
On bir günü de pek öyle gözümüzde büyütmemeliyiz. Sayýlý günler tez geçermiþ.
Ýþin garib yaný, Göbeklitepe’yi birileri sonradan âdetâ kamufle eder gibi üzerine toprak
yýðarak örtmüþler.
Buyrun bir muammâ daha!
Neden?
Bilsem herhalde sizlerden saklayacak deðilim.
O çaðda henüz yazý da îcâd edilmediði için elde belge yok.
Sanki þimdi olunca bir iþe yarýyordu da...
Beþeriyetin þafak vakti beni çocukluðumdan beri hep ziyâdesiyle heyecanlandýrmýþdýr.
Acabâ bir gün zamân içinde yolculuk mümkin olur mu dersiniz?
Eðer zaman bir nehir gibi hep ayný istiqâmete akýyorsa neden olmasýn?
Yâhut belki o ezelden ebede doðru uzanarak sâbit duruyordur da onun içinde metrûk tekneler gibi yol alan bizlerizdir ki o vakit de böyle bir yolculuk imkân dâhilinde.
Þöyle bir gidip gelmeyi ne kadar isterdim...
Mâmâfih belki de dönmez oralarda kalýrdým.
Böylece haftada bilmem kaç kere muayyen yerlere yazý yetiþtirme derdinden de kurtulmuþ olurdum.
Ama ben kendimi bilirim; bu sefer de bu çaðý özlerdim.
Neyse ki þunun þurasýnda on bir gün bir þeycik kaldý.
Ondan sonra hayýrlýsýyla nasýl olsa çað deðiþtireceðiz.