Çaðdaþ Müslüman vicdanýna bir çaðrý

Bir tartýþma bitiyor, daha kötüsü baþlýyor. Danimarka’daki karikatürler, Hollanda yapýmý “Fitne” filmi ve birkaç kalitesiz, rahatsýz edici  çabadan sonra; kýsa, ham ve kasten rencide edici bir film, kökleþmiþ kýzgýnlýklarý alevlendirdi. Birkaç yüz kýzgýn gösterici, Kahire ve Bingazi’deki Amerikan konsolosluklarýnýn önünde toplandý. Karmaþa ve þiddet arasýnda, bir ABD Büyükelçisi ve üç diplomat öldürüldü. Baþka konsolosluklara, geride pek çok yaralý býrakan ve ciddi maddi hasarla sonuçlanan þiddetli saldýrýlar gerçekleþtirildi. Literalist Selefiler az sayýda göstericiyi harekete geçirmeyi baþardýlar; fazla heyecanlý gençler ve Peygamber’in itibarýný korumaya niyetli sýradan vatandaþlar, Amerikan hükümetini ve onun politikalarýný reddetmek için bir araya geldiler. Gösteriler küçük bir azýnlýðýn iþi de olsa, medyanýn olayý yansýtma biçimi ve protesto hareketinin hýzla yayýlmasý bölgedeki istikrarý bozdu. Bu Ortadoðu’nun demokratikleþme ve normalleþme sürecinin geleceði için önemli sonuçlar doðurabilir. Þiddet, kayýtsýz þartsýz kýnanmalý. Masumlara,  diplomatlara saldýrmak ve ayrým gözetmeksizin öldürmek, doðasý gereði Ýslam’a aykýrýdýr. Müslümanlar dinlerine yapýlan hakaretlere bu þekilde cevap veremez. Bu ilkeden ödün verilemez.

Yine de böylesine bayaðý provokasyonlarýn ardýnda yatanýn ne olduðunu sormak için her türlü sebep mevcut. Niyetleri açýkça, Müslümanlar’ýn Ýslam Peygamber’ine duyduklarý saygýyla alay ederek tepkiye yol açmak. Karþýmýzda, ifade özgürlüðü gibi soylu bir deðeri alaycý biçimde kullanarak en zehirli amaçlarýna ulaþan, nefreti, ýrkçýlýðý ve aþaðýlamayý yaygýn hale getiren bireyler veya çýkar gruplarý var. Amerikan hükümeti bunlarýn dýþýnda kalýyor. Zengin ve rahat toplumlarýnda, iyi yapýlanmýþ ve korunmuþ biçimde, pek çoðu sayýsýz toplumsal hayal kýrýklýklarýyla mücadele eden ve güç bela hayatta kalan, çok daha þanssýz insanlarýn dinleri pahasýna, eleþtirel aklý ve zekayý övermiþ gibi yapýyorlar. Fakat ifade özgürlüðünün övülmesinin ardýnda, Müslüman halklarýn çeþitli þekillerde aþaðýlanmasýndan beslenen ideologlar ve besili ýrkçýlarýn küstahlýðý yatýyor. “Çýlgýn” ve “geri kalmýþ” tepkileriyle dalga geçerek, kendi uygarlýklarýnýn “üstünlüðünü” veya geri kalmýþ Ýslam “kanserine” karþý direniþlerinin haklýlýðýný göstermek istiyorlar. Bu ideolojik duruþu eleþtirme konusunda da ödün verilemez.

Çaðdaþ Müslüman vicdaný ýþýðýnda, Küresel Güney’in Müslüman çoðunluklu toplumlarýnýn duygusal tepkilerinden hayýflanýp piþmanlýk duyarken, bu toplumlarýn sosyal ve tarihsel gerçekliklerini de hesaba katmalýyýz. Ekonomik ve kültürel olarak dezavantajlý bu insanlarýn siyasi ve kültürel hassasiyetleri, azimlerine ve hayatlarýna anlam katan kutsal sembollerine kasti olarak yapýlan hakaretlerle, acý biçimde sýnanýyor. Bu semboller, Ýslami eðilimli liderler tarafýndan da nefreti beslemek için ve kýzgýnlýðý dillendirmek için kullanýlýyorlar. Bu gerçeklik hiçbir þekilde þiddeti haklý çýkarmýyor, fakat kaynaðýný anlamamýza ve olasý çözümler aramamýza yardýmcý oluyor. Kitlesel öfke ve þiddetin önüne geçmek için liderlik etmek, Müslüman din alimlerinin, aydýnlarýn, seçkinlerin ve liderlerin görevi.

* Bu yazý STAR Gazetesi için kaleme alýnmýþtýr.