Prof. Dr. Jose M. Cortina ve doktora öðrencisi Kathleen R. Keeler müzik ve iþ performansý arasýndaki baðlantýyý araþtýrdý. Müziðin sadece iþ yerindeki verimliliði deðil, çalýþanlarýn mutluluk düzeyini de artýrdýðý gözlendi. Ayrýca Keeler ve Cortina farklý müzik türlerinin farklý iþlerdeki verimliliði artýrdýðýný da fark ettiler.
Genellikle herhangi bir iþ yaparken müzik dinlemenin dikkati daðýttýðý düþünülür. Virginia Commonwealth Üniversitesi bilim insanlarý ise bilimsel olarak tam tersinin doðru olduðunu savunuyor. Aslýnda bu hiç de yabancý gelmedi bana. Birçok cerrah arkadaþýmýn, hatta bazý dünyaca ünlü beyin cerrahlarýnýn ameliyat esnasýnda müzik dinlediðine þahit olmuþumdur. Genellikle Klasik Batý Müziði ya da enstrümantal diðer müzik türlerini tercih ediyorlar. Müzik dinlemek doðal mutluluk ilacý olan dopamini artýrýr. Ayrýca bazý müzik türleri ise bizi daha üzgün yapabiliyor. Prof. Dr. Jose M. Cortina ve doktora öðrencisi Kathleen R. Keeler müzik ve iþ performansý arasýndaki baðlantýyý araþtýrdý. Bununla birlikte müzik türleri, ses düzeyi, aþina olunan müzik, müzik içerisindeki sözlerin de etkisine bakýldý. Araþtýrma planlanýrken, yorgunluðun arttýðý saatler olan 10.30 ve 15.30’da daha hýzlý ve yükseltici müzik parçalarý tercih edildi. Müziðin sadece iþ yerindeki verimliliði deðil, çalýþanlarýn mutluluk düzeyini de artýrdýðý gözlendi. Ayrýca Keeler ve Cortina farklý müzik türlerinin farklý iþlerdeki verimliliði artýrdýðýný da fark ettiler. O halde iþ yaparken müzik dinlediðimizde yaptýðýmýzýn verimliliðimizi artýrdýðýný düþünerek kendimizi suçlamaktan vazgeçebiliriz.
ORUÇ TUTMAK HÜCRELERÝ YENÝLÝYOR
Japon bilim adamý Yoshinori Ohsumi 2016 yýlýnda Nobel Ödülü aldýðý çalýþmasýnda; oruç tutmanýn hücreleri yenilediði ile ilgili bulgular etti. Ramazan ayý vesilesi ile sizlere biraz bu çalýþmadan bahsetmek isterim. Elbette diyabet gibi rahatsýzlýklarda ya da sürekli ilaç alýnmasý gereken bazý saðlýk sorunlarý yaþayanlarda oruç tutmak saðlýða zarar verebilir. Burada bahsedeceðimiz durum saðlýklý bireyler için geçerli. Dr. Yoshinori Ohsumi 1990 yýlýndan beri otofaji üzerinde çalýþan bir bilim adamý. Otofaji ise vücudun kendi hasarlý hücrelerini ya da enfeksiyon sebebiyle bakteri ve virüsler tarafýndan istila edilmiþ hücreleri parçalamasýna verilen ad. Vücudumuzun kendini yenilemek için hasarlý olanlarý yok ettiði bir mekanizma. Dr. Ohsumi’nin çalýþmasýna göre uzun süre açlýk otofajiyi tetikliyor. Yani vücut enerji üretmek için yakýt bulamayýnca hasarlý hücrelerini parçalayarak enerji saðlýyor. Bu da bedenimizin kendini tamir etmesine, yeni hücreler üretmesine fýrsat veriyor. Vücudun daha dinç olmasýný ve daha geç yaþlanmayý saðlýyor. Bu çalýþma birçok hastalýðýn tedavisi ile ilgili önemli bir yol açmýþ görünüyor. Örneðin Alzheimer, Parkinson, Huntington hastalýðý gibi hatalý proteinlerin hücrelerde birikmesi ile ortaya çýkan hastalýklarda, hatalý hücrelerde otofajiyi hýzlandýrmanýn tedaviye katkýsý olabileceðini düþündürüyor. Hatta yakýn zamanda bir ilaç firmasýnýn 58,5 milyon dolarlýk yatýrýmý ile otofajiyi artýrýcý bir molekül üzerinde çalýþmalara bile baþlandý.
RAMAZAN’DA ALZHEIMER HASTALARININ YAÞADIÐI SORUNLAR
Her Ramazan ayýnda bu soru bir þekilde karþýma çýkýyor. Bu olayýn birkaç boyutu var. Müsaadenizle sýrasýyla bahsetmek istiyorum. Alzheimer hastalýðý ve diðer tür demanslar zihinsel yeteneklerimizi etkileyen ve çoðunlukla unutkanlýðýn önemli bir bulgu olduðu hastalýklardýr. Bu nedenle oruç tutmaya çalýþtýklarýnda çoðunlukla unutup su içer ya da bir þeyler atýþtýrabilirler. Çok erken evre hastalarda bu durum daha nadirken hastalýðýn biraz daha ilerlemesiyle bunu yapma olasýlýklarý artar. Öncelikle yýllarca oruç tutmuþ ve bunun maneviyatýna kattýklarýna alýþmýþ bir kiþiye “oruç tutamazsýn, çünkü unutup yiyorsun” demek hiç doðru bir tavýr deðildir. Fakat eþlik eden diyabet gibi baþka hastalýklarý varsa, ilaç düzeninin bozulmamasý gerekiyorsa ya da artýk bünyesi oruç tutmayý kaldýrmaz hale geldiyse zaten tutmamasý gerekir. Alzheimer hastalarýna maneviyatýn kattýklarý mühimdir. “Oruç tutamama” düþüncesi bile kendilerini kötü hissetmelerine, hastalýklarýnýn çabuk ilerlemesine neden olabilir. Bu durumda benim çözüm önerim genellikle þöyle oluyor; hastalarýnýza iftar ve katýlabiliyorlarsa sahurda size eþlik ederek o maneviyatý yaþamalarýna izin verin. Ancak gün içerisinde evin çeþitli yerlerine yiyecek ve içecek koyun. Yediklerinde de kesinlikle yargýlayýcý olmayýn. Çünkü beden saðlýklarý için zaten oruç tutmamalarý gerekiyor. Akþam da sizinle beraber oruç tuttuðunu düþünerek iftar yapmalarýna müsaade edin. Ramazanla ilgili bütün ritüellere onlarýn da katýlýmlarýný saðlayýn. O zaman hem oruç tutmanýn maneviyatýný yaþamýþ olacaklar hem de beden saðlýklarýna zarar vermemiþ olacaklardýr.
HAFTANIN NÖROBÝLGÝSÝ
Güney Avusturalya Üniversitesi’nde yapýlan bir çalýþmaya göre günde 6 kupa ve üzeri kahve içenlerde kalp/damar hastalýklarý riski artýyor. Daha önce yapýlan çalýþmalarda bu þekilde miktar belirlenmemiþti. Kahvenin güvenli sýnýrý hep merak konusu oldu. Çünkü bazý rahatsýzlýklarda kahvenin koruyucu etkisinden de bahsedilir. Örneðin günde 2-3 fincan kahve içmek Alzheimer hastalýðýndan koruyucu olarak önerilmektedir. Kahve ayrýca metabolizmayý hýzlandýrdýðý için zayýflamaya da yardýmcýdýr. Ama her þey de olduðu gibi fazlasý zarar elbette.