Camia ve 28 Þubat

28 Þubat süreci dindar toplum kesimlerinin “zor günleri” idi. Bu dönemde Asker’in “Ýrtica” tanýmlamasý altýnda her dini oluþumu potansiyel tehdit olarak deðerlendirdiði, bunun içine Fethullah Gülen hareketinin de girdiði bir gerçektir.

Evet “Siyasal Ýslam” damgalamasý Erbakan hareketine yönelikti ve “Batý Çalýþma Grubu”nun ana hedeflerinden birisi o idi. Ama diðer Ýslami hizmet gruplarý da þöyle veya böyle “tehdit deðerlendirmesi” kapsamý içindeydi. Gülen hareketinin de o dönemde belki de ilk sýralarda hedef seçildiði doðrudur. Bu harekete yönelik suçlama “devlete nüfuz” suçlamasý idi. Asker söylemi þöyle idi: “Biz aslýnda dindarlara karþý deðiliz, askeri hiyerarþiyi ortadan kaldýran aidiyetlere karþýyýz.”

O dönemde Camia kritik bazý tavýrlar sergiledi:

- Öncelikle Erbakan’ý suçladý. Yalçýn Doðan’la gerçekleþtirilen TV programý bu noktada çok kritiktir.

- Dönemin en büyük mücadele alaný olarak görülen baþörtüsü konusunda 28 Þubat þablonuna boyun eðildi. Bu da Gülen’in Ertuðrul Özkök’e verdiði “Füruat - teferruat fetvasý” ile gerçekleþti.

28 Þubat’ýn medya ayaðýnda iki aktör böylece Gülen silahýný Erbakan’a ve baþörtülü genç kýzlara karþý kullanmaktaydý. O dönemde Gülen’e baðlý baþörtülü genç kýzlarýn baþlarýný açmalarý, kendi bünyelerindeki etkiden öte “direniþ çözücü” mahiyetiyle ayrý bir özellik kazandý.

O dönemde mücadele edenler vardý, yaný baþýndakileri kurban vererek kendilerini kurtarmak isteyenler oldu. Ben bunu o dönemde güçlülere, zorbalara yönelip “Beni alma onu al” yaklaþýmýnda bulunmanýn sakatlýðýný iþaret eden, “Sarý inek psikolojisi”nin kimse için kurtarýcý olmayacaðýný belirten yazýlar yazdým.

Sonra mücadeleler, mücadeleler verildi ve 28 Þubat’tan 5 yýl sonra Ak Parti iktidarý geldi.

Ak Parti iktidarý döneminde de mesela Ýlker Baþbuð’un zaman zaman yaptýðý açýklamalara baktýðýmýzda Gülen Hareketi’nin devlet içinde “hiyerarþi dýþý paralel yapý” oluþturduðu görüþünün ortaya atýldýðýný, ancak bunun Ak Parti liderliði tarafýndan bir þekilde göðüslendiðini söylemek mümkün. MGK ortamlarýnýn böyle bir gerilim içerdiði bilinir.

Artý, iktidarýn, Gülen Camiasý’nýn 28 Þubat günlerinde yaptýklarýný yeniden hatýrlamakta, dolayýsýyla o harekete tavýr koymakta yarar görmediðini görüyoruz. Aksine, Camia’nýn kadrolarýyla birlikte hareket etmenin tercih edildiði gözlemleniyor.

Bu yeni dönemde, diðer Ýslami hizmet yapýlarý da, Camia’ya karþý “Siz 28 Þubat’ta þöyle þöyle hareket ettiniz, þimdi hangi yüzle...” gibi bir tavrýn içinde olmadýlar. Belki bunda, yeni dönemde hala zaman zaman baþýný gösteren statükoyu geriletmenin öncelik kazanmasýnýn da etkisi vardýr.

Ancak bir kýrýlma noktasý oldu ve Camia, týpký 28 Þubat günlerinde Erbakan’a karþý harekete geçtiði gibi Erdoðan ve Ak Parti’ye karþý harekete geçti.

Erbakan olayýnda kritik nokta nedir, bununla Erdoðan’a yönelik kalkýþma gerekçesinin baðlantýsý var mýdýr?

Erbakan’a karþý hareketlenmenin arkasýnda Camia’nýn dýþ baðlantýsýnýn etkisini henüz net göremiyoruz. Çünkü o dönemde Camia’nýn dýþ iliþkileri bu kadar yaygýn deðildir.

Ancak Erdoðan’a ve Ak Parti’ye karþý kalkýþma ile dýþ baðlantýlar arasýndaki paralelliðe baktýðýmýzda o dönemde de, Erbakan’a karþý geliþtirilen uluslararasý tavrýn bir boyutunun Camia üzerinden devreye sokulduðunu düþünebiliriz.

Kýrýlma noktasý Camia’nýn uluslararasý iliþkilerini etkin Yahudi lobisi ile bir þekilde irtibatlý olmasý mýdýr? Ben, kendi içimde, genel anlamda “Dialog” baþlýðý altýnda ilerleyen bu iliþkilerin uluslararasýna açýldýðýnýzda kaçýnýlmaz olarak önünüze çýkacaðýný, düþmanlýkla yürünemeyeceðini, bir þekilde düþmanlýðýn bertaraf edileceði bir iletiþim zemini oluþturmak gerektiðini düþünerek tolere etmiþtim. Ancak her halükarda riskli bir iliþki idi bu. Bu odaklar tarafýndan kullanýlma riski her zaman mevcuttu.

Bakýyoruz, Ak Parti Hükümetinin Ortadoðu politikalarý, özellikle Ýsrail zulmüne karþý takýnýlan tavýr, Camia’nýn kýrýlma noktasý oldu. Erbakan Hoca’da da Ýsrail zulmü konusunda Erdoðan’la ayný hassasiyet bulunduðunu biliyoruz.

Camia son süreçte dindar bir siyasi kadroyu sadece medyada ve birkaç medya aktörü ile vurmakla kalmadý, devlet içinde stratejik mevkilerde ve belki önemli bir kýsmý Ak Parti iktidarýnýn tasarrufu ile oraya gelmiþ elemanlarýný devreye sokarak vurmaya yöneldi. Adeta, 28 Þubat iradesinin taþýyýcýsý oldu.

Tarih görüyor ve yazýyor. Bu iþ böyle.