Yargý sürecine iliþkin bir þey yazmayacaðým, delil deðerlendirmesi yapmayacaðým. Peþin mahkumiyet veya aklama benim iþim deðil. Camia ile Hükümet arasýndaki savaþ sürecinin buralara gelmesi kaçýnýlmazdý.
Camia adýna gelinen nokta nedir?
Bugün biraz buraya bakmak istiyorum.
Önce Zaman gazetesi, sonra Çaðlayan Adliyesi önündeki görüntüler. Kamuoyunun tanýk olduðu yeni Ekrem Dumanlý ve Camia profili. Bunlar “yeni” evet.
En bariz özelliði “savaþçýlýk.”
Böyle mi idi Camia 40 yýllýk yürüyüþünde, yoksa yaþanan süreçte bu alana sürüklendi mi?
Sürüklendi mi, yani, iradi olarak seçmedi, sevk edildi o alana.
Bu soru, en sýcak savaþýn baþladýðý 17-25 Aralýk’tan çok önceleri için de sorulabilir, mesela MÝT Baþkanýna karþý operasyona karar verilmesi olayý için...
Aslýnda Balyoz - Ergenekon davalarý baþlarken ve sürerken de Camia savaþçý özelliði ile arzý endam etti. O dönem Camia medyasýna bakýn, tam bir “misyon eylemi” içindedir. Ayný þekilde o dönem Emniyet ve Yargý boyutu da Camia’nýn savaþçýlýk tercihi ile hareket etmiþtir. Hatta daha önce de yazdým: GYV Baþkaný Mustafa Yeþil’e “Camianýn bu kadar gözü kara savcý ve yargýç yetiþtirdiðini bilmiyordum” dedim, onun cevabý da “Ya öyle mi?” olmuþtu. O dönem, Hükümet de, genelde askeri vesayet karþýtý tüm çevreler de, þaþýrsalar da bu savaþçý duruþun yanýnda yer aldýlar. Zaman zaman yaþanan hukuksuzluklarýn da “askeri vesayetten kurtulma adýna” tolere edilebileceðine, hukuksuzluklara itirazýn yakasý ele geçen askeri vesayetin yeniden bedenlenmesine yol açacaðýna hükmettiler.
Ama o davalarda deyim yerindeyse staj yapan Emniyet ve Yargý bünyesindeki yapý, Camia’nýn karar merkezlerinde nasýl bir tehdit deðerlendirmesi yapýldý ise, bu defa halk oyu ile seçilmiþ Hükümeti silkelemeye yöneldi.
Tayyip Erdoðan’ýn 30 Mart’a çýkamayacaðý gibi bir gelecek öngörüsü içindeydiler. Ölecekti, delirecekti, bir þeyler olacaktý ama siyaset alanýnda varlýðý silinecekti.
Ancak bu “kader okumasý” doðru çýkmadý. Tayyip Erdoðan için kader planý, silinmek yerine savaþmak olarak tecelli etti.
Camianýn Emniyet - Yargý yapýlanmasý, Balyoz - Ergenekon operasyonunu sýrtýný Hükümete dayayarak yapmýþtý.
Bu defa, Hükümet’le savaþacaktý ve Türkiye’de pek çok toplum kesiminin ahýný almýþtý. Ahý alýnanlar içinde bizatihi “islami kesim”in birçok oluþumu vardý. Kaldý ki savaþa soyunulan Ak Parti’nin kendisi de, önemli ölçüde dindar toplum tabanýna dayanmaktaydý.
Camia adýna içine girilen savaþ gerçekten taþýnabilir bir savaþ mýydý?
Camianýn beyin takýmý oturup, “Tamam bu savaþý göze almalýyýz, bunu sürdürebilecek güçlerimiz vardýr, içerde dýþarýda müttefiklerimiz vardýr” gibi bir deðerlendirme yapmýþlar mýydý? Böyle bir savaþta dindar toplum kesimlerine dayanan bir siyasi yapýyý çökertmenin kendilerine ne kazandýracaðýný düþünmüþlerdi, “müttefik” olarak gördükleri iç - dýþ çevreler Ak Parti Hükümeti ile hangi niyetle savaþacaklardý ve bu Hükümeti çökertmenin onlar için anlamý neydi?
Bir soru da þöyle sorulabilir:
Acaba Camia bu savaþa farkýnda olmadan sürüklendi mi? Hükümet, Camia’nýn bir takým çevrelerle iþbirliði içine girdiðini gördü, onlarýn oyununu bozmak için Camia’nýn en hassas olduðu, mesela dersanelere karþý hamle yaparak onlarý açýk alana çekti, sonra meydanlarda aðýr suçlama ile, ardýndan tasfiye operasyonlarý ile ve nihayet Camianýn sembol isimlerine yönelik soruþturmalarla savaþý týrmandýrarak, Camianýn en keskin görüntülerle ortaya çýkmasýný saðladý.
Çaðlayan’daki Ekrem Dumanlý ve Camianýn kitle görüntülerine gelinme süreci böyle mi oldu?
Camia bugüne kadar “gövde”sini göstermiyordu. Çaðlayan’da “gövde gösterisi” yaptý.
Bundan sonra Camia asla sessiz - sadasýz hizmet yürüten bir hareket haline dönüþemez. Bütün alanlar, þüphe bulutlarýnýn altýnda kalmýþtýr.
Bugün herkes Ekrem Dumanlý’nýn Çaðlayan görüntülerini muhalif bir siyasi figür baðlamýnda görmek durumundadýr. Yanýnda Ak Parti’den ayrýlan Ýdris Naim Þahin, Ýdris Bal, Hakan Þükür’ün, Oktay Ekþi’nin, beyanatlarýyla Kýlýçdaroðlu’nun ve diðer bazý CHP aktörlerinin yer aldýðý bir siyasi figür. Camia son görüntüleri ile aslýnda 30 Mart ve 10 Aðustos seçimlerinde örtülü olarak gerçekleþtirdiði siyasi iþbirliðini faþ etmiþtir. Bunu da bilerek mi yapmýþtýr yoksa içine sürüklendiði savaþý kontrolden aciz kaldýðý için mi, bunu da deðerlendirmesi gerekiyor.
Amerika’daki, Avrupa’daki bazý odaklarla iþbirliði nasýl bir tercihtir? Ve Camia bu savaþ sürecinde daha nerelere kadar savrulacaktýr?
Bana göre Camia büyük bir dramý yaþýyor.