Bir yol hikayesi anlatmaya çalýþacaðým.
Ama kýsa yoldan bahsedeceðim.
Son bir ay içerisinde iki acý ölüm haberi üzerine memleketim Karadeniz'e gitmek durumunda kaldým. Yollarda þunu gördüm: Milyarlarca lira harcanarak tek þeritli yollar duble yollara çevrilmiþ. Lakin belde il ve ilçelerde ana karayolu üzerine trafik kontrolünü saðlamak için en kýsa yoldan trafik lambalarý yerleþtirilmiþ. Bu basit ve kýsa çözüm metodu sonucu uzun yoldaki trafik akýþý bir anda þehiriçi yoluna dönüþmüþ.
Benzer bir uygulamayý Ýstanbul'a döndüðümde Çamlýca yolunda da buldum. Çengelköy Natoyolu üzerinden Çamlýca'ya dönüþe trafik lambasý yerleþtirilmiþ. Tabii ki artýk lamba olduðu için eskiden serbest olan sol'a (Çamlýca) dönüþü artýk yasaklanmýþ. Ama Çamlýca'ya nasýl çýkýlacaðýna yönelik yeni bir düzenleme de yapýlmamýþ. Ya ara sokaklara girilecek veya Beylerbeyi'ne doðru inilerek bir dönüþ yolu aranacak.
Bu kýsa hikayeyi neden anlattým? Görüntüye uyan bazý kararlarýn altýnda yatan derin sorunlara da bakmamýz gerekiyor. Ýþte bir kaç örnek:
Son günlerde borsamýz rekorlar kýrarak 90 bin sýnýrýna dayandý. Daha bir yýl önce 2012 için en karamsar senaryolarýn yazýldýðý yýlda bu büyük yükseliþ yaþandý.
Biraz hafýzalarýnýzý tazeleyin.
2011 yýlýnýn son çeyreði aslýnda bir kýrýlma hamlesiydi. Baþbakan Erdoðan'ýn zor günlerinde iþi çok daha zorlaþtýran adýmlar atýlmýþtý. Baþbakan'ýn rahatsýzlýðý üzerinden yapýlan -manipülasyondan- tutunda MÝT soruþturmasýna kadar bir sýkýþtýrma hamlesi yapýlmak istenmiþti. Türkiye'den çok kýsa sürede 14 milyar dolar sermaye çýkýþýný ne çabuk unuttuk.
Ýþin en acý tarafý neydi biliyor musunuz? O günlerde derinliði siyasete uzanan bu hesaplaþmanýn ekonomik gerekçesizliðini savunan kimsenin olmayýþýydý. Ne acýdýr ki en yetkili aðýzlar bile küresel felaket senaryolarýndan ve ülkemize yansýmalarýndan bahsediyordu o kritik günlerde.
Çok þükür baþaramadýlar.
Ama bu hamle neden bir test olmasýn.
Yarýn daha kritik zamanlarda uygulanacaklarýn bir provasý.
Þimdi ikinci haberi verelim: Sabah Gazetesi Anadolu sermayesinin bankalarca önünün kesilmek istendiðini yazýyor. Bankalar kredi vermiyormuþ.
Bir de üçüncü haberi verelim ve tüm haberleri birbirine baðlayalým: Savunma Bakanýmýz Ýsmet Yýlmaz yerli savaþ uçaðý müjdesini vererek savunma sanayinin yüzde 54 yerli üretimle karþýlanabilir olduðunu açýkladý.
Þimdi bütün bu haberleri ve kavþak hikayesini birbirine baðlayalým.
Önce çok kritik sorumuzu soralým: Savunma sanayinde yaþanan milli'lik projesindeki baþarý karþýsýnda Aselsan ve benzeri kurumlarda çalýþan beyinlerin kaza görünümlü ölümlerini nasýl karþýlamalýyýz?
Türkiye, kamu öncülüðünde savunma sanayinde inanýlmaz baþarýlar yakalýyor.ÝHA'lar, tanklar, savaþ helikopterleri vs vs. hep yerli üretime dönüþtü ve dönüþüyor.
Daha bir ay önce OTDÜ''de yapýlan törenle uzaya gönderilen Göktürk-2 ve 2015-16 yýllarýnda gönderilecek uydularý hatýrlayýn. Sizce OTDÜ'de yaþatýlan karmaþa ile bu milli hamleye nasýl cevap verildi?
Bir el Türkiye'nin millileþmesini istemiyor. Bu el bize Aselsan ölümleri gibi hiç yabancý deðil. Bu el bize 93 ölümleri gibi de hiç yabancý deðil.
Bu el hiç milli de deðil.
Bu el bir dýþ el,
Bu el içerde güçlü iþbirlikçileri olan bir el.
U.Mumcu, A.Kahveci, E.Bitlis, T. Özal, Baþbaðlar, 33 er, Albaylar K. Çillioðlu, R.Özden, B. Aydýn ölümleri hep bu süreçte gerçekleþti.
Bu el tek el deðil, bir beyinden yönetilen iki el. Biri saðda biri solda; ama ayný amaca hizmette. Bunu geçen yýl 14 milyar çýkarken diðer taraftaki el olarak da gördük.
Özel sektörümüz daha bir Babayiðit bile çýkaramazken savunma sanayinde kamu öncülüðünde yazýlan destansý baþarý hikayesiyabana atýlýr olmamalý. Bu tablo bir iþaret, bir sorgulama gerekçesi de olmalý.
Neden özel sektör millileþemiyor-üretemiyor?
Neden siyasal baðýmsýzlýk mücadelesi arttýkça ekonomik baðlýlýk oranýmýz artýyor? Bunu çok derinden sorgulamamýz gerekmiyor mu?
Borsa endeksi 2001 krizinde 7500'lere düþmüþtü. Son 12 yýlda borsada 11,5 kat artýþ var. Lakin borsadaki bu baþarý bankalar sayesinde gerçekleþtirilmiþ. 2001 yýlýnda 4 büyük özel bankanýn deðeri 6 milyar liradan bu yýl 136 milyar liraya yükselmiþ. Sadece 4 bankanýn deðer artýþý 130 milyar lira.
Borsada görülen bu banka baþarýsý tesadüf deðil.
Milli gelirdeki büyümede de aslan payý bankalarda. En fazla onlar büyümüþ. Hatýrlayýn 2012 yýlý ilk dokuz aynýnda Türkiye yüzde 2,6 büyürken bankalarýn karý yüzde 20 büyümedi mi?
Türkiye'de büyüme dursa bile bankalar büyümeye devam edebiliyor.
Dünya Gazetesi'nde yer alan bir habere göre kimse sanayide çalýþmak istemiyormuþ. Zaten istihdam artýþý da artýk sanayi yerine hizmetler ve tarým sektöründe aðýrlýk kazanýyor.
Türkiye 2001 krizine giden süreçte bir önceki yýl 2000'de -9,9 milyar dolarlýk rekor cari açýk vermiþti. Oysa ayný yýl enerji faturasý 9,7 milyar dolardý. Yani bizler 2001 krizine rekor cari açýk yüzünden girdik derken aslýnda enerji hariç cari açýk sadece 220 milyon dolardý. Oysa artýk yüzde 3-4 büyümede bile enerji hariç milyarlarca dolar cari açýk vermek zorunda kalýyoruz.
Cari açýk sorunu enerji sorunu olmaktan çoktan çýktý.Özel sektörde yapýsal bir dýþ baðýmlýlýk oluþtu.
1995-96-97 yýllarýnda yüzde 7 ortalama büyümeleri enerji hariç cari fazlalar ile gerçekleþtiren ülkeydik. Eskiden yüzde 7-8 oranýnda büyürken verilen cari açýk oraný artýk yüzde 3-4 büyümelerde bile aþýlýyor. (2011 yýlýnda enerji hariç cari açýk tam 24,5 milyar dolar)
Artýk hiç ama hiç kimse cari açýðý enerji ithalatýna lütfen baðlamasýn.Mýzrak çuvala sýðmýyor.
Üretimde dýþ baðýmlýlýk artýþý, içerde de banka baðýmlýlýðýna dönüþtü. Ekonominin kredi oraný yüzde 10 seviyelerinden yüzde 50'lere dayandý. Bu nedenle ki 2008-09 krizinde yüzde 25'lere çýkan faizler nedeniyle Türkiye 2001 krizinden daha aðýr çöküþ yaþadý. Oysa 2001 krizinde hatýrlayýnýz faizler yüzde 3-5 binlere kadar çýkmýþtý.
2008-09 krizi teðet geçtiyse 2001 de hiç kriz yaþanmadý demeliyiz.
Sormamýz gereken soru þu:
Ekonomimiz faize neden bu kadar baðýmlý oldu? Artýk bir birim faiz etkisi ekonomide çok ama çok daha yýkýcý oluyor.
Küresel ekonomik sistem mali sektörde yaþanan ahlaksýz yapýlanma ile çöküþe girmedi mi? Finansallaþma ile tüm kesimlerin bankalara baðlanmasý küresel ekonomiyi çökertmedi mi? O zaman neden ana politika olarak ayný yolu izlerken bankalar üretim kredisi vermiyor diyoruz.
Bu ekonomik model bir tercihtir.
Finansal büyüme modeli ile biz yolumuza devam ederken bu model yüzünden geliþmiþ ülkelerin kriz yaþamasý, bizim için sadece geleceði öngörmek olarak iþe yarýyor.
Ýþte Türkiye'nin bu tablosu týpký Çamlýca kavþaðýndaki zihniyeti yansýtýyor.
Borsa yükseliyor ama bankalarla, sanayiciye yine ekmek yok. Borsa yükseliyor ama yatýrýmcýsýz-katýlýmsýz. Borsa yükseliyor ama yabancý sayesinde. Borsa yükseliyor ve yabancýlar bu iþin kaymaðýný yiyor, yerliye bir þey yok.
Borsa yükseliyor ama halka arz edilmiþler hala düþüyor. Yerli yatýrýmcý hala soyguncu düzenin bir parçasý olmaya devam ediyor.
Gördüðünüz; gibi görüntüde çok iyi olan bazý veriler aslýnda detayda vatandaþa sorun oluþturabiliyor.
Týpký Çamlýca Kavþaðý gibi.
Uymayan da cezayý yiyor.