Taksim’e cami” tartýþmalarýný hatýrladým, bugünlerde yine ayný vesileyle Çamlýca sözkonusu olunca. Bunu adeta bir “kalkýþma” niyeti olarak algýlamýþ ve bu yönde tepkilere arka vermiþti laikçi kesim ve medyasý. O günkü konjonktürde tartýþma çok farklý boyuttaydý yani. Laikliðin elden gittiði dönemlerdi.
Bugünkü Çamlýca’ya cami tartýþmasýna baktýðýmýzda, ayný akýl tutulmasý ile karþý karþýya deðiliz diye þükretmeli miyiz, bilmiyorum. Bilhassa CHP’nin fiþteklediði kitlelerin ellerinde Atatürk posterleriyle Çamlýca’ya týrmanýþa geçmemiþ olmasýna bir an için þaþýrýyorum. Ne yapayým elde deðil, geçmiþten gelen bir alýþkanlýk, ya da tedirginlik. CHP buna tevessül etmemekle, gerçekten elimizden bir kozu almýþ olmasý gibi gözüküyor (!).
Gelelim Çamlýca’ya cami meselesinin bugünkü tartýþma þekillerine... “Olmaz” deyip karþý duranlar meseleye þimdilik iki ayrý vecheden bakýyorlar.
Bunlardan ilk grup, “yüksek yüksek tepelere ev kurmasýnlar” kývamýnda bir tartýþma yürütüyor. Çamlýca’ya çýkýp kim namaz kýlacakmýþ, oraya cemaat nasýl taþýnacakmýþ gibi henüz “baþlangýç düzeyinde” sorular ortaya atýyorlar. Cevaplarý da oldukça basit. Çamlýca, özellikle bahar baþlangýcýndan yaz sonuna kadar, yukarýya inip çýkan daracýk iki caddesi trafikten felç olan, Anadolu yakasýndaki insanlarýn akýn ettiði bir yer. Kaldý ki, Çamlýca sadece buraya biraz temiz hava alýp Boðaz manzarasý seyretmek için gelenlerden oluþan tenha bir sayfiye yeri deðil... Þehir, Çamlýca eteklerine kadar çýkmýþ. Sadece Çamlýca’nýn tepesi kalmýþ durumda yani... Tepesinde de, her yýl üreyen çirkin antenler ve eðreti birkaç kafeteryadan oluþan bir kirlilik var. Cami yapýlmasý planlanan yer de, etrafý telle çevrili “TRT alaný” olarak ayrýlmýþ, insanlarýn istifade edemediði bir alan... Bu alanýn yarýsý da kel, ortada bir koru falan yok. Çok küçük bir kýsmýna cami yapýlacak olan ve onbinlerce metrekare olarak ifade edilen bu alan, çirkin antenlerin ortadan kaldýrýlmasý ve gayet þýk bir peyzaj düzeni ile insanlarýn istifadesine açýlabilecek.
***
Þimdi gelelim meselenin asýl can alýcý ikinci kýsmýna. Çamlýca’ya cami projesine “olmaz” diyen ikinci bir grup var ki, onlarýn tepkileri sanki ne camiye ne yeþile... Çünkü yeþil alan konusunda, cami projesi daha fazla kullanýlabilir yeþil alan vaat ediyor. Bu itirazcý ikinci grup sanki bana özellikle Baþbakan dediði için karþý çýkýyor gibi görünüyor. Son dönemde Baþbakan’ýn yapýp ettiklerinden rahatsýzlýk duyan bazý kimseler, Baþbakan ne dese karþý çýkacak bir haleti ruhiye içindeler. Bir nevi “Ahmet Altan” sendromuna kapýlmýþ görünüyorlar. Baþbakan’ýn kimseye danýþmadan meseleleri kendi bildiði gibi çözmeye çalýþtýðý “vehmini” iyice içselleþtiren bu grup, Çamlýca projesine karþý çýkmayý Baþbakan’a karþý tepki olarak dillendiriyorlar gibi. Bu suizannýn tartýþýlacak bir tarafý yok.
Çamlýca’yý çok sevebilirsiniz ama, Anadolu yakasýnda, Avrupa yakasýndaki gibi daha geniþ çapta ihtiyaçlara cevap verebilecek bir cami yok maalesef. Ecdadýn Üsküdar’dan Beykoz’a kadar, öte yanda Kadýköy’den Dragos’a kadar býraktýðý camiler, genellikle mescit olarak tabir edilebilecek cinsten. Ýstanbul’un bugünkü kalabalýk nüfusuna, özellikle Cumalarda hiçbiri cevap vermiyor. Sokaklar caddeler insanlarla doluyor, kimi yerlerde trafiðe engel bile olunuyor Cuma günleri..
Bence Çamlýca’ya cami konusunda, cevap aranmasý gereken en önemli soru “kamu arazisine cami yapýlýr mý?” sorusudur. Bunu Diyanet Ýþleri Baþkanýmýz cevaplayabilir þüphesiz ki, ama bildiðim kadarýyla Peygamber Efendimiz bile bugünkü mescidinin olduðu yeri satýn alýp yaptýrmýþtýr. Geleneðimizde de bunun böyle olduðu bilinir. Çünkü kamu malýnda herkesin hakký vardýr. Bir cami için, üzerinde kurulacaðý arazinin “helalliði” olmazsa olmazdýr.
Bu konularda titizliðini bildiðim Baþbakanýmýzýn da konu üzerinde düþüneceðinden þüphem yok. Bu mesele tamamsa bence Çamlýca’ya cami çok da güzel olur.