Avrupa Parlamentosu’nun, Türkiye ile üyelik müzakerelerinin geçici olarak dondurulmasý kararý, ülkemize karþý küresel hamlenin yeni bir cephesidir. Türkiye, bir yandan PKK, FETÖ ve DEAÞ eliyle “terörle baþ edemeyen, yönetilemeyen bir ülke” algýsýna mahkûm edilmek isteniyor. Bir yandan da Avrupa üzerinden baský altýna alýnarak ekonomik ve siyasi bir krizin içine itilmek isteniyor. Cumhurbaþkaný Erdoðan’ýn ifadesiyle Batý, Türkiye’yi aleni karýþtýrýyor.
Avrupa Parlamentosu’nun kararýndan sonra CHP Genel Baþkaný Kýlýçdaroðlu’nun açýklamasý ilginçtir. Aynen þöyle diyor: “Bu bizim için çok aðýr bir yaptýrýmdýr. Bunun arkasý gelecektir; ekonomik olarak gelecektir, siyasi olarak gelecektir…”
Avrupa Birliði’nde bile karar, bir çaðrý olarak nitelendiði, bir endiþenin ifadesi olduðu halde, CHP lideri, “bunun arkasýndan ekonomik ve siyasi yaptýrýmlar gelecektir” diyor.
Kýlýçdaroðlu’nun bir bildiði mi var? Sözlerinde, “Nihayet, Erdoðan’dan ve AK Parti’den kurtulmanýn yolu bulundu” gibisinden bir sevinç mi gizli? Aðýr bir soru ama “Kýlýçdaroðlu da bir kumpasýn içinde mi?” PKK suikastýndan ve ABD Büyükelçisi ile görüþmesinden sonra Kýlýçdaroðlu’ndaki deðiþiklik dikkat çekmiþti. Bunun devamý mý geliyor?
Türkiye’de FETÖ baþta, Erdoðan düþmanlarýnýn, CHP ve HDP’nin tek umudu bir kriz/kaos beklentisidir. Bu beklenti, kimilerinde 15 Temmuz’dan beri son umut haline geldi. Bir koro devreye girdi, “Türkiye ekonomisi, kötüye gidiyor da demiyoruz, büsbütün felaketin içine savruluyor” tellallýðý baþladý. Koronun baþýna da, Kýlýçdaroðlu’nun eteklerine zil çaldýran Avrupa Birliði geçti.
Evet, bir savaþýn içindeki Türkiye’nin ekonomisinin kontrolü çok önemli. Hükümetin bu konudaki tedbir ve gayretlerini görmezden gelemeyiz.
Yine de Avrupa Parlamentosu’ndan sonra Kýlýçdaroðlu’nun aðzýndan kaçýrdýðý “ekonomik ve siyasî yaptýrýmlar” hamlesine karþý, týpký terörle mücadeledeki gibi teyakkuz halinde olmalýyýz.
Çok acil ve hýzlý þekilde küçük esnafýn ve tarým kesiminin durumunun iyileþtirilmesi için tedbirler alýnmalýdýr. Ýnsanýmýzýn sokaða dökülmesi için Avrupa’dan düðmeye basýlmýþsa eðer, hükümet her türlü iyileþtirici tedbiri almalýdýr. Kredi kooperatiflerine borcu olan esnafýn borçlarý ertelenebilir, esnaf sicil affý ele alýnabilir, özellikle sokaða dökülmek istenen servisçi esnafýnýn problemleri halledilebilir. Halk Bankasý’nýn kara gün dostu olduðu, esnafa çok hýzlý intikal ettirilebilir.
Bu millet Cumhurbaþkanýnýn, devletinin yanýndadýr. Darbe ile Türkiye’ye boyun eðdiremeyenlerin ekonomik ve siyasi darbelerden medet ummasýna da pabuç býrakmayacaktýr.
Ýçinden geçtiðimiz dönemin bir faydasý da oldu. Kim kimden yana, kim kiminle beraber, kim millete yaslanýyor, kim Amerika’dan Avrupa’dan yardým istiyor, çýkýyor ortaya... Kim küreselci vesayetçilerin himayesinde, kim yerli ve milli duruþ sergiliyor net olarak görüyoruz artýk.
Varsýn Can Dündar gibiler, Avrupa Parlamentosu’nda konuþsun; “Aslýnda ben buraya dünyanýn en büyük gazeteci hapishanesinden geliyorum. Türkiye’nin bir cehennem olduðunu söylemem gerek” desin. Varsýn FETÖ’cüleri baðrýna bastýðý gibi Almanya, Fransa, Belçika, Avusturya PKK’lýlarý, Can Dündarlarý baðrýna bassýn, Saraylarda aðýrlasýn… Varsýn Almanya Cumhurbaþkaný Joachim Gauck, Can Dündar’ý Bellevue Sarayý’nda kabul etsin, Can Dündar da, “Özgürlük Sarayý’nda olmak benim için büyük onur ve imtiyaz…” diyerek kendi ülkesine kin kussun.
Milletimizle beraber olmak, Çanakkale ruhunu yaþatmak onur ve imtiyazý bize yeter…