Selahaddin E. ÇAKIRGİL
Selahaddin E. ÇAKIRGİL
Tüm Yazıları

‘Çanakkale Zaferi’ tarihin çarpıtılmasına âlet edilmemeli!

Bir 18 Mart- Çanakkale Zaferi kutlaması daha geride kaldı. Ama düşünen beyinlerde yine (?) işaretleri bırakarak ve acaba dedirterek. 

Çanakkale Savaşları elbette çok önemlidir. Çanakkale geçilseydi, kapitalist emperyalizmi, Rusya’da Çarlık rejiminin ve 300 yıllık Romanoff’lar Hanedânı’nın Bolşevikler / komünistler eliyle yıkılmasına engel olacaktı denilir; belki de öyle olurdu. 

Bizim açımızdan ise, Osmanlı’nın başkenti İstanbul, Çanakkale’den olmasa bile, 2 sene sonra İngiltere ve müttefiklerinin işgaline uğramış, yani geçilmişti.   

***  

Tarihçi İlber Ortaylı hoca’ya ‘Kürtler Çanakkale’de savaşmadı. Çanakkale’de Yahudi var, Rûm var, kürd yok!’ diye bir laf nispetmişler, bazı medya organlarında. Ayıp etmişler. Bu Müslüman kürd halkına karşı yeni bir resmî ideoloji saldırısıdır. 

Konu, “Çanakkale’de Suriye’liler de savaştı mı?’ diye sorulduğunda, Ortaylı da, ’Suriye'den asker alındı, ama askeri oradan getirmek çok zordu. Sevkiyat zor. Kürtler için de aynı şey geçerli. İmparatorluk büyük, Suriyeliler de savaştı tabiî, ama başka cepheler var onlara yakın, Hicaz gibi..’ demiş.. 

Bu söz, ‘kürdlerin savaşmadığı’ demek midir Allah aşkına. Eğer öyleyse, Karadenizliler de büyük çapta yoktur, Çanakkale’de. Çünkü onlar da daha yakındaki Kafkas Cephelerindeydiler. 

Kaldı ki, İstanbul-Edirnekapı Şehîdliği’ndeki mezar taşları, Haleb’li, Beyrut’lu, Deyr-i Zûr’lu, Haseki’li, Bağdad’lı, Diyarbekir’li, Merdin’li, Çölemerik (Hakkarî)’li, Bidlis’li askerlerin varlığından haber verir; Medine’den, Bingazi’den, Saraybosna’dan, Kırım’dan gelenlerle birlikte.   

*** 

Gelelim asıl konuya. 

‘…’ün liderliğinde kazanılan Çanakkale Zaferi’ sözü, en yüksek perdelerden bile telaffuz edildi. Tarih bu kadar çarpıtılmamalıydı. 

Çanakkale Muharebeleri, gerçekte İngiliz komutanlarla Alman generallerinin harp san’atındaki maharetlerinin sergilenme sahnesiydi. Ve, İngilizler yenik düştüler, Çanakkale’yi o zaman için geçemediler. Osmanlı Ordusu yazık ki, Liman von Sanders gibi alman komutanların emrindeydi. Osmanlı subayları ise birkaç-paşa, ve çoğu 35 yaş civarında binbaşı-yarbay rütbesi derecesinde yüzlercesi.. 

Osmanlı Ordularının Başkomutan Vekili ise Sultan Reşad’a vekaleten, Enver Paşa idi.. (O da, 36 yaşındaydı, tıpkı, o zaman bir yarbay olan M.K. gibi..)

Askerlikte zaferin, bütün askerleri temsilen, en üst yetkili komutana atfedilmesi resm ise; Enver Paşa neredeydi o gün? 

Evet, 18 Mart günü, hemen bütün konuşmalarda ve hattâ o günkü ticarî reklamlarda bile, ‘Başta ……. olmak üzere..’ diye başlayan minnet ifadeleri.. Yahu, bu ne biçim bir tarih anlayışı.. 

Maksadım, Enver Paşa’yı yüceltmek değil. Ama, o muharebelerdeki yüzlerce subaydan sadece birisinin zoraki cilâlanıp parlatılmasınadır itirazım. 

Hele, o Yeni Zelanda’dan gelen Anzaklar ve diğer saldırganlar için ‘Onlar da bizim şehitlerimizle yan yana yatıyorlar, bizim misafirlerimiz artık’ gibi laflar? 

*** 

Bir diğer nokta. 

‘İnkılap Yayınları’nın sorumlusu Hasan Güneş dostumuz haber verdi. İngiltere sefiri (elçisi) Dominick Chilcott, ‘Aramızdaki ortak Çanakkale ruhu sâyesinde ülkelerimiz arasındaki dostluk’tan söz etmiş. 

Ortak Çanakkale ruhu’ mu? Var mı böyle bir şey? Yoksa birilerinin İngilizlerle işbirliği yaparak sergilediği hıyanetler mi anlatılmak isteniyor. 

Vatanı, milleti ve milletin temel değerlerini savunmak için, üstlendikleri ağır vazifeyi hayatlarını ortaya koyarak yerine getirmeye çalışanlara ve o yolda kendilerini fedâ edenlere elbette teşekkürle, onları rahmet ve şükranla anarız; ama, İngilizlerle ortak bir ruhu olanlar varsa, onları asla... 

*** 

NOT: İçişleri Bakanı S. Soylu, PKK aleyhinde İran ile ortak bir operasyon yapıldığından söz ediyor. Ama, İran makamları medya organlarında böyle bir işbirliğini tekzip ediyorlar. (İnkılab Muhafızları Ordusu’nun fiilî sözcüsü durumundaki ‘tabnak.ir’ sitesinden dünkü, 886733 no.lu habere bakılabilir.) Hatırlatılır.