Hakikaten nedir Cumhurbaþkanýný halkýn seçmesinin püf noktasý? Belki de CHP-MHP’nin “siyasetçi olmasýn” yaklaþýmý ile Ýhsanoðlu’nu aday göstermesi ile Ak Parti’nin ve BDP-HPD’nin kendi içlerinden birini aday göstermesi arasýndaki fark, bu noktadaki çok temel bir farklýlaþmaya dayanýyor.
Baþbakan Erdoðan MÜSÝAD’daki konuþmasýnda “Devlet ile millet kucaklaþacak, devlet ile millet arasýndaki mesafe tamamen kapanacak” diyor. Bu söz, içeriði doldurulduðu takdirde, gerçekten Çankaya’yý yeni bir formatýn içine sokacak.
Aslýnda, hiçbir biçimde Cumhurbaþkaný, “siyasetin dýþýnda” kalmýþ deðildir. Geçen günlerde Star, Ahmet Necdet Sezer’in “siyasi hamleleri”ni de derleyip toplayýp sundu, Abdullah Gül’ünkini de. Cumhurbaþkanýnýn durduðu yer þu veya bu olabilir, ama yasaylarý onaylayýp onaylamamak baþta olmak üzere her davranýþý kesin olarak siyasetin içindedir. Sezer’in, yabancý konuklarýnýn onuruna verdiði resepsiyonlarda Baþbakan Erdoðan’ý eþli davet etmemiþ olmasý výcýk výcýk siyaset deðilse neydi? Ýlk Ak Parti hükümeti kurulurken bakan vetolarý neyin nesi idi? Muhalefet sayýn Gül’ün Cumhurbaþkanlýðý döneminde tüm onaylamalarýný ve vetolarýný siyasi çerçevede görmedi mi?
Özet: Çankaya siyaset yapar.
Çankaya siyaset yapar da, kimin siyasetini yapar ve siyaset yaparken seçilmiþ hükümetle iliþkileri ne olur, asýl soru bu.
Eski denklem þöyle idi:
Çankaya devleti temsil eder, Hükümet de millet iradesini. Devlet aklý ile millet aklý birbiriyle uyum arzetmez, dolayýsýyla Hükümetin temsil ettiði “millet aklý” üzerinde bir “Üst akýl” olarak “devlet aklý” olmalý ve devlet aklý ge
rektiði durumlarda “millet aklý”ný hizaya getirmeli.
- Hükümet öyle düþünüyor ama acaba devlet ne düþünüyor?
Bu soru, Ak Parti’nin yeni iktidar olduðu dönemde, farklý siyasi hamleler devreye girdikçe sýk sýk gündeme geti
rilmekte idi. Devlet adýna -ki onun içine Çankaya, TSK ve yüksek yargý girmekteydi, medya ve büyük sermaye de bu yapýnýn ortaðý durumundaydý- onay verilmeliydi ki bir “Hükümet iþi” meþru zeminde yürüyor kabul edilsin. Çankaya bu niteliði ile bazen bizzat asker kökenlilerle doldurulmuþ oluyor bazen de “Askerden öte askerci” mantýðý üstlenmiþ kiþiliklerle... Ve bu sendrom, sadece Ak Parti döneminin karþý karþýya bulunduðu bir durum deðildi.
Ancak Ak Parti iktidarýnýn 12 yýlý, bu zihniyeti dönüþtürme mücadelesi ile geçti, denebilir.
12 Eylül referandumu, Çankaya’yý doðrudan millet iradesi ile buluþturdu. Artýk orasý için de, týpký Hükümet’te olduðu gibi millet iradesinin saðladýðý meþruiyyet geçerli olacaktý. Millet iradesinin artýsý - eksisi her ne ise...
Muhalefetin CHP-MHP ayaðý bunu idrak etmemiþ gözüküyor, ya da baþka çaresizlikler sebebiyle “siyaset dýþý bir profil”de çýkýþ yolu arýyor.
Bir kere Ýhsanoðlu’na siyasi bir misyon yüklemiyor gözükmek, gerçeði ifade etmiyor. Ýhsanoðlu’nun orada hiç eylem yapmadan oturmasý bile bir siyasettir. Çankaya’nýn atalete sürüklenmesi siyaseti. Ki bu mümkün deðildir.
O zaman Ýhsanoðlu orada nasýl oturacak, sorusu geliyor. Bu noktada da diyelim Tayyip Erdoðan’ýn oturuþu ile Ýhsanoðlu’nun oturuþu arasýndaki fark, ya da CHP-MHP’nin Ýhsanoðlu’na yüklediði misyon ile Tayyip Erdoðan’ýn milletin onayýna sunduðu misyon arasýndaki fark söz konusu olacak.
Tayyip Erdoðan diyor ki, Çankaya için millet iradesine gitmek, meþruiyyetini nereden aldýðý meçhul bir “Devlet aklý” mevhumesini devreden çýkarmak ve “Millet aklý”nýn görevlendirdiði kiþi ve kadrolarýn aklýný “Devlet aklý” haline getirmek demektir.
Muhalefet, göbeði “Tek Parti” döneminde kesildiði ve o zamandan beri “Millet aklý”na güvenmediði için özel bir “Çankaya figürü” arýyor. Þunu söyleyeyim: Ýhsanoðlu farzý muhal seçilse bile muhalefetin aradýðý figür olmaz, olamaz. Çankaya dün de o deðildi, halktan oy alacak ve ikinci defa seçilebilecek bir statüden sonra hiç o olmayacak. Millet de, Çankaya adayýna oy verecekse “Düþük profili” sebebiyle deðil, ister Tayyip Erdoðan’a oy vermiþ olsun, ister rakibine, Çankaya’da etkin olmasý, daha Erdoðan üslubunca söylersek “Yan gelip yatmamasý” için oy verecek. Çünkü Çankaya yan gelip yatma yeri deðildir.