Putin, Erdoðan ve Trump arasýnda bað kuran, bu üçlünün mevcudiyetini “dünyada giderek artan popülizm”le açýklayan soytarýlara inanmayýn...
Buralardan kalkýp ta Amerika’lara giden, “Sen bizim baþkanýmýz deðilsin, yýkýl!” sloganlarý karþýsýnda “çapulcu” ruhu depreþen Fetullahçý liberallere de inanmayýn...
Daha kötüsü olmayacak.
Daha kötüsü ne olabilir ki?
Siyahlarý, beyazlarý, Müslümanlarý, göçmenleri, nasýl “daha kötü” bir akýbet bekleyebilir ki?
Diyor ki utanmaz arlanmaz Profesör: “Trump’ýn baþkanlýðýnda kan gövdeyi götürecek...”
Halihazýrda götürmüyor mu?
Dünyaya “demokratik deðerler” armaðan etmekle övünen uygar Batý, liberal ve sosyal demokrat politikacýlarý eliyle, ilk ikisini de aratan büyük bir dünya savaþýnýn fitilini ateþlemedi mi? Üçüncü dünya ülkelerindeki “vekalet savaþlarý”nýn sponsorluðunu yapmýyor mu?
Daha kötüsü ne olabilir ki?
Siyahlara gün yüzü mü gösteriliyor Amerika’da?
Müslümanlar, yine Amerika’da ve Avrupa’da el üstünde mi tutuluyor?
Kuzey Afrikalý göçmenlere “insan” muamelesi mi yapýlýyor?
Maðrip ülkelerinden kopanlara ve Suriyeli göçmenlere “Hoþ geldiniz” mi deniliyor?
Dünya tarihinde en sert ýrkçýlýk, en yakýcý yabancý düþmanlýðý, en rezil “öteki fobisi”, sosyal demokrat yöneticilerin iþbaþýnda bulunduðu dönemlerde yaþandý...
Hâlâ yaþanýyor...
Efendim, Batý’da “Führer” kültü, bizde ise “Reis” kültüymüþ... Dünya, popülist siyasetçilerin elinde heba olmak üzereymiþ.
Sanki popülist olmayan siyasetçiler, yani Obama’lar, Clinton’lar, Merkel’ler, Hollande’lar “yaþanabilir bir dünya” oluþturmuþ, popülist siyasetçiler eliyle heba olacaðý varsayýlan dünyamýzý “bayýndýr” kýlacak politikalar üretmiþ gibi...
Hayýr, Trump gelirse imiþ, zaten Avrupa’da da faþist siyasetçiler yükseliþte olduðu için, terör bir siyaset yordamý olarak kendisini kurumsallaþtýrabilirmiþ.
Bunlarý “analiz” diye yazan utanmaz arlanmaz adam, dünyadaki kriz noktalarýnda filen “Batý” (Amerika ve Avrupa) parmaðý bulunduðunu, terör faaliyetlerinin doðrudan Batý ülkeleri tarafýndan organize edildiðini görmüyor.
Güncel örneklere de bakmýyor...
DEAÞ’ýn kafa kesme görüntülerinin hangi stüdyoda elde edildiðine, PYD’nin hangi uygar Batý ülkesi tarafýndan silahlandýrýldýðýna, PKK’nýn nerelerde himaye gördüðüne, Brüksel’in hangi terör örgütlerinin “merkez üssü” haline getirildiðine, FETÖ’nün hangi gizli servisin kucaðýnda oturduðuna...
Efendim, her yerde, popülist hareket bir “düþman”la dövüþmek ve “ülke”yi o düþmanýn oluþturduðu tehlikeye karþý savunmak iddiasýyla iktidar oluyormuþ. Bu tehdidin somut olarak ne olduðu toplumsal baðlama göre deðiþebiliyormuþ, ama hepsinde de bizden olmayan bir “öteki” söz konusuymuþ.
Bunlarý da, uygar Batý’dan bakýldýðýnda “öteki” addedilen bir ülkenin
vatandaþý yazýyor... Çok akýllý olduðu için, Erdoðan üzerinden Trump’ý analiz ediyor.
Sanki ülkesini ötekileþtiren liberal Batý politikalarý “popülizm” denilen þeyden varesteymiþ gibi... Trump’ýn seçilmesi, ayný zamanda, “ikiyüzlülüðü” kurumsallaþtýrmýþ liberal Batý politikalarýnýn iflasý anlamýna gelmiyormuþ gibi...
Peki, umut?
Umut, herhalde Amerika’daki “Trump karþýtý” gösteriler...
Dünya yurttaþý Hasan üþenmedi, kalkýp Amerika’ya gitti. Þakýr þakýr yaðan New York yaðmurunun altýnda ýslandý. “Sen bizim Baþkanýmýz deðilsin, yýkýl!” diyen Amerikan çapulcularýný yerinde izledi ve “umut”un ne olduðunu yazdý:
Union Square “Gezi Parký” olabilir...