Cari açýk ve Ýsmet Paþa’nýn þekeri

Kurlardaki ani sýçrama, Merkez Bankasý’nýn faizleri radikal bir biçimde yukarý çekmesi ekranlarda, aralarýnda profesyonel, akademik iktisatçýlarýnkiler de var, çok sayýda yoruma neden oluyor.  

Konu da bir biçimde geliyor, cari açýk meselemize dayanýyor, daha doðrusu dayandýrýlýyor. Aðýzlarda bir de alternatif yeni bir ekonomi modeli lafý var, muhtemelen yeni bir büyüme modelinden, cari açýk üretmeyecek ya da az üretecek bir modelden bahsediliyor.

Ama kimse de bu modelin nasýl bir þey olduðunu söylemiyor; en sofistike ifade ve çözüm önerisi “yüksek katma deðerli mal ve hizmet üretilmesi” ama bunun da nasýl olacaðý yine pek söylenmiyor.

Cari açýk meselemizi ben biraz rahmetli Ýsmet Paþa’nýn (Ýsmet Ýnönü) kronik þeker rahatsýzlýðýna benzetiyorum; Ýsmet Paþa, malum, 89 yaþýna kadar, kronikleþmiþ þekerine raðmen, saðlýklý bir ömür yaþamýþ bir devlet adamý.

Ýlerlemiþ yaþýna, þekerine raðmen fiziki ve zihinsel saðlýðýný nasýl koruduðunu soranlara da “þeker hastalýðým sayesinde” diye yanýt verdiðini ben bile hatýrlýyorum; týpký Türkiye ekonomisinin cari açýk rahatsýzlýðý gibi imiþ Paþa’nýn þekeri, þayet iyi yönetilir ise.

Hatta bir adým daha ileriye gidip, cari açýðýn Türkiye ekonomisinin ve demokrasisinin can simidi olduðunu da söyleyebilirim.

Türkiye 2013’de altmýþ milyar dolar cari açýk verdi ama ayný zamanda bir o kadar da, yaklaþýk altmýþ milyar dolar, enerji ithalatý yaptý.

Baþka bir ifadeyle enerji ithal etmez isek (!!!) cari açýðýmýz da sýfýr olur, hatta muazzam bir cari fazla da verebiliriz zira üretim yapamayacaðýmýz için ithalatýmýz da sýfýrlanýr, tarým ürünleri ihraç eder, bir güzel yaþar gideriz.

Bir ihtimal daha var, þarkýda dendiði gibi, o da ölmek mi dersin, en radikal bir biçimde ithal ikameci, korumacý modele dönebiliriz, AB ile gümrük birliðinden de çýkarýz, enerji dýþýnda hiç bir þey ithal etmeyiz, iðneden ipliðe, arabadan makinaya, cep telefonunudan bilgisayarlara kadar herþeyi içeride üretiriz (???), üretebilirsek tabi, sözde üreticiler de büyük paralar, kâr deðil, korumacýlýk rantlarý, kazanýrlar.

Bu modelin de sürdürülebilir olduðu çok kuþkulu zira muhtemelen iki senede ortada ne ekonomi, ne de hatta Türkiye kalýr ama bizim ülkemizde çok sayýda insanýn, en küçük krizde aklýna bu ihtimalden baþkasý pek gel(e)miyor maalesef.

Türkiye ekonomisinin ürettiði cari açýk, biz de Finlandiya gibi bir Nokia, ABD gibi bir Apple ve beraberinde baþka benzer þeyler de üretebilir isek muhtemelen azalýr ama bunun olabilmesi de eðitim sistemimizin radikal bir dönüþümünü gerektiriyor ama bu alanda da týs yok.

Peki Türkiye cari açýðýyla, Ýsmet Paþa’nýn þekeriyle beraber yaþadýðý gibi mutlu ve mesut nasýl yaþayabilir?

Bence cevabý çok açýk.

Hukuk sistemimizi A’dan Z’ye kadar Ýngiltere, Fransa, Ýsveç, ABD standartlarýna getirerek.

Yani, AB sürecimizi ileri götürebilir isek, geriye dönülmeyecek imajýný, garantisini de tüm dünya yatýrýmcýlarýna vererek, ülkemize küresel tasarruf havuzundan büyümenin üreteceði cari açýk kadar tasarruf çekmek iþ bile olmayabilir zira Türkiye hala küçük bir ekonomi (Nobelli iktisatçý Krugman Türkiye ekonomisi için Los Angeles kadar dedi iki gün önce) ve ihtiyaç duyduðu küresel tasarruf hacmi toplam küresel tasarruf havuzunun çok küçük bir bölümü.

21. yüzyýlda hukuk ekonominin üst yapýsý deðil, muhtemelen alt yapýsý olacak, bunu iyi görelim.  

Cari açýðýn büyük miktarda enerji üretmeyen doðu toplumlarýnda demokrasinin de bir ölçüde garantisi olduðunu hatýrlatmak isterim.

Rusya’nýn cari açýðý olsa idi, yani Gazprom’u olmasa idi, maalesef demiyorum, iyi ki de diyorum bizim yok, Putin bugün olduðu gibi putinleþebilir mi idi?  

Türkiye ekonomisi cari açýk üretmese bugün otoriterleþiyor diye eleþtirilen Erdoðan’ý mumla arayabilirsiniz.

Cari açýk Türkiye’nin küresel piyasalarla, demokrasiyle, hukukla kurmak zorunda olduðu bir köprüdür.