Topun hakeme çarparak geliþen pozisyonda F.Bahçe için gol olmasý elbette talihsizlik ama; bir hakemin duracaðý yer konusunda daha dikkatli olmasý gerekmez mi? Netice itibariyle, Sivas’ýn kaderiyle oynuyorsun... Bu tür durumlarda, hakemin karar inisiyatifi olmalý. Karþý tarafa açýk avantaj oluþtuðu zaman; gerektiðinde posizyonu durdurup, hava atýþýna hükmetmeli... IFAB’a teklif götürüp, bu yönde kural deðiþikliði saðlansýn.
Oyunun o ana kadar ki genel görünüþü, Fenerbahçe’nin her an gol atabileceði izlenimini veriyordu. Sivas sahasýndan çýkamýyordu. Olsun, gene de haksýzlýktý.
***
Konuk takým; Fenerbahçe’nin ikinci gol öncesinde de Alves’in kaleciye faul yaptýðýný iddia etti, ýsrarlý itirazlarda bulunudu ama, pozisyon temizdi. Sarý-lacivertliler, belki de son zamanlarda hiç böyle istekli, tempolu, baskýlý ve becerikli deðildi. Bana öyle geldi ki; son FIFA ve CAS kararlarýna karþý, sanki tepkisel bir refleks içindeydiler. Ýnadýna futbol oynadýlar.
Maç baþlar baþlamaz, Holmen’in takýma çabuk oturmuþ hali hoþuma gitti. Oyunun özellikle ilk anlarýnda; takýmý ateþleyen, tetikleyen oydu... Oyundan alýnana kadar, sahanýn en çok koþan adamý olmasý boþuna deðildi. Sonradan pestili çýkýp yoruldu ama, artýk o kadar olur... Motor deðil ki, o da insan!
Kuyt’ýn çalýþkanlýðýný, takýma katkýsýný, birinci sýnýf profesyonelliðini ve gollerini anlatmaya gerek yok. Çünkü, zaten o hep öyle...
Bazý ekstrem sporlarýn Demir Adam dediði odur!
***
Ancak, açýk farka ulaþtýktan sonra Fenerbahçe’nin yelkenleri suya indirmesi, maçý boþlamasý; Türk futbolunun klasik ve tematik sendromudur. Yenilen goller, bunun doðal sonucuydu. Niye Almanlar ya da Ýngilizler gibi, (Skor ne olursa olsun) hep ayný ciddiyette oynamayýz?
Ýnsan imreniyor!