Casus operasyonunun tam deşifresi

Ekim ayının ikinci haftası.. Cemal Kaşıkçı’nın Suudi Arabistan’ın İstanbul başkonsolosluğunda canice öldürüldüğünün ortaya çıkmasından sadece birkaç gün sonra.. Bir İngiliz vatandaşı Türkiye’nin Londra Büyükelçiliği’ne gelerek Kaşıkçı ile ilgili anlatacağı bazı şeyler olduğunu ve soruşturmanın aydınlatılması için bunları paylaşmak istediğini söyler. İngiliz konuk görüşme odasına alınır. Anlattıkları Ankara’ya gizli gizlilik dereceli kripto olarak gönderilmek için bir bir not edilir.

İngiliz konuğun Kaşıkçı ile ilgili anlattıkları mesleki bilgiler ve arkadaşlık hikayeleridir. Ancak verdiği bir bilgi odada bulunanların dikkatini çeker. Sözkonusu olan Kaşıkçı ile Bay İngiliz’in cinayetten iki hafta önce yaptıkları bir yazışmadır.

Bir örneği Ankara’ya ulaştırılan bu maillere göre Kaşıkçı, İngiliz dostuna mealen şunları söylemektedir: Prens Selman ve ortağı Birleşik Arap Emirlikleri’nin (BAE), Türkiye, Katar ve birkaç ülkede, ülkeleri yönetilmez hale getirmek, başarabilirlerse yönetimleri devirmek için bir dizi faaliyete girişeceğini öğrendim. Bunun için yurtdışı ve yurtiçindeki bazı medya organlarını da kullanacaklar. Bu ülkelerde yeni medya organları kuracaklar. Bunun için büyük bir bütçe ayırmışlar.

İngiliz konuk bu maili gösterdikten sonra odadakilere “Acaba maillerimiz mi izleniyor? Bu yüzden mi öldürüldü” diye sorar.   

*** 

Ekim ayında, Kaşıkçı cinayetinden yine birkaç gün sonra BAE’den bir şahıs Türkiye’ye giriş yapar. İsminin baş harfleri S.S.’dir. Filistin kökenli olan S.S. MİT Başkanlığı tarafından takibe alınır. Şahıs, Türkiye’de mukim yabancı kişi ve öğrencilerle görüşmeler yapmaktadır. Bu kişilere Fetih hareketi, Hamas ve Müslüman Kardeşler ile ilgili sorular yöneltir. Bilgi toplamaya çalışır. S.S. eski bir patlayıcı uzmanıdır. Bir görüşmesinde “Yakında göreceksin, Muhammed Dahlan Filistin’in Başkanı olacak” der. Muhammed Dahlan ismini bir kenara not edelim.

S.S.’ye yakın markaj devam eder. Geçtiğimiz ay şahsın yanına Bulgaristan’dan bir konuk gelir. Bu kişi Z.H.’dir. O da Filistin kökenlidir. Hakkında yapılan incelemede emekli bir istihbarat tümgenerali olduğu, Filistin yönetimince de arandığı bilgisi edinilir. Z.H. de patlayıcı uzmanıdır. İki şahıs bir süre daha izlenir daha sonra 15 Nisan’da operasyon için düğmeye basılır.

Yapılan aramalarda BAE’ne ait bir bankadan kendilerine gönderilen çekler ve yazışmalar bulunur. Bunun üzerine iki casus sorgularında BAE istihbaratı için çalıştıklarını kabul ederler. Amaçlarının “Türkiye karşıtı bir yapı oluşturmak, Türkiye’deki yabancı uyruklu şahıslar hakkında bilgi toplamak” olduğunu söylerler. BAE finansmanıyla Türkiye karşıtı faaliyet yürüten Dahlan’ın basın organları üzerinden yaptığı propaganda ile Türkiye’deki örtülü faaliyetleri de deşifre olur.   

*** 

Burada Dahlan için parantez açmak gerekiyor. Dahlan, BAE Veliaht Prensi Muhammed bin Zayed Al Nahyan ile yakın ilişki içerisinde. İsrail, Suud, BAE üçlüsünün, Mahmud Abbas’ın yerine Filistin Başkanı yapmak istediği isim. “Yüzyılın barış projesi” olarak soslanan Filistin’in parçalanması, Kudüs’ün İsrail’e verilmesi projesinin gönüllü uygulayıcısı olmak istiyor. Dahlan 15 Temmuz’da da FETÖ darbe girişiminin başarıya ulaşması için yoğun bir propaganda faaliyeti yürütmüştü. Türkiye’deki örtülü faaliyetlerine hız verdiği, memlekete “bomba uzmanı” casuslarını göndermesinden anlaşılıyor. Anlaşılan bölgeyi cehenneme çevirmek isteyenler 15 Temmuz’da yarım kalan işgal girişimini -belki de kaos çıkararak- tamamlamak istiyor. Çünkü Türkiye onlar için tek engel.