Çat kapý dramlarý

Mübarek Ramazan ayý yarýn sona eriyor. Ancak Ramazan’da öne çýkarmaya çalýþtýðýmýz özellikler kesinlikle geride kalmamalý, aksine kalýcý olmalý. Ramazan deyince dostluk, kardeþlik, dayanýþma, yardýmlaþma, hal hatýr sorma, kucaklaþma gibi diðer insanlarla iliþkilerimize bakan bir boyut var; namaz, oruç, zekât, dini tefekkür ve tezekkür ile Rabbimize bakan boyut var. Manevi tekâmül ikisini birden kapsýyor. Dostluk, uhuvvet ve muhabbet gibi diðer insanlarla iliþkilerimizi ilgilendiren boyut da Allah için yaptýðýmýz ubudiyetin bir parçasý… Allah için ibadet etmek ve Allah için sevmek/yardýmlaþmak…

Sosyal dokumuzu yakýndan ilgilendiren beþeri münasebetler faslýný Ramazan dýþýnda da ubudiyet þuuruyla canlý tutmamýz gerekiyor. Fakiri/fukarayý, muhtacý, âcizi arayýp sormanýn, onlarla ilgilenmenin zamaný sadece Ramazan’a münhasýr olamaz, olmamalý… Çünkü öyle maðduriyetler var ki, bir kerelik ilgiyle çözülmüyor, bir kerelik þefkatle onarýlmýyor.

Çat kapý ziyaretlerde öyle dramlara þahit oluyoruz ki, yardýmlaþma ve dayanýþmanýn her daim olmasý gerektiði gerçeðini önümüze koyuyor.

Cumhurbaþkanýmýzýn çat kapý ziyaretleri önermesinin bir sebebi halkla iç içe olmak, halktan kopmamak ise diðer bir sebebi muhtaç ve yoksullarla dayanýþma içinde olmak, onlarýn derdiyle dertlenmektir.

Ankara’nýn ilçelerinde yaptýðýmýz ziyaretlerde gördüðüm gerçek þöyle özetlenebilir:

Düþük gelir seviyesinde yaþamaya çalýþan, zor þartlarda hayatýný idame ettirmeye çalýþan aileler var, bu kardeþlerimize yardým elimizi uzatmalýyýz ama bir de ilk planda sahip çýkýlmasý gereken bir grup var. Yaþam çarkýný çeviremeyecek durumda olan, hiçbir gelir ve imkâný olmadýðý gibi, bunu yapabilecek durumu da olmayanlar var. Öncelikli yardým ve kucaklama bu acziyet ve ihtiyaç durumundakilere olmalý.

Ýlk tespitimiz, devletimiz de AK Parti’nin ilgili birimleri de çalýnmadýk kapý býrakmamýþlar. Hiç ulaþýlmamýþ, ilgilenilmemiþ, temas edilmemiþ aile yok. Her muhtaç aile ya belediyeden kömür ve gýda yardýmý alýyor, ya kaymakamlýktan nakdi yardým alýyor ya engelli, yaþlý, muhtaç desteði alýyor…

Bu iþin sevinilecek kýsmý…

Bir de insaný karamsarlýða sevk eden boyutlar var. 7-8 kardeþi veya çocuðu olmasýna raðmen tek baþýna yokluða mahkûm edilmiþ, devletin desteðiyle hayata tutunmaya çalýþan bir kadýncaðýzý görmek insaný üzüyor. Akrabalýk baðlarý en güçlü sosyal dayanýþma mekanizmasýdýr. Aile baðlarýnýn kopup gitmesine izin vermemeliyiz.

Diðer bir olgu, komþuluk baðlarýnýn zayýflamasýdýr. Mahallelerdeki apartmanlar, siteler, lüks binalar arasýnda tek baþýna yaþam mücadelesi veren nice insan var. Hemen yanýndaki insanýn yaþadýðý dramdan bihaber olmak kabul edilebilecek bir durum deðil. Cenazesi olduðunda ilgilenecek kimse bulamayan, taziyesinde yalnýz baþýna kalan insanlarýn yaþadýðý acý kat be kat artýyor.

Can sýkan diðer bir gerçek ise kimi eþler arasýnda resmi nikâhýn olmamasýnýn getirdiði maðduriyetler, sorunun tahmin edildiðinden büyük olduðunu gösteriyor. Ýki örnek olay aktarmak istiyorum. Bir barakaya girdiðimde içeride dört çocukla tek baþýna yaþayan genç bir kadýn gördüm. Ýlk kýzý altý yaþýnda. Kýzýn babasý küçükken ölünce baþka bir adamla evlenmiþ. O adamdan da þimdi dört yaþýnda olan bir kýzý var. Ardýndan bir oðlu olmuþ, þimdi bir buçuk yaþýnda. Adam, genç kadýný hamile iken býrakmýþ, þimdilerde yeni doðmuþ bir bebeði daha var. Sýfýr gelirle dört çocukla yaþam mücadelesi veren kadýna sordum, ‘kocana nafaka davasý açmadýn mý’ diye, cevap: “Resmi nikâhým yok ki”…

Baþka bir evin kapýsýný çaldýk. Yine genç bir kadýn… Altý çocuðu var. En büyük kýz çocuðu zihinsel engelli… Gelirleri sadece kýzýn aldýðý engelli maaþý. Kadýncaðýz bir çocuðun engelli maaþýyla diðer beþ çocuðu büyütmeye çalýþýyor. Ayný soruyu ona da sordum, cevap ayný: “Resmi nikâhým yoktu ki”… 

Devletimiz bu tür ailelerden yardým elini eksik etmiyor. Hamdolsun AK Parti teþkilatlarý da nerede ne var, kim hangi maðduriyet içinde hepsini biliyor, hepsiyle yoldaþ olmuþ durumda. Onlarýn takip etmesi gereken resmi iþlemleri de mahalle temsilcilerimiz takip ediyor… Ziyaretleri birlikte yaptýðýmýz Gölbaþý ve Mamak teþkilatlarý maðdurlarýn/muhtaçlarýn adeta aile fertleri olmuþlar…

Ramazan ayýnda insanlar zekât ve sadaka veriyorlar, gýda paketleri daðýtýlýyor. Ama þunu unutmamamýz lazým: Bu insanlarýn ihtiyaçlarý Ramazan’dan sonra da devam edecek. Ve sadece yardým paketi daðýtmakla da bu sorunlarla baþ edebilmeleri mümkün deðil. Her daim onlarýn üzerinde bir þefkat ve merhamet elinin olmasý gerekiyor. Devletimizin ilgili kurumlarý bu þefkati üretmeye çalýþýyor, aziz milletimiz de bu þefkat ve merhameti sergileyecek seciyeye sahiptir. Yeter ki, unutmayalým, ihmal etmeyelim, nasýl olsa birileri yapýyordur demeyelim.