Çatýþma ve ayrýþma mý?

New York’ta Baþbakan Ahmet Davutoðlu’nun temaslarýný izlemeye devam ediyoruz. Bu arada müthiþ bir soðuk ve kar altýnda kalan þehirde adým atmak mucize neredeyse.

Baþbakan Davutoðlu ve beraberindeki heyetin bu ziyaret ve görüþmelerinin, ifade edilmese bile nasýl bir merak ve dikkatle takip edildiðini biliyorum. Ýfade edilmiyor; çünkü herkes bir þekilde yeni dönemde neler olacaðýný kestirmeye çalýþýyor ve dengeleri gözeterek sadece izliyor. Merak ediliyor; çünkü yine herkes yeni dönemde neler olacaðýný ve nasýl bir Türkiye’nin þekilleneceðini anlamaya çalýþýyor.

Kuþkusuz bu ziyareti sýradan olarak görmek mümkün deðil. Davutoðlu ve ekibi, özellikle finans ve yatýrým açýsýndan kritik öneme sahip çevrelerle temaslarda bulundu ve onlarý Türkiye’ye yatýrým yapmaya davet ettiler. Bu davetin nasýl bir karþýlýk bulacaðý sorusunun cevabý; en azýndan yabancýlar açýsýndan, yakýn gelecekte nasýl bir Türkiye olacak sorusunun cevabýyla ayný elbette. 

Tam da bu nedenle Baþbakan Birleþmiþ Milletler Genel Sekreteri B. Moon’la yaptýðý görüþmenin ardýndan, Türkiye’nin bölgesinde yaþanan ve kendisini doðrudan ilgilendiren sorunlarla ilgili duruþunu ve izlediði politikalarýn dinamiklerini aktardý dünyaya. Özellikle de Suriye konusunda ortaya çýkan boþluðu, bu ülkede yaþayan insanlarýn rejimle bir terör örgütü arasýnda sýkýþýp kaldýðýný; eðer dünya ya da koalisyon güçleri üçüncü bir yolun mümkün olduðuna inanýp destek verseydi bunca kanýn dökülmeyeceðini anlattý.

Öte yandan burada çözüm sürecinin, daha doðrusu net ifadesiyle Kürtlerle bir barýþ saðlanýp saðlanmayacaðýnýn da merak edilen sorularýn baþýnda yer aldýðýný biz aktaralým. Doðrusu buradan baktýðýnýzda bizim çözüm süreci olarak tarif ettiðimiz alanda olup bitenin, Türkiye sýnýrlarýný çok aþan bir hassasiyete sahip olduðunu daha yakýndan görebiliyorsunuz. Bir de bu sorunlarý çözme konusunda kendi baþýnýza olduðunuzu ve hangi gerekçelerle olursa olsun barýþ saðlanamazsa faturanýn size kesileceðini.

Meraklar listesindeki asýl soru, bu ziyaretin Baþbakan Davutoðlu ve ekibi için, yeni dönemin siyasi mimarisi açýsýndan ne kadar önemli olduðu. Baþka bir ifadeyle Türkiye’de ve elbette dünyada dolarýn ateþinin bu kadar yükseldiði, bizde ayrýca bir Merkez Bankasý ve faiz tartýþmasýnýn tüm hýzýyla devam ettiði bir dönemde, bu temaslarýn ne anlama geldiði.

Herkes merakýný kendi bulunduðu yerden giderebilir. Bu ziyaretten yeni dönem siyasetine dair ayrýþma ve çatýþma tezleri de üretebilir. Ancak mevcut tabloda, dünyayý kasýp kavuran ve bizi kýrýlgan dengelerimiz üzerinden daha çok etkileyen bir yeni sorun olduðunu, bunu aþmak için uluslararasý zeminlerde çaba göstermek gerektiðini unutursak yanýlmýþ oluruz. Baþbakan ve beraberindeki heyetin öncelikli gündemi de bu.

Peki buna raðmen niye hala Merkez Bankasý üzerinden bir kavga devam ediyor sorusunun cevabý, sanýldýðý kadar basit deðil. Kuþkusuz Merkez Bankasý’nýn gösterdiði ‘direniþ’in ülke içinde ve dýþýnda siyasi anlamda da bir karþýlýðý var. Ancak þunu unutmayalým. Yeni bir döneme girerken, herkes bir parça kendisinden, duruþundan ve oyun kurgusundan fedakarlýk etmek zorunda kalacak.

Siyasetin bir uzlaþma olduðunu öðreneceðiz bir kez daha. Kürt sorunu gibi devasa bir alanda, inanýlmaz fedakarlýk ve risklerle bunu baþarmaya doðru ilerleyen Türkiye’nin, yeni dönemin yeni siyasi ve ekonomik modelinde de bunu baþaracaðýna inanýyorum.

Bugün birileri tarafýndan ayrýþma ve çatýþma zemini gibi görülen adýmlarýn da, aksine büyük resimde birleþtirici olacaðýný düþünüyorum. Elbette süreci yönetebilirsek.