Dün AB liderleri yine toplandý. Alman Baþbaka-ný’nýn ‘ortak tahvile’ hiç açýk kapý býrakmayacak þekilde karþý çýkmasý, AB krizinin çok yakýnda bir Almanya krizine dönüþeceðini de gösteriyor. Almanya-Fransa birlikteliði Sarkozy’nin gitmesi ile çözülürken, bu birliktelik, Hollande’la birlikte bir Fransa-Almanya çekiþmesine dönüþmek üzere. Daha doðrusu Almanya bunun, bir kutuplaþma olmasýný isteyecektir ancak krizden az etkilenen kuzey Avrupa ülkelerini yanýna alamazsa Avrupa’nýn ortasýnda yalnýz ve kriz üreten bir Almanya’yý görebiliriz.
Ýþte o zaman Almanya, müttefiklerini Avrupa dýþýnda bulmaya çalýþacaktýr. Ortadoðu’nun, kendi denetimleri dýþýnda deðiþmesini istemeyen Rusya, Ýran hatta Ýsrail Almanya’nýn yeni iþbirlikçileri olur. Bu yol Türkiye’yi de çok ilgilendiriyor.
Hemen þunu da söyleyeyim; Yunanistan’ýn Almanya’ya- týpký Doðu Almanya gibi- teslim edilmemesi, iþbaþýna gelen koalisyonun Troyka’nýn (IMF, Avrupa Merkez Bankasý ve Avrupa Komisyonu) çizgisinin dýþýna çýkma ihtimali, Merkel’in þu sýralar, ortak tahvile, keskin direniþinin temelini oluþturuyor. Biliyorsunuz, Yunanistan’da medya, Troyka’ya ‘cehennem köpekleri’diyor. Yani ‘Cerberus.’Yunan mitolojisinde Cerberus, cehennemin bekçisi üç baþlý köpektir. Ceberus’un iþi, cehennemden özgür dünyaya kaçýþý önlemektir. Ýþte ‘cehennem köpeklerinin’ iþe yaramayacak olmasý Merkel’i çözümsüzlüðe itiyor. Roubini, yine 2013’te Avrupa’nýn çökeceðini söylüyordu geçen gün bir yerlerde. Niye 2013 diyor bunu anlamadým, zaten þimdiye kadar bildiðimiz Avrupa çöktü. Önümüzdeki yýl para sisteminin çözüleceðini söylüyorsa bu bir müddet daha devam edebilir. Çünkü Euro sistemini dolardan ayýrmak çok güç. Birlikte gitmeleri lazým.
Ben yalnýz Avrupa’da deðil, Ortadoðu dâhil bütün sistemde birlikte bir çözülüþ olacaðýný ve bunun, ABD Baþkanlýk seçimlerinden sonra, hýzlanacaðýný düþünüyorum. Yani Yunanistan’a bakarken Mýsýr’a, Suriye’ye ve Türkiye’ye de bakmak gerek.
Geçen sene 17 Haziran’da þöyle yazmýþtýk: Önümüzdeki günleri anlamak için þu tespiti yapmamýz lazým: Yunanistan ve Suriye bu halleriyle devam edemeyecekler. Bir zamanlar Osmanlý topraðý olan bu iki ülke, çok yakýnda, kendisine yeni bir yol seçmiþ olacak ama bu yol da Türkiye’nin etkisini ve belirleyeciliðini hissedeceðiz. Bu iki ülkenin ‘eskisi gibi’ olmamasý aslýnda Türkiye’nin de, ‘eskisi gibi’ olmamasý anlamýna geliyor.
Þu sýralar ‘eskisi gibi’olmamak için Türkiye içinde de çok açýk bir mücadele var bu mücadele de artýk herkes kartýný açýktan oynamaya baþladý. Örneðin günlük hayatýmýzý deðiþtirecek Ticaret Kanunu, Borçlar Kanunu gibi düzenlemeler de bile bu çekiþmenin izlerini görmek mümkün. Yeni Ticaret Kanunu’nu, Sermaye Piyasasý Kanunu ile birlikte ele alýrsak ticari hayatýn ve piyasalarýn, rekabet odaklý kurumsallaþtýrýlmasý ve bu çerçevedeki küresel uyumu amaçlanýyordu. Ancak bu köklü düzenlemeye ‘eskisi gibi’devam etmek isteyen sermaye çevreleri karþý çýktýlar ve TTK budandý, umarým SPK düzenlemesinde ayný müdahale olmaz. Yine, muhtemelen bugün sonuçlanacak ‘þike davasý’da yeni Türkiye’yi anlatan, futbol gibi önemli bir endüstriyel alanda ekonomik çeteleþmeyi önleyecek, piyasaya müdahalenin önüne geçecek bir davaydý. Bu davada da, eski olanla yeni olanýn mücadelesinin çok somut olarak gördüðümüzü düþüyorum. Bu davanýn seyri ve mahkemenin kararlýlýðý, cesareti hukuk tarihimize geçecektir.
Ayný geliþmeler Mýsýr’da da olmuyor mu, Mursi’nin seçildikten sonraki mesajlarý, yardýmcýlarýndan birinin kadýn, birinin de Hýristiyan olacak olmasý, seçim öncesi askeri oligarþinin Ýhvan karþýtý propagandalarýný boþa çýkardý. Ama Türkiye bunlarý tam on yýl önce yaþamadý mý?
Arap Baharý ahmaklar için deðil!
Türkiye, bugün, birçok eksiðe raðmen, Avrupa’nýn da, Ortadoðu’daki deðiþimin de önündedir. Bunu bir kere bir veri olarak kabul edelim. Buradan geri adým atmak artýk yalnýz Türkiye’yi baðlamayacaktýr; bu, Avrupa’daki süreci, Ortadoðu’da sýnýrlarýn yeniden belirlenmesini ve halklarýn iradesini geri götürür. Bugün Arap Baharý neymiþ, batýnýn 300 yýlda geldiði yere Araplar 3 ayda mý gelecek, demokrasi bir kültürdür, birikimdir’diyen ahmaklara diyeceðim þudur: Ýþte biten, batýnýn 300 yýlda mazlum halklarýn sýrtýnda ayaða diktiði sistemdir zaten. Batýnýn yalnýz seçkinleri hesap eden, onlara söz hakký veren ‘demokrasisinden’ çok daha fazlasýný istiyoruz. Doðrudan, kesintisiz katýlým, adil paylaþým ve daha fazlasý. Ama bunu engellemek isteyen ‘cehennem köpekleri’yalnýz Yunanistan’da nöbet tutmuyor. Burada da, her yerde...