Çekimlerde babama sarılıp ağladım

Bir çocuk gelinin hikayesini konu alan Yarım  adlı filmdeki oyunculuğuyla Adana Altın Koza ve Malatya Film Festivali’nde herkesi kendine hayran bırakan Ece Tatay, henüz 14 yaşında. Ama hayalleri büyük! Tatay ile filmi ve gelecek planlarını konuştuk.

Türk sineması yepyeni bir yetenek kazandı. 13 yaşındaki bir kızın başlık parasıyla evlendirildikten soonraki yaşamını konu alan Yarım adlı filmde rol alan Ece Tatay, Adana Altın Koza ve Malatya Film Festivali’nde izleyenleri kendine hayran bıraktı. Adana Altın Koza’da Jüri Özel Ödülü’nü kazanan 14 yaşındaki oyuncunun bir mesajı var: “Özellikle anne ve babalara seslenmek isterim lütfen elinizi vicdanınıza koyun çünkü daha bir çocuk...”

- Bize kendinizi tanıtır mısınız?

13 Ekim 2001’de Diyarbakır’da doğdum. Halen Diyarbakır’da yaşıyorum. 9. sınıf öğrencisiyim. Seyahat etmeyi, sinemaya gitmeyi, kitap okumayı ve ailemle zaman geçirmeyi çok severim.

- Oyuncu seçimlerine nasıl katıldınız?

Diyarbakır’da çekilen bir-iki filmde yardımcı oyuncu olarak rol almış ve orada cast ekibiyle tanışmıştım. Beni bir sinema filmi için önerdiklerini söyleyip görüşmeye çağırdılar. Deneme çekimi yapıldı. Yönetmen Çağıl Nurhak Aydoğdu beğenmiş ve benimle tanışmak için Diyarbakır’a geldi. Tanıştık, bu filmde rol almamı istedi. Aslında beni seçeceğini onunla tanıştığımda gözlerinin parıltısından anlamıştım. İyi ki beni sevmiş iyi ki onunla çalışmışım.

Bu işi seviyorum

- İlk kabul edildiğinizi duyduğunuzda neler hissettiniz? Ailenizin tepkisi ne oldu?

O anki duygularımı kelimelerle ifade edebilecek durumda değildim. Çok sevinmiştim. Ne de olsa bölgemizdeki hayat şartlarını, buraların kanayan yarasını anlatan bir film. Ailemin tepkisi olumluydu. Annem ve özellikle babam en büyük destekçimdi, çekimler boyunca hep yanımdaydılar.

- Daha önce oyuncu olmayı düşünüyor muydunuz?

Oyuncu olmayı hep düşünmüşümdür. İlkokul ve ortaokuldayken sınıfımızda küçük tiyatro oyunları hazırlardık, öğretmenlerim hep benim oynamamı isterdi. İdeallerimden biriydi oyuncu olmak

- Yönetmeninizle role hazırlanırken ne gibi çalışmalar yaptınız?

Role hazırlanırken çalışmalar çok zor ve keyifliydi. Yönetmen-oyuncu ilişkisinden çok abla-kardeş gibi çalıştık bu da rolüme adapte olmam için yeterliydi.

- Altın Koza Film Festivali’nde Jüri Özel Ödülü aldınız ama ödül töreni yapılmadı.

Ödülü aldığım için çok mutluyum ama ödül töreni yapılmadığı için üzgünüm

- Diyarbakır’da yaşıyorsunuz. Bu filmden sonra hayatınızda ne değişti?

Filmimiz henüz vizyona girmediği için pek büyük bir değişiklik olmadı ama yakın çevrem akrabalarım yani filmimi bilen herkes güzel yaklaşımlarda bulundu.

- Oyunculuğa devam etmek gibi bir hedefiniz var mı?

Evet, büyük ve güzel hedeflerim var. En başında bu mesleğin okulunu okuyarak hedeflerime ulaşmak istiyorum.

- Kendinize örnek aldığınız veya bu filme hazırlanırken oyunculuğunu izlediğiniz isimler var mı?

Örnek aldığım oyuncuların başında Demet Akbağ var.

- Sinema hayatınızda ne kadar etkili, yani oyuncu olmanın dışında sinema hayatınızın ne kadar kısmını kapsıyor?

Sinemayı çok seviyorum, hayatımın büyük kısmını kapsıyor desem yeridir.

Yaşamayı bırakın düşüncesi bile ürkütüyor

- Oynadığınız karakterle aynı yaştasınız sanıyorum. Karakterin yaşadıklarını düşündüğünüzde neler hissediyorsunuz. Bu sizi ne yönde etkiledi?

Bu duyguları gerçekten yaşamak değil düşüncesi bile ürkütüyor beni hatta filmin bir sahnesinde babamla vedalaşırken çok duygulandım. Yönetmenimiz ‘Kestik’ dedikten sonra gerçek babama sarılıp ağladım. O anları gerçekten yaşadım gibi geldi bana.

- Film, hem Güneydoğu Anadolu’nun yaşamsal zorluklarını hem de toplumlar arasındaki beraberliğin hikayesini işliyor. Rolünüzün bu kısmı için ne söylersiniz?

Filmimiz her ne kadar toplumlararası beraberliğe yer verse de özelde kendi bölgesinden koparılıp ait olmadığı uzak bir yere gönderilen bir çocuğu anlatıyor. Sahneleri canlandırırken bile hissettiklerim çok yoğun ve zordu. Bunu rol olarak değil gerçekliğiyle yaşayan birçok yaşıtım var maalesef. Bu kadar önemli bir konunun yaşıtlarımı temsil eden parçası olmak beni çok sorumlu hissettirdi.

- Bulunduğunuz coğrafyada filmde canlandırdığınız karakter gibi çocuk gelinler veya zorla evlendirilen kızların hikayesiyle karşılaştınız mı? Onlar için ne söylemek istersiniz?

Bu tür gerçek hikayelerle birebir karşılaşmadım ama sonu ne olursa olsun bir insanın hele bir genç kızın kaderi başkalarının iki dudağı arasında olmamalı. Bu kendi ana babası olsa bile.