"Millî Eðitim'de (geçmiþe izafeten) altýn çaðý yaþýyoruz" diyebiliriz. Çok þükür, artýk; az konuþup çok çalýþan bir bakanýmýz var. Eðitimde kangren olmuþ pek çok mesele çözülmüþ veya masaya yatýrýlmýþ durumdadýr.
"Türkiye'de Eðitimin 20 Yýlý (2000-2019)" adlý bir kitap, genel anlamda ve iller bazýnda alýnan mesafeyi net ifade ediyor.
Öncelikle eðitim yaygýnlaþtýrýlýrken, okul ve dersliklerin mukayese kabul etmez oranda artmasý sayesinde sýnýflardaki öðrenci sayýsý çok azaldý. Bu, konforlu eðitimin yaný sýra, öðretmenlerin; öðrencilere daha fazla vakit ayýrabilmesi anlamýna geldiðinden, eðitim kalitesine doðrudan etki eden bir geliþmedir.
Zaten 3,4 milyar TL olan Millî Eðitim bütçesinin 113,8 milyara ulaþmasý, öðrenci baþýna düþen toplam bütçenin ise 6 bin 240 TL'ye yükselmiþ olmasý her þeyi izah etmektedir.
Tabii ki yatýrým ve bütçe tek baþýna kriter deðildir. Ama bu iyileþtirmelerin, PISA ve TIMSS performanslarý nezdinde eðitim kalitesine de yansýdýðý görülmektedir.
Haa, eðitimin millîleþmesi ve yerlileþmesi konusunda ideal noktada mýyýz diye sorarsanýz elbette hayýr.
Hasan Ali Yücel gibi bir ateistin, Köy Enstitüleri denilen ahlaksýzlýk imalathanelerinde seri üretim yaptýðý "öðretmen" maskeli Allahsýzlarýn yeni nesillerimizin damarlarýna zerk ettiði zehrin temizlenmesi, kim bilir kaç nesil devam edecek bir "millî ve yerli eðitim" gerektirir.
Elbette bu konuda da çok önemli adýmlar atýlýyor. En azýndan artýk Milli Eðitim Bakanlýðý'nýn bastýðý kitaplarýnda Abdülhamid Han'a "Uyanýk gençliði boðan, zindanlarda çürüten Yýldýz Baykuþu Kýzýl Sultan"
Sultan Vahideddin Han'a ise "Tahtýný kurtarmak için memleketini satan Sevr simsarý vatan haini" denmiyor. (1933 yýlýnda Devlet Matbaasý'nda basýlan "Osmanlý Ýmparatorluðundan Türkiye Cumhuriyeti'ne adlý MEB kitabý)
MÝLLÎ EÐÝTÝM'Ý NEDEN TAÞLIYORLAR?
Bence tam da bu önemli baþarýlar sebebiyle, Milli Eðitim odaklý çirkin bir operasyon sürdürülmektedir.
Çünkü son yýllara gelinceye kadar, iktidarda kim olursa olsun; Millî Eðitim daima CHP'nin kalesi olarak kalmýþ ve bu sayede de, sadece adý dýþýnda "millî" olamamýþtýr.
Bunun içindir ki, CHP genel baþkanýnýn liderliðinde bir operasyon baþlatýlmýþtýr.
Yüzsüzlüðe bakýn ki, daha birkaç ay önce CHP'ye oy vermeyen öðretmenlere "öðretmen" demediðini söyleyecek kadar öðretmen düþmanlýðý yapan biri, þimdi öðretmenleri savunma numarasý yapýyor.
Önce "uzman öðretmenlik ve baþöðretmenlik" uygulamasý üzerinden operasyon yaptýlar. Hatta "Baþöðretmen bir tanedir" diye yaygara baþlatan ucuz Kemalistler, eskiden okul müdürlerine "baþöðretmen" dendiðini duymuþ olacaklar ki bu saçmalýðý fazla sürdüremediler.
Eðitimde dinamizm saðlamayý hedefleyen ve öve öve bitiremedikleri Batýlý ülkelerin çoðunda uygulanan bu sistemin asýl amacý öðretmenlere kariyer imkâný saðlamaktýr.
Bu nasýl bir kafa ki, 40 yaþýnda ehliyet imtihanýna girerken veya profesörlük için yýrtýnýrken "Bu yaþta sýnav mý olur" demeyen bu "gerici" güruh, aslýnda "sýnav" bile olmayan bir uygulama için öðretmenlere "Hâlâ sýnav mý olur? Girmeyin!" çaðrýsý yapýyor.
Daha aday bile olamayan bir ipotekli siyasetçi, "Ben gelince..." diyor. Tam Nasreddin Hoca'nýn borç ödeme hikâyesi... Gerçekten, özlük haklarýnda iyileþtirmeler getirecek bu uygulamaya girmeyen öðretmenin maðduriyetini kim giderecek?
Dün 20 bin öðretmenin daha atamasý yapýldý. Bu tören sýrasýnda Cumhurbaþkaný Erdoðan, bu çirkin operasyonu kastederek, öðretmenleri; "Fitne teþebbüslerine prim vermeyin." diye uyardý. Bu uyarýdan hemen sonra, "Sýnava girmeyin, sokaða çýkýn" þeklindeki isyan çaðrýsýný tekrarlayan Kýlýçdaroðlu öte yandan da, "AK Parti'ye oy veren öðretmen; öðretmen deðildir" derken, PKK uþaklarýný "öðretmen" diye savunuyor. Bu, en ulvî meslek olan öðretmenliðe en büyük hakarettir?
Özel okullardaki öðretmenleri de tahrik ediyorlar. Efendim, devlet okullarýndaki öðretmenlerin maaþý daha yüksek hale gelmiþ, devletin; özel okul yöneticilerine baský yapmasý gerekirmiþ!
Sevsinler sizin gibi liberalleri...
Deðerli öðretmen kardeþlerim... Hizmet siyaseti üreterek "alternatif" olamayan bu muhterisler, kolay yolla iktidar olmak için bütün "ulusal" deðerlerimizi yerle bir etti. Þimdi de sizi sömürüyorlar. Gerçekten Kemal Bey'in seçilerek mevcut kazanýmlarýnýza yenilerini ekleyeceðinden emin olanlara Allah selamet versin! Ama acizane tavsiyemiz, bu kardeþlerimiz; "Dimyat'a pirince giderken evdeki bulgurdan olmak" deyimini de unutmasýn...