Çeliþkiler ve savrulma

Misyoner hareketler söylemleri ve görünüþleri ne kadar farklýlýk arz etse de, esasta ve usulde oldukça benzer yapýlardýr. Menþelerinin, etnik kökenlerinin, ülkelerinin, dini okuma biçimlerinin hatta dinlerinin farklý olmasý bile benzerliklerini ortadan kaldýrmaya yetmemektedir. Esasta ‘kurtulmuþluk illüzyonuna’, usulde ise ‘tedbire’ gark olmuþlardýr.

Bu eksenin var ettiði yapýlarýn, insanýn tabiatýnda karþýlýðý olduðu da muhakkaktýr. Dolayýsýyla taraftar bulurlar, büyürler ve yayýlýrlar. Mesajlarýnýn içeriði ne olursa olsun, esasýn ve usulün inþa ettiði eksenin beraberinde sunduðu baþarý paketinin müþteri bulmamasý düþünülemez. En makul, en ideal, en baþarýlý, en rasyonel, en rahat, en formsuz, en huzurlu ve en güvenli alana davet etmenin cazibesi oldukça yüksektir. Bütün bunlarýn üstüne önerdikleri ekosistemi de dâhil edince, bireysel anlamda ve asgari deðiþim karþýlýðýnda “hayatýn azami düzeyde deðiþim vaadi” reddedilmesi kolay bir davet deðildir.

Bahis mevzu bu dünya kendine özgü ekosistemi koruduðu sürece, ‘herkesin kazandýðý’ kurgu dünyasýný sürekli büyüterek varlýðýný sürdürebilir. Böylesi bir yapýnýn ana özelliði kendi ekosisteminde düzenini sürdürmesidir. ‘Devrim ihracý’ kararý almaya baþladýðýnda, yani kendi ekosistemi dýþýndaki düzeni de tanzim etmeye kalktýðý anda krize gark olmuþ demektir. Ýþte tam da bu noktada çeliþkiler ve savrulmalar baþlar. Kendi güvenli alanýndan dýþarýya çýkmak ve savunma pozisyonundan taarruz düzenine geçmek zorunda kalýr. Ýlk çeliþki, muharip bir güçken de müdafi pozisyonundaki ekosistemin aynen devam etmesinin beklenmesidir. Bu ise, ‘kurtulmuþluk illüzyonunun’ kendi kehanetine inanmasýndan baþka bir þey deðildir.

Esasta baþlayan kriz hýzla usule sirayet eder ve yýllar süren abartý herkesi þaþýrtacak bir ivme ile pul pul dökülmeye baþlar. Yýllarca yaþanan zulümlere muhatap olanlarý kabaca kendi ahmaklýklarý olarak kodlayan, zalimle kendi ajandasý doðrultusunda doðrudan veya dolaylý iþbirliðinden kaçýnmayan bu akýl ve oldukça sofistike olduðunu düþündüðü, kimsenin fark etmediðini zannettiði yapýsýnýn açýktan yüzleþme yaþadýðý her alanda dökülmeye baþladýðý görülür. Bu noktada savrulmanýn hýzý, yýllarca kanser ideolojisinden farksýz olan büyüme hýzýný aratmaz. Bir anda, vaktiyle sisteme itiraz eden herkesi ‘provokatör’ olarak isimlendirmiþ yapý, kendisini sokaklarda bulur. Neredeyse cehennemi gündemden düþürecek kadar itikadî anlamda iddialý ve sorunlu bir ‘diyalog diskuru’ inþa edenler, kendilerini sokaklarda ‘yaþasýn cehennem’ sloganlarý atarken bulur. En büyük cürümler iþlenirken bile etliye-sütlüye karýþmama üzerine kurulmuþ apolitik dil, istihbarat tetikçiliðinin merkezinde yer aldýðý bir yapý ortaya çýkarýr. Hareketin kaynak eserinin sahibini bile Türk olmadýðý için bir dönem içine sindiremeyecek kadar ýrkçý refleksleri olan ve lümpen milliyetçiliði kesintisiz bir þekilde kutsayan yapý, kendisini baþka baþkentlerle yönetemeyeceði gayri milli iliþkilerin içerisinde bulur.

Bunca savrulmanýn ve çeliþkinin özünde, bir baþka çeliþki bulunmaktadýr. Baþarýlý olma takýntýsýnýn hazin bir neticesidir bu. Hayatýn tercih ettiðiniz yolunda, önünüze çýkacak badirelerle açýkça yüzleþip Tanrýcýlýða savrulmadan, “sefere ram olup tevfiki sahibine býrakma tevazuu” göstermemenin sonucudur. 

Gelinen noktada, bu türden yapýlarýn nasýl ve neye dönüþeceði oldukça zor bir soruya tekabül ediyor. Öncelikle, ilk refleksleri ‘haklýyýz dünyasýnda’ geçmiþte uzak durduklarý bir dile samimiyet krizi içerisinde sarýlmalarýný ortaya çýkaracak. Bu ciddi bir inandýrýcýlýk krizi doðuracak. Krizler ve zulümler karþýsýnda siyasal ve toplumsal seyahatini ‘iyi Müslüman’ kontejanýný doldurmak üzere gerçekleþtirmiþ bir yapýnýn, ‘kötü Müslümanlarýn’ diskuruna, liberallerin þikâyet diline, ulusalcýlarýn ihanet söylemine, solun lümpen muhalefet dünyasýna, küresel istihbari kamu diplomasi manipülasyonlarýna ram olmalarý kaçýnýlmaz olacak. 

Peki, buradan çýkýþ var mý? Kendilerince bulmuþlar: Küresel meþruiyet. Bu ise tam teþekküllü bir tuzaktan ve yabancýlaþmadan baþka bir þey olmamakla birlikte, kendi kendine sürgünün ve baþka baþkentlerde yaþamanýn sebep olduðu beklenen bir netice.