Cemaat ‘ana muhalefet’ olmuş, partiler ‘paralel!’

30 Mart seçimi zaten bir ‘yerel seçim’ olmayacaktı. Ağustos’taki cumhurbaşkanlığı seçimi ve ondan 9 ay sonra gelecek genel seçimlerin ‘öncüsü’ olacağı için zaten bir ‘genel seçim, referandum’ havasında geçmesi bekleniyordu. Ancak 17 Aralık operasyonu ile tamamen bu havaya büründü.

17 Aralık süreci ‘görünmeyen muhalefet’i de ortaya çıkardı. Aslında ‘görünmeyen ana muhalefet’ demek gerekiyor. Çünkü MHP bir ölçüde, CHP ise tamamen -cemaat kumpası olarak görülen- ‘17 Aralık operasyonu’ ile ortaya dökülen ‘malzemeler’le seçim propagandası yapıyor.

‘Cemaat paralel devlet olmakla kalmamış, paralel muhalefet de olmuş’ diyenlere katılmıyorum; “paralel olan cemaat değil, muhalefetin kendisi!”

Adayların ‘yerel vaatleri’ne baktığımızda, AK Parti’nin İstanbul ve Kayseri gibi ‘örnek’lerini diğer illere taşıma vaadinin önüne geçebilen bir ‘yeni’ vaat gözlenmiyor. Anlaşılan ‘yerel hizmet vaatleri’ni değil, ‘17 Aralık süreci’ni meydanlara taşıması da bu yüzden.

Doğal olarak AK Parti de ana muhalefet olarak ağırlıkla cemaati muhatap alıyor!

‘Paralel ittifak’ın şifreleri

Muhalefetin sadece ‘siyasi’ söylemini değil, tabandaki ‘siyasi işbirliği’ni de kendisi belirlemiyor. “CHP’de birleşelim” sloganının altı da başkaları tarafından ‘ev ev dolaşılarak, propaganda gazeteleri, bültenleri basılıp dağıtılarak’ dolduruluyor.

Bakın nasıl;

- Hangi şehirde hangi sosyal, mezhepsel, ideolojik kitle fazlaysa ona yönelik ‘senaryo’ yazılıyor. Caferilerin, Alevilerin yoğun olduğu şehirlerde “Erdoğan Şia karşıtı, Alevi karşıtı” propagandası yapılıyor; Sünni yoğunluklu şehirlerde ise “Erdoğan İrancı, bazı bakanları Şii, muta nikahlı. İran Cumhurbaşkanı Ruhani, Erdoğan’a büyü yaptı” saçmalıkları yayılıyor.

-Özellikle Güneydoğu’da “Erdoğan Kürtleri kandırıyor, terörü bitirme projesi yalan” denilirken; İç Anadolu, Karadeniz, Akdeniz ve Batı bölgelerinde tam aksine, “Erdoğan Öcalan’la görüştü, özerklik sözü verdi. Doğu ve güneydoğu’da zayıf adaylar göstererek bölgeyi BDP’ye bırakıyor. Özerklik için altyapı hazırlanıyor” propagandası yapılıyor.

- Bütün bölgelerde, AK Parti oylarını bölebilecek partiye veya doğrudan ikinci partiye oy verme propagandası yapılıyor. Bunun için önce AK Parti seçmeninin sıcak bakabileceği BBP, SP ve MHP adayları öne sürülüyor; ardından ‘ama oyunuz boşa gitmesin istiyorsanız ikinci partinin adayını kazandırın’ deniliyor. Bu yöntemde, Batı’da ‘özerklik ilan edecekler’ diye ‘şeytanlaştırılan’ BDP de Güneydoğu’da ‘oy verilebilecek partiler’ arasında sayılıyor! Böylece AK Parti’ye belediye başkanlığını kaybettirecek veya kazanmasını önleyecek ‘ittifak’lar oluşturulmaya çalışılıyor. Çoğu zaman birçok ilde ikinci parti olan CHP’nin adı verilerek yönlendirme yapılıyor.

-30 Mart seçimlerinin bütün partiler ve siyasi gözlemciler tarafından Cumhurbaşkanlığı seçimine yönelik bir ‘öncü referandum’ olarak görülmesine rağmen, “Bu genel seçim değil; başbakanı değil, yol, su, doğalgaz getirecek kişiyi seçeceğiz. AK Parti’ye sadece bir ders vermek lazım” ifadeleriyle 30 Mart’ın hafife alınması sağlanmaya çalışılıyor.

-Bir başka propaganda da, artık manşetlere kadar taşınan “AK Parti sandığa müdahale edecek” propagandası. En ‘muhalif’ anketler bile AK Parti’yi yüzde 40’ın altında göstermezken, AK Parti’nin yüzde 30’lara indiği öne sürülerek, vatandaşlar sandığa müdahale edeceğine ikna edilmeye çalışılıyor.

Bu son propaganda aslında ‘tersinden’ ciddi bir tehlike barındırıyor. Aylar önce bir yazımda değinmiştim; sandığa müdahalenin ‘iddiası’ vukuundan beterdir. Örneğin 100 ayrı noktadan ‘müdahale’ haberi yayınlanması ile YSK’nın bunu yalanlaması ve haberin düzeltilmesi arasında geçecek zamanda sosyal medyada ve belki sokaklarda yaşanabilecekleri; bunun yaratacağı ‘algı’yı düşünün!

Olmaz mı diyorsunuz;

Bir haber ajansının geçtiği; ancak kaynağının ‘iki kez yalanladığı’, ajansın da ‘düzelttiği’ bir haberi ertesi gün manşet yapan, sonraki günlerde de bu haber yalanlanmamış gibi bunun üzerinden yeni haberler yapan bir medya grubu var!

Ve vatandaşa söyleyecek sözü olmadığı için ‘17 Aralık yalanları’na sarıldığı gibi, sandığa gömüldüğü için her türlü yalana sarılmaya hazır bir muhalefet!

“BDP 30 Mart’tan sonra özerklik ilan edecek” haberlerine bir daha bakın...