Önceki yazýlarýmda cumhuriyet döneminde yer altýna çekilen ve denetimden uzak kalan cemaat ve tarikatlarýn denetim altýna alýnmasýna ve þeffaflaþmasýnýn gereðine temas etmiþtim.
Hizmetadýyla baþlayan 17/25 Aralýk ve 15 Temmuz sürecinde bir ihanet þebekesi olduðu açýða çýkan ve en son terör örgütü (FETÖ) olarak kayýtlara geçen Gülen Cemaati diðer cemaatlere de þüpheyle bakýlmasýna sebep olmuþtur.
FETÖsadece kendini deðil bütün Ýslami cemaatleri töhmet altýnda býrakmýþ, bu haliyle ümmete zarar vermiþtir.
***
Yürürlükteki hukuki sistem gereði þeffaf olamayan ama toplumda karþýlýðý bulunan çok sayýda cemaatin ayný akýbete duçar olmamasý için bazý gerçekleri bir kez daha belirtmenin ve toplumu uyarmanýn faydalý olduðunu düþünüyorum.
Denetlenme ve þeffaflaþmadüþüncemi koruyarak mevcut durumda Müslüman-Cemaat iliþkisine kýsaca temas etmek isterim.
Özetle, devlet eðer bir denetleme sistemi getirmiyorsa, cemaatlerin kimi Ýslami ilkelere riayet ederek kendilerini FETÖ akýbetinden ve ümmete zarar verme durumundan kurtarmalarý mümkündür.
***
Bu hususta ilk ilke kardeþliktir.
Kuranayetleriyle ve Efendimizin hadisleriyle müminlerin kardeþ olduðu ilkesi sözde kalmamalý gönüllere yerleþebilmelidir.
Allah’ýn birliðine ve Efendimizin peygamberliðineinanmýþ müminler, dil, renk, ýrk gibi yaratýlýþtan kaynaklanan ve ülke ve cemaat gibi toplumsal faktörlerden kaynaklanan farklýlara raðmen kardeþtirler.
Bunun için Efendimiz Habeþli Bilal, Ýranlý Selman ve Romalý Suhayb’i kardeþ ilan etmiþtir.
Bizler de dili, ýrký ülkesi ve özel cemaati ne olursa olun bütün müminlerle kardeþiz.
Bu kardeþliðin diðer adý ümmet olmaktýr.
Bu ilkeden hareketle her müminin asli (birincil) cemaatinin ümmet olduðunu görmesi ve ona göre hareket etmesi gerekir.
***
Bu kuþatýcý birincil cemaat içinde her mümin ayrýca kendi tabiatýna uygun kimi cemaatlere, tarikatlara veya toplumsal oluþumlara tabi olabilir.
Bu gayet doðaldýr, yasalarla ve yasaklarla önüne geçilemez bir vâkýadýr.
Ümmet içindeki bu deðiþik cemaatler, tarikatlar ve toplumsal oluþumlar ise her müminintâli (ikincil) cemaatidir.
Asli cemaatten kopmamakve kardeþlik ilkesine baðlý kalmak þartýyla tâli cemaatlere mensubiyetin faydasý vardýr zararý yoktur.
Ama mümin öncelikle asli cemaatin bir mensubu olduðunu unutmayacak ve kendi tâli cemaatini kesinlikle asli cemaatin üzerinde görmeyecek.
***
Bugün yaþadýðýmýz en büyük sorun bu tâli cemaatlerin asli cemaatin önüne geçmiþ olmasýdýr.
O yüzden ne ülke çapýnda ne bölgesel ne de küresel olarak sorunlarýmýzý çözemiyoruz. Çünkü hepimiz kendi küçük cemaatimizi emniyete alýnca ümmetin sorunlarý bizi etkilemiyor!
FETÖ örneðinde olduðu gibi ümmetin hiçbir sorununu dert edinmeyen hatta ümmete muhalefet eden cemaat anlayýþý kesinlikle Ýslâmi deðildir.
Müminlerin tek beden gibi olduklarý, bir uzuvlarý aðrýdýðýnda bütün uzuvlarýn titremesi gerektiði Nebevi ilkesine aykýrýdýr.
Filistin’de ya da Suriye’de yahut Arakan’da, nerede olursa olsun müminlerin sýkýntýlarý her mümini titretmelidir.
Titremiyorsa o cemaat, cemaat deðildir o lider de lider deðildir.
***
Bir cemaat ümmet ile birlikte olamýyorsa orada bir eksiklik var demektir ve o cemaat ülkesine de ümmete de zarar verebilir.
Mesela hemen yaný baþýnda büyük merkezi bir cami varken bitiþiðindeki binada gizli olarak Cuma namazý kýlan cemaat ümmet bilincine sahip deðildir, tehlikelidir!
Biz ehli sünnet, cemaatin rahmet ayrýlýðýn azap olduðunu biliriz.
Akaid kitaplarýmýzdaki “takva sahibi osun olmasýn herkesin arkasýnda namaz kýlarýz” ilkesiyle asli cemaat bilincini inanç haline getirmiþizdir!
Devam edeceðiz.