Ben eminim ki, “paralel yapýlanma” gibi bir durum olmasa idi, Tayyip Erdoðan’ýn gündemine þu an yaþanan nitelikte bir mücadele girmezdi.
Tayyip Erdoðan’ýn, yakýn zamanlara kadar -ki Gezi olaylarýndan sonra gerçekleþen Olimpiyat stadýndaki son Türkçe Olimpiyatý’nda bile- Camia’ya yönelik bir hüsnü zan içinde bulunduðu söylenebilir.
Ben de Tayyip Bey’in Olimpiyat stadý konuþmasýný Hükümet ile Camia arasýnda olumlu bir geliþme olarak deðerlendirdim. Orada Tayyip Bey’in konuþmasýný dinledim “Oh be!” dedim, stattaki alkýþ tufanýný gördüm, “Oh be!” dedim.
Þunu da ifade edeyim, Bugün’de son yazým çýkýncaya kadar, iþlerin bugünkü vahim duruma geleceðini öngörmüþ deðildim.
Þimdi bakýyorum, müthiþ bir savaþ dili geliþmiþ durumda.
“Bu savaþ nasýl baþladý, kim baþlattý?” unutuldu. Þimdi herkes birbirinin tavrýný, karþýt savaþ dili için gerekçe olarak kullanýyor ve amansýz bir mücadele sürdürüyor.
Tayyip Bey’in dilini sorunlu bulabiliriz. “Aðýr ifadeler” Camia’nýn tepelerini olduðu kadar, tabanýný da belli bir savunma ve tepki iklimine sokuyor, bu görülüyor. Tepelerin, özellikle tabaný tutmak için bu aðýr ifadeleri malzeme haline dönüþtürdüðü de bir vakýa.
Ama öte yanda, evet bir “Paralel yapýlanma” gerçeði kendini faþ ediyor.
Belli ki bu kasetler masetler, CHP’nin iþi deðil. CHP’ye servis ediliyor. CHP ile ortak çalýþýldýðý açýk ama CHP’ye hazýr üretim geliyor.
Ortada bu iþe sahiplenen bir Camia medyasý bulunmasa, belki Ak Parti Hükümeti ile savaþan iç - dýþ baþka güç odaklarý aranacaktýr. Ama Camianýn medyasý, her kaset iþine cansiperane sahip çýkýyor.
Ýlginç bir þey daha, bu kasetlerin arkasýnda, mesela Ergenekon vs de bulunamaz. Ortada neredeyse Ergenekon’u bile devre dýþý býrakmayý baþaran bir yapýnýn bulunduðu anlaþýlýyor.
Bu kasetlerin ister amatörce ister profesyonelce olsun, bir örgütü yansýttýðý çok net bir gerçek.
Bu örgütün, dün Ergenekon’u saf dýþý býrakýrken birlikte hareket ettiði Hükümet’i tasfiye etme cesaretini bile kendisinde gören bir yapý olduðu da anlaþýlýyor.
Þimdi düþünelim: Bu iþe soyunan bir yapý, dünyanýn hangi ülkesinde hangi iktidar tarafýndan madalya ile ödüllendirilir?
Bu yapý ile, bir savaþý birlikte sürdürürsünüz, ama sonunda hesaplaþýrsýnýz. Ya o sizi de yer, ya siz onu yersiniz? Þu anda Ak Parti’nin geldiði nokta budur. O yapý, bir yerde Ak Parti’yi de iktidarda iken yutacaðý izlenimi vermiþ ve savaþ iklimi oluþmuþtur.
Böyle bir yapý, ancak kendi mutlak iktidarý ile tatmin olur. Görüneni okumaya çalýþtýðýnýzda bu yapýnýn, herhangi bir Cemaat olmadýðý sonucuna varýrsýnýz. “Ýktidar tecezzi etmez” sözü, genelde siyasi iktidarlar için kullanýlýr. Þu an Türkiye’deki Cemaat olgusuna baktýðýnýzda sanki onun “Ýktidar tecezzi kabul etmez” dediðini duyar gibi oluyorsunuz.
Peki bunun realize edilmesinin mümkün olduðu düþünülebilir mi?
Bence mümkün deðil.
Çünkü, eðer þu veya bu güç odaðýnýn yönetime el koyup size iktidarý altýn tepsi içinde sunacaðý gibi bir beklentiniz - projeniz yoksa, bunun için önce siyasi bir yapý kurmanýz lazým, ondan sonra iktidar yürüyüþünüz baþlayabilir.
Bu ihtimal tartýþýlýyor. Ben, eðer Camia ile ilgili olarak yaþadýðým son yanýlgý türünden bir yanýlgý içinde deðilsem, yakýn ufukta bir partileþme ihtimali görmüyorum.
Ayrýca partileþme olsa bile, þu andan sonra bu partinin ciddi bir toplumsal desteðe sahip olabileceðini de düþünmüyorum. Eðer Camia, CHP’den, MHP’den, BDP’den yoðun oy almayý beklemiyorsa... Peki Cemaat Ak Parti tabanýndan oy alacak olamaz mý?
Ýþte tam da burada çok önemli bir hususa dikkat çekmek istiyorum:
Þu anda neredeyse “Gülen Cemaati” dýþýnda tüm cemaatler, yaþanan mücadelede Camia’nýn deðil, Tayyip Erdoðan’ýn yanýnda yer alýyor.
Hatta þunu söyleyebilirim:
- Ýnsanlar bu süreç iktidarý yýpratma sonucunu verirse, Türkiye’nin demokratik zemin adýna on yýllarca geriye gideceðini düþünüyor, endiþeleniyorlar.
CHP’li her formülün, “Tek Parti” damarýný yeniden Türkiye gündemine taþýyabileceði endiþesi yaþanýyor. Hatta o ortamýn, onun inþasýnda rolü olan Camia için de, bir tür kendi kendini imha demek olduðu kanaatini seslendiriyorlar.
Þu anda Camia’nýn bu toplum kesimleriyle iletiþimi önemli ölçüde yaralandýðý için, oralardaki duygu durumu okunamýyor olabilir. Ama gerçek bu.
Ben Camia adýna en saðlýklý tavrýn, þöyle bir an durup “Neredeyiz biz, nereye gidiyoruz?” sorusunu sormak olduðunu düþünüyorum.Hala dostça.