Cemaat son zamanlarda öteden beri kendisiyle yýldýzý barýþmayan dindar-muhafazakâr gruplarý ve özellikle AK Partilileri “Ýrancý” diye suçluyor. Bu “Ýrancý”larýn Türkiye’yi “Pers” egemenliði altýna sokmak için çalýþtýklarýný, bu ajanlýk faaliyetini de esas olarak “kadýn tuzaðýna” düþürüldükleri için yapmak zorunda kaldýklarýný iddia ediyor cemaatçiler.
Ýslamcýlarýn kadýn tuzaðýna düþürülmeleri içinse Türkiye’deki hastanelerde hemþire olarak çalýþmak üzere Ýran’dan gelen çok sayýda “diþi Pers ajaný”nýn görevlendirildiðini, bunlarla mut’a nikâhý yapan“Ýslamcý”larýn yakalarýný Ýran istihbaratýna kaptýrdýklarýný öne sürüyorlar. Ayrýca çeþitli amaçlarla Ýran’a gidip gelen devlet görevlilerinin de orada mut’a nikâhýyla evlendikleri kadýnlar aracýlýðýyla tuzaða düþürülüp kontrol altýna alýndýklarý yolunda hikâyeler anlatýlýyor cemaat çevrelerinde. Öteden beri hoþlanmadýklarý bazý kiþilerin adlarýný da bu hikâyelerin kahramanlarý arasýnda sayarak...
Aslýnda bunlara hikâye yerine masal demek daha doðru olur. Çünkü bunlara inanmak için çocuk kadar saf olmak lazým. Ama zaten Hz. Peygamber’in bunlarýn toplantýlarýna geldiðine bile inanacak kadar saf ve temiz insanlara anlatýlýyor bu hikâyeler. Esas itibarýyla Ýrancýlýk suçlamalarý ve mut’a nikâhý sabuklamalarýnýn hedef kitlesi, sanýldýðýnýn aksine, Cemaat karþýtlarý deðil, Cemaatin inananlarý. Çünkü dinî bir hizmet yapýlýyor diye buraya katýlan veya bu yüzden bunlara destek veren insanlara Cemaatin izah etmesi gereken bazý hususlar var.
Mesela neden bu cemaat Türkiye’de din karþýtý çevrelerle iyi geçinmeye çalýþýrken diðer dindar gruplara karþý bu kadar öfke ve düþmanlýk dolu?
Mesela neden Ýsrail’e hiç toz kondurulmuyor da Filistin’deki zulme karþý tepki gösterenler hedef tahtasýna konuluyor?
Mesela neden bu iþler Pennsylvania’dan idare ediliyor?
Mesela neden Türkiye’deki ortalama dindar-muhafazakâr hissiyatýn temsilcisi olan ve bu arada cemaat tabanýnda da benimsenen bir ideolojik çizgiyi izlediði görülen AK Parti hükümeti devrilmek isteniyor?
Bu sorularý içeriden soranlara veya sorabilecek olanlara cevap Ýrancýlýk. Yani “onlar sizin, bizim gibi doðru çizgideki Müslümanlar deðil” denilerek Ýslami gruplara ve dindar siyasetçilere yönelik yürütülen mücadeleye “dinî meþruiyet” kazandýrýlmýþ oluyor.
Ýrancýlýk ve mut’a nikâhý konularýnýn bir savaþ enstrümaný olarak tercih edilmesi elbette Ýslam’ýn Þii yorumunu sapkýnlýk olarak gören belirli bir Sünni taassup damarýnýn harekete geçirilmek istenmesinden dolayý. Ne var ki Türk toplumunda mezhep taassubu diðer Ýslam ülkelerine nazaran çok güçlü olmadýðý için Þia’nýn “doðru yol” olmayýþý öncelikle “cinsel alandaki serbestlik” iddiasýna dayandýrýlýyor. Bizde din ve ahlakýn temel kodlarýnýn cinsellik çerçevesinde oluþmasý dolayýsýyla kurnazca bir taktik bu... Tarihte bazý politik sebeplerle itibarsýzlaþtýrýlmak istenen Kýzýlbaþ-Alevi zümrelerine yöneltilen asýlsýz ve ahlak dýþý suçlamalar gibi...
Netice itibarýyla “mut’a nikâhý” suçlamasý da ahlaksýzca olsa bile akýlsýzca deðil. Çünkü iþe yarama ihtimali var. Suçlanan tarafýn üzerindeki “islamî kimliðin” etkisiz hale getirilebilmesi için bunlarýn“Ýslam’ýn doðru yorumundan sapmýþ olduklarý” iddiasýnýn dile getirilmesi gerekiyor. Böylece bunlara karþý yürütülen mücadele meþrulaþtýrýlýyor. Üstelik bunu Türkiye’nin sosyokültürel evreninde hem dinin hem ahlakýn temel normu olarak kabul gören bir alanda, “cinsel ahlak” alanýnda üretilen bir suçlama üzerinden yapýyorlar ki bu da gayet akýllýca...
Cemaatin izlediði bu taktiðin avantajý basitliðinde... Ama dezavantajý da yine basitliðinde... Sözgelimi mut’a nikâhý konusunun bu kadar gündemde tutulmasýna raðmen Türk toplumunda böyle bir uygulamanýn tek bir örneðine bile rastlanmýyor oluþu hedef kitlede arzu edilenin aksi yönde bir algý üretebilir.
Bir taraftan Cemaate yöneltilen suçlamalarýn her birinin gerçekliði delilleriyle ve örnekleriyle birer birer ortaya çýkarken Cemaatin kendi karþýtlarýný sadece cinsellik soslu asýlsýz söylentiler üzerinden haksýz ve suçlu kabul ettirebilmesi kendi tabanýnda bile çok zor.