Osmanlý Devleti’nde padiþahýn gücü azaldýkça oluþan boþluðu meþru yollarla doldurabilmek kolay olmamýþtýr. Milletin iradesini, devlet politikalarýna yansýtacak kanallar 19. yüzyýl baþlarýnda henüz mevcut deðildir. Deðiþimi yakalamak için bizzat Saray eliyle yetiþtirilen yeni bürokrasi ise gidiþattan memnun deðildir. Avrupai fikirleriyle milletten güç alamayan yeni bürokrasi, Saray’a karþý iki yol denemiþtir: Bunlardan ilki Padiþah ailesine girerek devleti deðiþtirmek, ikincisi ise büyük devletlere sýrtýný dayayarak Saray’da güçlü olmaktýr.
Osmanlý, açýk bir toplum olmadýðý için devlet politikalarýndan memnun olmayan aydýnlar ve bürokratlar gizlice örgütlenmeye mahkûmdular. Bunun en bilindik örneði Ýttihat ve Terakki Cemiyeti’dir (ÝTC). Kendilerini siyasi bir parti gibi görseler de, Ýttihatçýlar tipik bir kapalý-siyasi cemaatleþmeydi. Ne Padiþah’dan ne de milletten güç alabilen ÝTC, devlet içinde devlet gibi hareket etti.
***
Cumhuriyet’in ilk siyasi cemaati ise Kemalistlerdir denebilir. Kendilerini devletin esas sahibi saysalar da, Kemalistler halk için ama halka raðmen siyaset yapmak zorundaydýlar. Ýktidara serbest seçimlerle gelmediler, herkes için geçerli bir hukuk düzeni kuramadýlar. Herkes, görünen devletin içinde bir de görünmeyen kurallarýn olduðunu çok iyi biliyordu. Bir suç, sýradan bir vatandaþý hapse attýrýrken, parti üst düzey yöneticileri ayný suçu iþlediðinde sonuç vermiyordu.
Kemalistler idarede diðer görüþlere yaþam hakký tanýmadýðý için devlet içinde ve dýþýnda herkes fikirlerini gizlemek zorundaydý. Bu da gizli siyasi cemaatleþmeyi arttýrdý. Menderes’li yýllarda bile bürokratlar ve aydýnlar fikirlerini özgürce savunamadýlar, devlet-içinde-gizli-cemaatler þeklinde varolmaya çalýþtýlar.
Askeri darbeler ve ideolojik kutuplaþmalar nedeniyle, toplumda ve devlette hemen herkes kripto olmaya zorlandý. Görünenin altýnda bambaþka bir Türkiye daha vardý. Örneðin, Ordu’da basit ibadetler bile gizlice yapýlmak zorundaydý. Tuvaletlerde abdest alan, hatta gözleriyle o mekânlarda namaz kýlmak zorunda býrakýlan pek çok subay, kendilerini her ortamda gizlemek zorundaydý. Bazý kurumlarda Aleviler, bazý kurumlarda Ülkücüler, bazýlarýnda Kürtçüler, bazýsýnda dindarlar, solcular vs. daha iyi örgütlendiler, ancak hiçbiri göðsünü gere gere fikirlerini savunamadýlar.
Gizli güç mücadelesi en sonunda kurumlarýn paylaþýlmasýna dönüþtü. Bahsettiðimiz gruplar hükümet olduklarýnda bile gerçek görüþlerini gönül rahatlýðýyla ortaya koyamadýlar, birçok yönlerini gizli tutmak zorunda kaldýlar.
***
Bugün tüm gözler tek bir cemaate dönse de, devlet aslýnda pek çok siyasi-toplumsal cemaatten oluþmaktadýr. Bunun en önemli nedeni meþru ve güvenli siyasi kanallarýn açýk olmayýþýdýr. Ýkinci önemli neden ise siyasi gruplar arasýndaki aþýrý bölünmedir. Bu bölünme gündelik hayatta sanýldýðý kadar derin olmamakla birlikte elitler bölünmeyi olduðundan daha derin göstermekte ve temsilcisi olduklarý kitleleri çarpýþmaya zorlamaktadýrlar...
Devlet içinde bürokrat dayanýþmasý ve gruplaþma her demokraside kaçýnýlmazdýr, ancak bizdeki gibi bir gruplaþma sýra dýþýdýr. Bu tablonun çaresi ise geçmiþte olduðu gibi kripto-cemaatçi avýna çýkmaktan ziyade, açýk toplumun gereklerini yerine getirmektir, yani sonuca deðil nedene odaklanmaktýr.
Yapýlmasý gereken ikinci iþ ise toplumu yeniden birleþtirmek, ortak çýkar alanlarýný ve ortak mutabakat alanlarýný geniþletmektir. Aksi takdirde devleti birleþtireyim derken parçalanan toplum üzerinden parçalý devlet hali daha da derinleþir...