Hemen herkesin ittifak ettiði üzere, Türkiye tuhaf bir ülke. Gerçekten de öyle. Hemen her gün yeni bir tuhaflýkla karþýlaþmanýz mümkün.
Bir gün uyanýrsýnýz, bakarsýnýz ki, kendini sol diye tanýmlayan bir eðitim sendikasý, çoðunluðu iþçi sýnýfýnýn çocuklarýnýn gittiði meslek liselerine üniversiteye giriþte uygulanan katsayýnýn savunuculuðunu yapar. Kendi kendinize sorarsýnýz: Bu, statüko savunuculuðu deðil mi, sol bu iþin neresinde?
Baþka bir gün uyanýrsýnýz bakarsýnýz, bazý sendikalar, eðitim çalýþanlarýnýn kýlýk kýyafet ve baþörtüsü serbestliðine karþý çýkýyorlar! Sorarsýnýz: Sendikalarýn varlýk nedeni, çalýþanlarýn haklarýný ve özgürlüklerini savunmak deðil miydi?
Bunlarýn hepsi tuhaf. Bir o kadar da kanýksadýðýmýz þeyler. Ancak son olarak, cemaat yani Gülen hareketine yakýnlýðý aþikâr bir sendikanýn yeniden kurulmasý ve geçen hafta yönetiminin belirlenmesi, bunlardan farklý. Hatýrlatacak olursak, Aktif Eðitimciler Sendikasý yani Aktif-Eðitim-Sen, 2012’de kurulup, kuruluþundan dokuz ay sonra kendi kendini feshetmiþti. Aktif-Eðitim-Sen, bu süre zarfýnda 35 bin üyeye ulaþmýþtý.
Türkiye’de konuyla ilgili hemen herkesin Gülen cemaatiyle iliþkili olarak gördüðü, göreceði ve üye olup olmamayý bu çerçevede deðerlendireceði bir sendikadan beklenen fayda nedir? Tanýnma ve tedbir yapma konusunda bu kadar hassas olan bu cemaat, neden sendikalaþarak kendini ve kendisine yakýn olan insanlarý açýða çýkarsýn? Söz konusu sendika neden kuruldu ve daha sonra kendini feshetti? Cevap bekleyen sorular çok.
Gülen cemaati ve sendika
Lafý uzatmadan söyleyecek olursam, sendika, sendikal faaliyet yapmak için kurulmadý. Çünkü þayet amaç, sendikal faaliyet olmuþ olsaydý, o zaman kimden nasýl bir tavýr ya da söz gelirse gelsin, sendikanýn faaliyetlerine devam etmesi beklenirdi. Oysa öyle olmadý. 2012’de ciddi bir þekilde gündeme gelen dershanelerin kapatýlmasýna iliþkin tartýþmalarýn ardýndan kuruldu. Kurulan sendikadan beklenen fayda ise, yetkili sendikanýn kim olacaðýný belirlemede etkin olmasýydý.
Öteden beri üye sayýlarý birbirine nispeten yakýn Eðitim-Bir-Sen (Memur-Sen) ile Türk-Eðitim-Sen (Türkiye Kamu-Sen) arasýndaki dengeyi belirlemek hedeflendi. Geçen yýl 35 bin üyeye ulaþan Aktif-Eðitim-Sen, bu sendikalar arasýndaki üye dengesini deðiþtiremedi ama deðiþtirmeye bayaðý yaklaþtý. Ancak o dönemki iddialara göre, cemaat ile hükümet arasýndaki yumuþama dolayýsýyla sendika, kendi kendini feshetti.
Bundan sonra?
2013 itibariyle, Eðitim-Bir-Sen’in 251.250, Türk-Eðitim-Sen’in ise 225.250 kayýtlý üyesi var. Aktif-Eðitim-Sen’in 35 bin üyeyi Eðitim-Bir-Sen’den çekebilmesi durumunda, yetkinin Eðitim-Bir-Sen’den Türk-Eðitim-Sen’e geçmesi söz konusu. Ancak geçen yýlki durum, bu kaba hesabýn gerçekçi olmadýðýný gösteriyor. Geçen yýl Eðitim-Bir-Sen’den yaklaþýk 23 bin, Türk-Eðitim-Sen’den ise yaklaþýk 7 bin üyenin Aktif-Eðitim-Sen’e geçtiði tahmin ediliyor. Geriye kalan yaklaþýk 5 bin üyesinin ise daha önce sendikalý olmayanlardan oluþtuðu düþünülüyor.
Geçen yýl yaþanan duruma benzer bir senaryoda, Eðitim-Bir-Sen’in bu yýl da yetkili sendika olarak devam etmesi muhtemel. Ancak söz konusu kritik durumdan dolayý, dengeleri deðiþtirmek amacýyla bütün sendikalarýn çok yoðun çalýþmalarý da olasý.
Þunu da ekleyeyim. Ýlçe milli eðitim ve þube müdürlükleri sýnavlarý daha geçen hafta yapýldý. Üç dört ay almasý muhtemel bu müdürlük atamalarý bitmeden, bu sýnavlara girenlerin sendikal hareketliliði çok fazla beklenmiyor.
Eðitim bu iþin neresinde?
Bir eðitimci olarak bu kadar siyasi hesabýn olduðu bir konuda yazý yazmaktan emin olun hiç hazetmiyorum. Ancak durum maalesef bu. Motivasyon çok açýkça, yetkili eðitim sendikasýný belirlemede etkin olma ve ardýndan iktidarý zora sokma. Sadece iktidara gözdaðý verme niyetiyle baþlayan bir iþin, müspet bir hareket olmadýðýný da ekleyeyim. Bu iþ, siyaset mühendisliðinin eðitimdeki bir uzantýsý deðil de nedir?