Çember, 20 Ocak'tan önce mi kapanýr?

Cumhurbaþkaný Erdoðan, Suudi Arabistan ve Azerbaycan ziyaretleri dönüþünde uçakta gazetecilerin, Trump döneminde Türkiye-ABD iliþkileri konusundaki sorularýný da cevaplandýrdý.

Altýný çizdiði husus; "Temennimiz odur ki; Türkiye ile Amerika Birleþik Devletleri arasýnda çok daha farklý bir süreç..."

Ýsrail'in, Gazze ve Lübnan'daki soykýrýmý ve Türkiye'yi tehdidi konularýndaki soruya da ayný cevabý verdi: "Temennimiz odur ki; Trump, bu dönem bölgeye yönelik çok daha farklý adýmlar atsýn."

Evet, Türkiye'nin beklentisi, birlikte NATO üyesi olduðumuz, müttefik olduðumuz ABD'nin Trump döneminde, Biden yönetiminden farklý adýmlar atmasý...

Bugün Türk-Amerikan iliþkilerinde iki derin kriz alaný var.

1. Suriye'nin kuzeyinde PKK'nýn kontrolündeki PYD/YPG'nin her türlü silahlarla desteklenmesi. Bu konuda ABD yönetimlerinin son derece pervasýz, þýmarýk ve düþmanca hareket etmesi.

Çok açýk; ABD Suriye'de Türkiye'ye düþmanca davranýyor.

Ýleri sürdükleri IÞÝD bahanesini, bizzat Trump geçersiz kýlmýþtý.

Aðustos 2016'da Cumhuriyetçi Parti'nin Baþkan Adayý iken Donald Trump, Baþkan Barack Obama'yý, "IÞÝD'in kurucusu", Demokrat Parti'nin Adayý rakibi Hillary Clinton'ý da "IÞÝD'in kurucu ortaðý" diye tanýmladý.

Trump, tepkiler üzerine sözlerinin arkasýnda durdu ve Obama ile Clinton'ý "IÞÝD'in en deðerli oyuncularý" diye tanýmladý.

Tanýmladý ama Baþkan seçilince IÞÝD bahanesi ile Türkiye'nin karþýsýna dikilmeye kendisi de devam etti.

Þimdi farklý bir süreç baþlayabilir mi?

Zor görünüyor...

Ancak imkânsýz deðil.

Çünkü Türkiye, geçmiþ dönemlerin Türkiye'si deðil.

Savunma sanayiindeki muhteþem yükseliþimiz, Suriye konusundaki kararlýlýðýmýzý pekiþtiriyor.

Ýþte Cumhurbaþkaný Erdoðan birkaç gün önce Suriye-Irak sýnýrýnda "çemberi kapatma" konusundaki mesajýný bir daha yeniledi.

Þimdi merak edilen, bu harekâtýn, Trump'ýn resmen göreve baþlayacaðý 20 Ocak'tan önce mi, sonra mý yapýlacaðý...

2. Türk-Amerikan iliþkilerinde, ikinci derin kriz alaný, Ýsrail'in Gazze ve Lübnan'daki soykýrým saldýrýlarý.

Biden yönetiminin desteði Ýsrail'i iyice azdýrdý. Bütün dünya ayakta, Hollanda'da, Fransa'da, maçlara gelen Ýsrailli taraftarlar dövülüyor, þiddet görüyor, Amerikan kamuoyu, bilhassa üniversiteler isyan ediyor ama ABD yönetimi oralý deðil.

Trump, bugüne kadar Biden yönetiminden farklý bir tutum sergilemedi.

Türkiye ise Filistin'in ve Lübnan'ýn yanýnda en yürekli duran ülke...

Trump yönetimi, týpký Biden yönetimi gibi Ýsrail destekçisi politikalarý sürdürürse elbette Türkiye ile karþý karþýya gelecektir.

Karamsar tablonun aksine, ABD yönetimi, Türkiye'nin ne kadar önemli bir NATO müttefiki olduðunu görme fýrsatý yakalayabilir.

PKK ve FETÖ terör örgütlerini, Türkiye'ye tercih etme yanlýþýndan dönebilir.

Amerikan'ýn asýl menfaatlerini ýskalayan akýl tutulmasýný, sona erdirmek için bir daha düþünme fýrsatý bulabilir...

Trump, Ukrayna ile Rusya arasýndaki savaþý sona erdirme siyasetine asýlýrsa, "Türkiye'nin hem Ukrayna'nýn hem de Rusya'nýn güvendiði tek ülke" olduðunun farkýna varýr...

Yeri gelmiþken Ýsrail'in yeni Dýþiþleri Bakaný Gideon Saar'ýn, Kürtleri; "Siyasi baðýmsýzlýðý olmayan büyük milletlerden biri" ve "Yahudilerin doðal müttefiki" tanýmlamasýný ve "Kürtlerle baðlarý güçlendireceðiz" tahrikini de not edelim.

Ýsrail, gerçekten savaþ tahriki yapýyor. Kürdistan için resmen vaatte bulunuyor. Bu tahrik, Türkiye'nin atacaðý adýmlarý hýzlandýrabilir.

Çember, 20 Ocak'tan önce kapanabilir...

Ýsrail'in Kürtlerden kastý tabii ki bizim ezan, vatan, bayrak, devlet birliði altýnda yaþadýðýmýz Kürt kardeþlerimiz deðil.

Bölücü terör örgütü PKK'yý ve siyasî kolu DEM Parti'yi kastediyor.

PKK ve DEM'in neye/kime hizmet ettiðini görmek istemeyenlere de bir not...