Nihayet bu hafta gerçekleþti; bütün savaþ baronlarýnýn, Rusya’nýn, Almanya’nýn ve de ‘Büyük’ Britanya’nýn karþý çýktýðý, Ýran’ýn ve de Ýsrail’in olmamasý için her türlü yolu denedikleri anlaþma bu hafta imzalandý. Türkiye ve K. Irak Kürt Yönetimi arasýnda, tarihi ve güncel önemi çok büyük K.Irak enerji kaynaklarýný, dünya pazarlarýna kazandýracak anlaþma, imzalandý...
Baþlangýçta yýlda 10 milyar metreküp doðalgaz akýþýnýn saðlanacaðý boru hattý 20 milyar metreküpe kadar çýkacak. Bu, Türkiye’nin yýllýk gaz tüketiminin yarýsýna yakýn bir büyüklük demek. Ayrýca, K.Irak petrol ihracý günlük 2 milyar varile kadar çýkabilecek ve K. Irak petrol hattý, aralýk ayýndan itibaren, Kerkük-Ceyhan’a da baðlandýðý takdirde 700 bin varile ulaþacak ve ikinci hatta, bu hattýn 700 bin varille tam kapasiteye ulaþmasýndan sonra devreye girecek.
Bu yýlýn Mart ayýnda, Hükümet hem torba yasa ile enerji piyasasýný düzenleyen kanunlarý çýkartýyor hem de bunlara ve sürece eþlik edecek petrol kanununu Meclis’ten geçiriyordu. O günlerde Ceyhan’ýn týpký Nymex, Brent gibi bir eneji fiyatý markasý olabileceðini söylemiþtik:
‘Bugün Kuzey Irak Kürt Bölgesi’nde yaklaþýk 45 milyar varillik petrol rezervi olduðu hesaplanýyor. Kuzey Irak’ta tahmin edilen doðalgaz miktarý ise 3,2 trilyon metreküp, yani Türkiye’nin gaz ihtiyacýný 300 yýl karþýlayabilecek büyüklükte. Öte yandan bu enerji hatlarýnýn Bakü-Hazar enerji hatlarýyla birleþip Avrupa içlerine kadar gideceðini söyleyelim. Yani býrakýn Irak’ýn güneyini, yalnýz Kuzey Irak, Azerbaycan, Hazar enerji hatlarý bile yeni bir Türkiye, yeni bir Ortadoðu ve sonrasýnda yeni bir dünya doðurur.’ (Anadolu Ajansý, 6/03/2013)
Tekellerin deðil, piyasanýn fiyatý
Ceyhan’ýn, hem Hazar hem de K.Irak kaynaklarý ile devreye girmesine parelel olarak, Türkiye’de enerji borsasý da devreye girecek ve enerji fiyatlamasýndaki tekel ve buna baðlý þiþkinlik ortadan kalkacak. Türkiye, en yakýn piyasa olduðu için, Genova piyasasýný esas alýyor. Bu piyasanýn, artýk iki önemli sorunu var Türkiye açýsýndan; birincisi bu piyasa, krizle birlikte ekonomik saiklerden ziyade siyasi ve spekülatif kýsa vadeli yönlendirmelerin yoðun etkisi altýnda... Örneðin Türkiye’deki rafineri bu piyasada düþen bir fiyatý beþ gün içinde yeniden, ayný doðrultuda, fiyatlamak zorunda... Ancak býrakýn beþ günü beþ saat içinde bile fiyat yeniden yukarý çýkabiliyor. Çünkü fiyatý, çok uzun süreden beri arz-talep dengesi belirlemiyor. Burada fiyatý belirleyen tekellerin uzun vadeli planlarý ve günlük siyasi geliþmelerden yararlanan spekülatörler. Böyle olunca, Türkiye’deki rafineri aþaðý yönlü fiyat olduðu zaman son güne kadar bekliyor, nasýlsa yukarý çýkar diye... Ancak yukarý yönlü fiyatlama olduðu zaman bu tabii ki böyle olmuyor. Burada tabii ki küçük ve anlýk fiyat deðiþimlerinden bahsetmiyorum. Hatýrý sayýlacak iniþ ve çýkýþlardan bahsediyorum.
Bugün bu piyasada ekonomik rasyonalite ve derinlikten bahsedemeyiz. Böyle olunca, hem K.Irak kaynaklarýný hem de Hazar kaynaklarýný Akdeniz’e getiren ve Güney Gaz Koridoru ile de Avrupa’ya götüren Türkiye’nin bu spekülatif piyasaya-artýk- mahkum olacaðý düþünülemez. Ýþte enerji borsasý, tam böyle bir projedir ve Akdeniz Çanaðý’ndaki enerji fiyatlamasýný arz yönü olarak ve doðru olarak yeniden belirlemenin ilk adýmýdýr. Bugün Genova piyasasý ve Brent petrol fiyatlarý arz ve talep yönlü belirlenmiyor. Türkiye’nin K. Irak’la yaptýðý bu anlaþmadan sonra Akdeniz Çanaðý enerji fiyatlamasýnda, arz odaklý, yeni bir dönem baþlamýþtýr.
Ýþte bu baþlangýç, bize göre, yalnýz ekonomik ve finansal bir baþlangýç deðildir. Siyasi olarak da yeni bir dönemi anlatýr bize...
Býraktýðýmýzý geri alýyoruz!
Musul’un ve Mezopotamya’daki petrol bölgelerinin iþgali, Ýngiliz Deniz Kuvvetleri’nin petrol uzmaný Oramiral Edmon Slade’in 29.7.1918 tarihli raporuna dayanýr. Ýþte bu rapordan sonra hemen Mondros’a dayanarak (30 Ekim 1918) Ýngilizler Musul’a girmiþlerdir. Ýþin bundan sonrasý Lozan, Ankara anlaþmasý ve Türkiye’nin bu anlaþmaya baðlý olarak Irak petrol gelirlerinden alacaðý meseleleri, Britanya’nýn (Batý’nýn) çýkarlarý doðrultusunda gerçekleþmiþtir. Buraya, ikinci savaþtan sonra ABD dahil olmuþ. Ancak, bu kaynaklar, gerçek anlamýyla, Rusya ve Kara Avrupa’sý dengeleri de gözetildiði için, hiç bir zaman ortaya çýkarýlýp doðru dürüst ticarileþtirilmemiþtir.
Enerji arzý, Batý’nýn denetiminde ve belli dengeler gözetilerek, Rusya ve Suudi Arabistan merkezli yürütülmüþtür. Örneðin OPEC’te, Ýran dahil olmak üzere, Batý’dan baðýmsýz davranan hiç bir ülke belirleyeci olamamýþtýr. Ýran’da 1979’dan sonra, yani devrimden sonra, Batý’nýn istediðini yapmýþ ve rafinirelerini rekabet edecek þekilde yenilememiþtir.
Aslýnda bu, hem mollalarýn hem de batýnýn iþine geliyordu. Mollalar, burada ýsrarlý olsalardý, ülke dýþa açýlacak ve zenginleþecekti. Bu da onlarýn diktasýnýn sonu demekti. Batý’da, týpký Baas diktatörlüðü altýndaki Irak gibi, bu enerji kaynaklarýnýn yukarý çýkmasýný istemedi. Öte yandan Sovyet Rusya ve sonrasýnda gelen oligark diktatörlük de, Türkmenistan ve özellikle Azerbaycan -Hazar- kaynaklarýnýnýn dünyalaþmasýný önledi.
Türkiye’de ise Kemalist rejim ve onu takip eden askeri vesayet diktalarý, Türkiye’nin, K.Irak, Kafkasya ve Halep-Lazkiye ekonomileri ile bütünleþmesini önlediler.
Ýsrail’in de tek yolu var!
Ýþte bunun önlenmesi Ortadoðu’da bitmek bilmeyen savaþlara ve yoksulluða yol açtý. Türkiye, GAP’ý bile bu amaçla yaptý. Yani Dicle ve Fýrat’ýn önünü kesmek için yaptý. GAP, ancak 2008 Eylem Planý ile bir kalkýnma projesine dönüþtü. Bu süreç ayný zamanda, sýkýþmýþ ve saldýrgan ve Batý’nýn savaþ çýkarmak için kullandýðý bir Ýsrail’i doðurdu. Bakýn þimdi Ýsrail, Doðu Akdeniz’de, kanýtlanmýþ enerji kaynaklarýna ulaþtý. Ýsrail’in de, Kürtlerin yaptýðýný yapmaktan baþka çaresi yoktur. Yani Türkiye ile anlaþacak, Güney Gaz Koridoru’na dahil olacak ve Ortadoðu halklarýyla barýþacak.
Türkiye ve bölge halklarý, 20. Yüzyýlýn ilk çeyreðinde ellerinden alýnanlarý geri alýyorlar. Bu da yeni bir dönem ve yeni bir baþlangýç demek. Çember kýrýldý.