KCK yürütme konseyi Eþbaþkaný Cemil Bayýk; ‘’Halkýmýz artýk bilmeli ki, özgürlük aþamasýna ulaþtýk. Bu nedenle savaþ bu denli þiddetle yürütülüyor. Halkýmýz artýk bu devletle yaþamamalý. Bu sistemle her yönüyle iliþkisini koparmalý. Eðer koparýrsa bu sistem daha kolay yýkýlýr. Türkiye halký da daha hýzlý þekilde huzura kavuþur.’’ diyor hazret.
Aslýnda bu sözleri ibret-i alem olsun diye çok büyük puntolarla ülkenin bütün gazetelerinde sürmanþet olarak yayýnlamalý. Ya da ülkenin bütün televizyon ekranlarýný sadece bu yazýdan oluþacak þekilde bir saatliðine dondurup, istisnasýz bütün halkýn, 87milyonun tamamýnýn, görmesini saðlamalý. Hatta, bana kalsa, yediden yetmiþe herkesin mutlaka görmesi için de ülkenin bütün billboard’larýna ve her sokaðýn her duvarýna bu sözleri yazýp, asar ve herkesin beynine kazýrdým.
Kürt þehirlerini yakýp yýktýktan sonra, Kürt siyasetçilerin neredeyse tamamýna yakýnýnýn içeriye týkýlmasýna neden olan ve henüz ömrünün baharýndayken o narin bedenli gençleri bir bir mezarlýlara gömdükten sonra piþkince ve ayný zamanda hiç utanmadan, arsýzca “özgürlük aþamasýna ulaþtýk” demek; Kürt halkýna, Kürt deðerlerine açýkca hakarettir ve aslýnda Kürtleri seviyesizce aþaðýlamaktýr.
Hele, “bu nedenle savaþ bu denli þiddetle yürütülüyor” demek; yalancý bir riyakarlýktan öte, en küçük insani deðeri kalmamýþ bir zihniyetin kan emici vampirliðinden baþka da anlama gelmez. Bu öyle büyük bir sefilliktir ki savaþmak için elinden gelen her türlü hileyi, dolandýrýcýlýðý, kumpasý sonuna kadar kullanýr ve sonra kendini suçsuz ilan edip, kendisinden baþka herkesi suçlu ilan eder. Sanki 7 Haziran’dan sonra, bilerek isteyerek þiddeti cilalayýp albenili bir ambalaj içinde bu topluma dayatanlar onlar deðilmiþ gibi; sanki ölüm makinelerine “devrimci halk savaþý” sýfatýyla popüler bir isim takan ve bunun propagandasýný fiilen yapan onlar deðillermiþ gibi; sanki bütün bu olup bitenler, viran edilen þehirler, mezara yollanan genç insanlarýn cesetleri onlar deðil de uzayýn kara deliklerinden gelen kimliði meçhul güçler tarafýndan yapýlmýþ gibi elini herþeyden yýkayýp, kendini suçsuz ilan etmek ve onlar özgürlük aþamasýna ulaþtýklarý için birilerinin savaþý þiddetlendirdiðini söylemek, sadece utanç verici bir ahlaksýzlýk deðildir; bu ayný zamanda hiçbir insani deðer taþýmayan cehennem zebaniliðinin ta kendisidir.
Kürtler bu palavracý güruhu haketmiyor ve Kürtler bu tuzu kuru Kandil baronlarýyla hesaplaþmadan da anlaþýlan, huzur içinde bir hayat yaþayamayacaklar. Kim ne derse desin, son kýrk yýl özellikle de son on yýldýr Kürt meselesinin çözümündeki en büyük engel bu zihniyet ve onun temsilcileridir. Kendi dar siyasal egemenliðinden baþka hiçbir þeyi önemsemeyen bu terörist yapý, korkarým Kürtleri her fýrsatta ateþe atmaya devam edecektir.
Aslýnda bu yapýnýn toplum üstünde inþa ettiði tekçi ve baskýcý iktidarýnýn tek dayanaðý var; o da siyasetin siyasetçiler eliyle yapýlmasý deðil, siyaseti tümüyle askere havale eden zihniyet ve kültürdür. Elinde silah olanýn siyaseti belirlediði kültürlerde, demokrasi geliþmemiþtir. Barýþ, bu kültürlere yabancýdýr. Çünkü asker mantýðý demokrasiye de barýþa da duyarsýzdýr. Çünkü askeri egemenliðin kaynaðýnda her zaman savaþ vardýr, baský vardýr, þiddet vardýr, zulüm vardýr.
Kürt siyasetine egemen olan karakter, maalesef, þiddet-sever askeri karakterdir ve dünyanýn her yerinde olduðu gibi, Türkiye’de de elinde silah olanla barýþ yapýlmaz. Çünkü barýþ, ancak sivil siyasetçilerin altýna imza atabilecekleri bir insani davranýþtýr. Asker, askerle savaþýr; sivil siyasetçi, sivil siyasetçi ile barýþ yapar. O nedenle Kürtler “herkesin askeri kötü bizim askerimiz iyi” zihniyetinden vazgeçmelidirler. Herkesin askeri kötü, sizin askeriniz iyi olamaz. Kürtler, siyasetin tahtýndan askerleri indirip, o tahtý gerçek sahiplerine, yani siyasetçilere emanet etmeden de içinde bulunduðumuz siyasal konjonktür deðiþmez.
Baþta HDP olmak üzere, Kürt siyasetinin bütün dinamikleri PKK’nin þiddet tekeline karþý çýkma sorumluluðu ile karþý karþýyadýrlar. PKK’nin þiddet tekeline açýkça karþý çýkmayan HDP, açýk ki Kürt toplumunda meþru siyasi zemin bulamaz. HDP’ni meþru siyasete geri dönebilme koþulu, PKK’nin þiddet tekelini açýkca gayrý insani olarak ilan etmesinden geçiyor.
Cemil Bayýk’ýn yukarýdaki açýklamasýnda barýþýn, barýþçýl hayatýn, demokrasinin, demokratik hayatýn zerresi bile yoktur. Kuyruðu dik tutmaya çalýþan yalancý bir pehlivan gibi, Bayýk’ýn bu demeci, kandýrýp ölüme göndereceði Kürt gençlerini avlamaktan baþka hiçbir þeye hizmet etmiyor.