Cenk Tosun ne yapmalı?

Şampiyonlar Ligi’nde oynuyor olmanın ne anlama geldiğini; Şampiyonlar Ligi grup maçlarının en güzel golünü atan Cenk Tosun, 25 milyon euroluk transferiyle çok güzel anlattı.

Beşiktaş gruptan elenseydi ya da grup elemelerine hiç katılmamış olsaydı, belki yine transfer olurdu ama; kendisi için böyle bir bedel ödeneceğini, rüyasında görse inanmazdı. Zaten böyle bir para olmazdı.

25 milyon euro, Şampiyonlar Ligi kariyeri için verilmiştir. İşte bu yüzden; tüm futbolcular bu ligde mücadele eden takımlarda oynamak ister. Eğer grup maçlarında oynayacak bir takımsanız; klâs bir futbolcuyu transfer etmeniz çok daha kolaylaşır. Cazibe merkezi olursunuz.

***

Cenk Tosun, bu şansını iyi kullandı. Ama işinin artık daha zor olduğunu bilmeli... Çünkü Premier Lig, bizim anladığımız türden yüksek tempoda değil; çok daha hızlı oynanan bir plâtform... Cenk de Türkiye Ligi gibi kaplumbağaların koşu pisti kıvamındaki bir ligde top koşturmayacak. Tazılarla yarışacak...

Çok daha çabuk düşünmesi, çabuk karar vermesi, çabuk pozisyona girmesi, çabuk vurması, çabuk sonuç alması için; hem enerjiye hem enerji kontrolüne ihtiyacı var. Türkiye Ligi, ona bu alışkanlığı veremedi. Durduk yerde sprinter olması, bazı anlar için yeterli olsa da; 90 dakikayı yüksek tempoda çıkaracak uygulama pratiği bulamadı. Beşiktaş, maçın en az 45 dakikasını “İdare ederek” geçiren bir takım olduğu için, Cenk de ister-istemez bu alışkanlıktan nem kaptı. İşte bu yüzden, Türkiye Ligi’ndeki bildiğimiz Cenk; Premier Lig’deki bilmediğimiz Cenk’in müjdecisi değildir. Kendisinin aynısına değil, gelişmişine ihtiyacı var. Sorun burada!

***

“Benim için Beşiktaş’a 25 milyon euro verdiklerine göre, meğer ben neymişim” der de, bundan mutlu olmayı yeterli sayarsa; daha önce çok gördüğümüz senaryoyu, bir kez daha izleme şanssızlığına uğrarız. Avrupa’da başarısız olanlar kervanına Cenk’i de ekleriz.

Sürdürülebilir yüksek tempo için, hiçbir “Enerji Kontrolü” eğitimi/deneyimi/bilinci olmayan biri olarak; bu konudaki eksikliğini yıldırım hızıyla kavramalıdır. Türkiye’de adı bile geçmeyen enerji kontrolü konusunu, (Kulübünden ayrı olarak) kendi kuracağı uzman bir ekiple bizzat çözüme ulaştırmalı. Kendine yatırım yapmalı... Aksi halde; hayal kırıklığı, kapının ardında pusuda bekliyor olacak. Bizden hatırlatması!