Çerkes filmi ve Muhyiddin Kandur

Gazetemiz yazarlarýndan Aziz Üstel’in bir süredir devam eden ve yakýn tarihimize, özelde de Çerkeslerin Osmanlý Devleti zamanýndan bu coðrafyayla olan iliþkilerine deðinen yazýlarýna görsel bir katkýda bulunmak istiyorum. Kendi de ondokuzuncu asrýn sonunda Ürdün’e göç etmiþ Çerkes bir ailenin oðlu olan Muhyiddin Ýzzet Kandur’un 2010 yapýmý Çerkes filmi, bu göçlerden birinin hikayesini anlatýyor. Ancak farklý yapýmlarýn yaþadýðý daðýtým problemleri ve fazla kopyayla gösterime çýkabilme imkanýnýn kýsýtlýlýðýndan bu film de nasibini almýþ ve galasý 2011 Ýlkbaharý’nda Kayseri’de yapýldýktan sonra diðer þehirlerde saðlýklý bir þekilde gösterime girememiþtir. Filmde, 93 Harbi’nden sonra Osmanlý’ya sýðýnan ve payitaht tarafýndan Mavera-i Ürdün’e yerleþtirilen bir grup Çerkes, su ve yeþillik dolu Kafkaslar’dan kopup, bu nimetlerin çok seyrek olarak rastlandýðý yeni yerleþim yerinde, kendilerinden önce yerleþmiþ olan diðer boylarýn da yardýmýyla orada yaþayan Araplarla insani bir iliþkiye girerler. Bu arada Arap þeyhinin kýzýyla bir Çerkes genci arasýnda geliþen gönül iliþkisi, iki toplum arasýndaki farklý örflerin ortaya çýkmasýna ve çeliþkilerin ancak inancýn ortak paydasýnda birleþilmesiyle çözüleceðinin sergilenmesiyle sonuçlanacaktýr.

***

Rahmetli Mustafa Akad gibi Amerika’da yüksek öðrenimini tamamlayan Muhyiddin Kandur, 1970’lerde televizyon seyreden birçok kiþinin hatýrlayacaðý bir aile western’i olan Bonanza dizisinin kimi bölümlerini yönetti. Sinemada da þimdiye kadar bazý yapýmlara imzasýný atan yönetmen, 1974’te Edgar Allan Poe’nun Hayaleti’nden sonra 2010’da Çerkes, 2012’de Bir Facebook Aþký ve Mahkum adlý çalýþmalarý beyazperdeye yansýttý. Kandur’un Çöl Geçiþleri adlý yeni projesininse çalýþmalarý sürüyor. Genelde farklý göreneklere sahip toplumlarýn çatýþma ve uyum noktalarýný iþlemeye gayret gösteren yönetmen, Doðu’yla Batý arasýnda bir köprü olmayý gözetiyor ve kamerasýný örf ve adetlerin, önyargýlar giderildikten sonra yapýcý yönlerinin ortaya çýkmasýna iliþkin taraflarýna yöneltmeyi tercih ediyor.

1974’te çektiði Edgar Allan Poe’nun Hayaleti, ünlü yazar Poe’nun niþanlýsýnýn ölümüne karar verildikten sonra gömülme esnasýnda kendine gelmesi, ancak genç kýzýn yaþadýðý bu travmadan sonra akýl hastanesine düþmesi ve burada meydana gelen olaylarý anlatýr. Daha çok korku türünün özelliklerini sergileyen bu film, ilginç þekilde Akad’ýn sinemada ilk defa ama yapýmcý olarak göründüðü benzer türdeki Halloween filmlerini çaðrýþtýrýr. Sinemaya verilen uzunca bir aradan sonra 2010’da gerçekleþtirilen Çerkes filminden sonra, 2012’de çekilen Bir Facebook Aþký’nda Amerikalý bir kýz Facebook üzerinden Ürdünlü bir iþadamýyla tanýþýr ve bu ülkeye sürpriz bir seyahat yapar. Ayný yýl gerçekleþtirilen Mahkum’da ise, Çeçen savaþý esnasýnda kaçýrýlan bir sivil toplum kuruluþunda bulunan Batýlý bir hemþirenin Kafkas daðlarýnda yaþadýðý aþký dile getirilir.

Kafkaslar’dan Ortadoðu’ya uzanan hat üzerindeki kültürün bir yansýmasý olarak ve uzun yýllar Batý’da yaþayan bir kiþilik olarak alýnmasý gereken Muhyiddin Kandur’un, belki de Mustafa Akad’ýn bir devamý olarak deðerlendirilmesi sinema çevrelerinin gündemi olabilir. Ýkisi de benzer formasyonlarýn ve birikimlerin temsilcisi olan Ortadoðulu bu yönetmenlerden hayatta olaný Kandur’dan, hem Çerkeslerin tarihine iliþkin (diyelim, Ýstiklal Harbi dönemiyle ilintili) hem de Ortadoðu tarihiyle ilgili nitelikli çalýþmalar beklemek sinemamýz adýna ancak bir kazanç olacaktýr.