Çerkes soykýrýmýnýn bir yýl dönümü daha geldi, yürekleri bir kez daha daðladý... yüz elli yýl sonra bile Çerkes’den baþka kimsenin, “vah vah tuh tuh” dýþýnda pek hatýrlamadýðý, hatýrlayanlarýnsa “katliam” diye nitelendirdiði bir insanlýk faciasýdýr bu soykýrým. Allah hepsine rahmet eylesin... Bendenizi pek düþündüren hem de çokca üzen bir Çerkes yiðidinin katliniyse hemen hemen kimseler hatýrlamaz. Gelin biz hatýrlayalým onu.
Sultan Abdülaziz tahttan indirildikten beþ gün sonra, 1876 Haziran’ýnda korkunç bir biçimde öldürülmüþ, bu da hem halký hem de yakýnlarýný çok üzmüþtü. Tarifsiz kederler içinde çýrpýnanlarýn baþýný sultan’ýn eþlerinden Neþ’erek Kadýn Efendi’nin kardeþi ve Abdülaziz Han’ýn kayýnbiraderi Çerkes Hasan Bey çekiyordu.
Ne yapýp edip, düzenlediði darbeyle padiþahý tahttan indiren sonra da öldürttüðü kulaktan kulaða fýsýldanan Serasker Hüseyin Avni Paþa’dan öc almaya yemin etti. Ayrýca darbe gecesi Topkapý Sarayý’na padiþahla birlikte yaðmur altýnda, hasta yataðýndan zorla kaldýrýlarak götürülen Neþ’erek Kadýn Efendi’nin sarýndýðý þalý Binbaþý Ýzzet Efendi’nin çekip almasý, genç kadýna hakaretler yaðdýrmasý, yaðmur altýnda bekletilip bir dam altýna sýðýnmasýna bile izin verilmemesi nedeniyle hastalýðýnýn hepten azmasý, ardýndan da vefat etmesi Çerkes Hasan Bey’i delirtmeye yetmiþti.
Serasker Hüseyin Avni, Çerkes Hasan’ýn birþeyler yapabileceðiðni kestirmiþ ve hemen “yüzbaþý” rütbesiyle merkezi Baðdat’ta bulunan 6. Orduya atanmasýný buyurmuþtu. Çerkes Hasan Bey, Baðdat’a gitmeyeceðini açýkca söyleyince tutuklanmýþtý o saat. Ama Çerkeslerin Zevþ Kabilesinden Gazi Ýsmail Bey’in oðlu Hasan Bey’in de seveni sayaný vardý. Bahriye Mülazýmý Osman Bey’le Hassa Müþiri Redif Paþa’nýn himmetiyle serbest býrakýldý. Redif Paþa yanýna çaðýrarak Baðdat’a neden gitmediðini sorduðunda, “yarýn giderim, gitmezsem atarsýnýz ordudan... ne yaparsanýz yaparsýnýz!” diyerek doðru eniþtesinin Cibali’deki konaðýna gitmiþ, eþyalarýný hazýrlanmasýný söylemiþ. Sonra da Serasker Hüseyin Avni Paþa’nýn konaðýna gidip o gün Baðdat’a hareket etmediði için özür dileyeceðini belirtmiþ, sabah gitmesini önerenlereyse “sabah kalabalýk olur; þimdi gitmek en iyisi.” diyerek konaktan ayrýlmýþ...
Serasker’in Paþa Limanýndaki yalýsýna gidince Hüseyin Avni Paþa’nýn o gece Mithat Paþa’nýn konaðýnda, bakanlar kurulu toplantýsýnda olduðunu öðrenmiþ, ayný kayýkla Sirkeci’ye geçmiþ, bir at kiralayarak Mithat Paþa’nýn Beyazýt’taki konaðýna mahmuzlamýþ. Söylentiye göre üzerine dört tabancayla bir hançer varmýþ. Sadrazam Mütercim Rüþtü Paþa’nýn baþkanlýðýnda, Serasker Hüseyin Avni, Hariciye Nazýrý Reþit, Kaptan-ý Derya Kayserili Ahmet, Maarif Nazýrý Cevdet, Defter-i Hakani Nazýrý Yusuf, Þuray-ý Devlet Reisi Mithat, Amedci Mahmud Celalettin Paþalarla, Sadaret Mektupcusu Memduh Bey, Þeyhülislam Hasan Hayrullah Efendi ve baþka kiþilerle birlikte toplam on üç kiþi bir araya gelmiþ konaðýn ikinci katýndaki büyük salonunda.
Çerkes Hasan Bey, üzerinde resmi üniformasýyla konaða girmiþ, merdivenleri týrmanýp toplantý salonuna dalmýþ. Hüseyin Avni Paþa’yý, ardýndan da Hariciye Nazýrý Reþit Paþa’yý öldürdükten sonra dört kiþiye daha kurþun yaðdýrmýþ. Yakýndaki Hasanpaþa Karakolundan askerlerin geldiðini görünce, “ben askere ateþ etmem” diyerek silahýný teslim etmiþti...
Askeri mahkemede yargýlanýr Çerkes Hasan Bey. Mahkemede fazla konuþmaz, bu iþi tek baþýna yaptýðýný, eniþtesiyle ablasýnýn öcünü aldýðýný söylemekle yetinir. Son sözü sorulduðundaysa, “huzura kavuþtuðunu” söyler sadece. Ve 18 Haziran 1876 tarihinde, Beyazýt Meydaný’nda bir dut aðacýna asýlarak idam edilir.
Çerkes Hasan Bey’in idamý Ýstanbul’da büyük bir üzüntüyle karþýlanýr. Darbe maðdurlarýnýn öcünü aldýðý için adýna türkülür çýðrýlýr aðýtlar yakýlýr. Hele bir türkü vardýr ki yýllarca dillerden düþmez:
“Aksaray’dan kar geliyor/Ben sandým ki yar geliyor/Çýktým baktým pencereye/Çerkes Hasan can veriyor/Beyazýt’týr meydan yeri/Hanýmlarýn seyran yeri /Çerkes Hasan’ý astýlar/Sol yanýnda ferman yeri...
Ruhuna Fatiha...