Çerkes’in korkusu esaret zinciri

Çar’ın Kafkasya naibi olarak atadığı kardeşi Grandük Michael 1864 Ağustos’unda Batı Kafkasya’daki Çerkesler’e, bir ay içinde Kafkasya terk edilmezse, bütün nüfus savaş esiri olarak Rusya’nın değişik yörelerine sürgüne göndereceğin ilan etmişti! İşte bu yüzden esareti en büyük şerefsizlik sayan Çerkesler, vatanlarını terk etmek zorunda kaldı. Rus şair Lemontof bu rezilliği şöyle anlatır:

“Bu insanlar yurtlarını ve babalarının mezarını neden terk eder? Düşman kuvvetlerinin zoruyla mı? Hayır! Düşman kuvvetlerinin beraber getirdiği esaret zincirinin korkusuyla!”

 

Rus ordusundan ayrılıp gelen ve Osmanlı ordusunda görev alan General Musa Kunduk(ov)’un açıklamalarına bir göz atalım şimdi de: “Çeçen reisleri uzun tartışmalardan sonra göçü kabul etti. Ben de Gürcistan üzerinden kara yoluyla gideceğimizi, Rus ordusunun her türlü kolaylığı ve yardımı yapacağını söyledim. Rus General Loris’e gidip 50 bin dönüm arazime karşılık 45 bin altın ruble istedim. Hemen ödedi. Yoksul muhacirler için ayrıca 10 bin altın ruble daha istedim. Bunu az bularak 20 bin verdi. Böylece 25 Mayıs 1865’te aralarında ailem ve akrabalarımın da bulunduğu 3 bin Çeçen aileyle birlikte göç ettik. Geride kalanların tehcir görevini Çeçen mıntıkası sorumlusu Reis Sadullah’a bırakmıştık.”

Çağdaş tarihin en büyük kitlesel nüfus hareketlerinden biri sayılan Çerkes sürgünü sırasında deniz gibi kan aktı. Gemiye binmek için aç bilaç kıyıda, yağmur, çamur içinde ölüm iniltileriyle bekleşenler yanaşan gemiye balık istifi biniyorlardı. Gemiler de daha fazla para alabilmek için tekneleri tıka basa dolduruyordu. Bu yüzden fazla yol alamadan batan gemilere sıkça rastlanıyordu! Hastalık ve açlıktan kırılanların sayısı 20 bindi; hastalık belirtisi gösterenler o saat denize atılıyordu! (Aksentev 1984)

Yaklaşık üç milyon Kafkas insanını zorla yurdundan süren Rusya, bu mazlum ve kaderine terk edilmiş insanların üzerindeki baskıyı sürdürdü. Rus Hükümeti adına General Fadol Musa Kunduk’la Gazi Muhhammed’e şu öneride bulundu: “Afganistan sınırında Çerkesler’den oluşacak bir devlet kurun. Osmanlı Devletine göç eden bütün Çerkesler’in de oraya gitmesi koşuluyla, Rus Devleti bu yeni ülkenin tüm kuruluş giderlerini karşılayacaktır. Ancak bu yeni Çerkes Devleti, Rus Devletine bağlı kalacaktır.” Bu öneri anında reddedilmiştir! Neden mi? Çünkü Rusya o sıra Afganistan’ı işgal etmekte olan İngilizlerin önüne yem olarak atmak niyetindeydi Çerkesleri tabi de ondan! (Musa Kunduk Paşa’nın Anıları)

Göç sırasında Çerkesler’in karşılaştığı akıllara ziyan acımasızlıkları Musa Kunduk Paşa pek çarpıcı bir biçimde anlatır: “...İnsanların perişanlığını hayretler içinde izleyen istasyon şefi koşarak yanıma geldi, gözlerinden yaşlar akıyordu: ‘Ekselansları dünyada bu acıklı manzarayı izleyip de yüreği paramparça olamayacak kişi var mıdır? Allah’tan korkmak gerekir. Bu topraklar Çerkesler’indir. Ne hakla onları bir bilinmezin içine sürüyoruz?”

Peki niye sürülmüştür Çerkesler böylesine acımasızca? Ekonomik, dini, siyasal ve kültürel nedenler başta gelir. Ruslar, Çerkesler’i boyunduruk altına almak istemiş, onları bir millet olarak görmeyi kabul etmemiş, boyun eğmeyenlerin kellelerini almış, direnenlerle ise de savaşmıştır tam iki yüz yıl boyunca. Ama iki taraf arasında güç dengesi Ruslar’dan yanadır; Çerkesler bu savaşlarda yenilmiştir. Bugün Çerkesler’in Anadolu’ya gitmelerine “göç” diyenler yanlış bir deyim kullanıyorlar. Göç değil düpedüz sürgündür, kıyamdır bunun adı. Hem de sürgünün, kıyamın en acımasız, en kanlılarından biridir tarihin gördüğü!