Çerkeslerde toplumsal boykot: P’ýn

Seçimlere çeyrek kala,  CHP’nin hepten bayatlamýþ ve aklý baþýnda olan herkesi býktýran Tayyip Bey nefretini izlerken, aklýma Kýlýçdaroðlu’na  Kuzey Kafkasyalý Çerkeslerin uyguladýklarý toplumsal boykot’u bir gün için de olsa yürürlüðe sokmanýn pek hoþ olacaðýný düþündüm.  

Bu boykotu uygulayacak güç, yaþlý, akil Çerkeslerden yani Tahamete’lerden gelir. Halk, Hase Meclisi denilen bir kurulda toplanýr. Tahameteler bu kurulda her türlü suçluyu yargýlar halkýn önünde. Dahasý Hase Meclislerinde ülkenin ekonomik, siyasal konularý tartýþýlýr, baþa gelmiþ ya da gelme olasýlýðý bulunan felaketler masaya yatýrýlýr. 

Kýsacasý düzen bu meclisler aracýlýðýyla saðlanýrdý. Yaþlýlarýn oluþturduðu bu meclisin, halkýn sözlerini dinledikten sonra verdiði karara karþý çýkmak ya da eleþtirmek büyük saygýsýzlýktý.  Suçlu, kendine haksýzlýk yapýldýðýna inansa bile Tahametelerin kararýna uymak zorundaydý, uymazsa Toplumsal Boykot uygulanýrdý o saat.

Savaþta ya da bir felaket karþýsýnda halkýný güç durumda býrakan, kýþkýrtacak laflar eden ya da silahýný atýp düþmandan kaçan biri korkak sayýlýrdý. Çünkü bunlar toplumsal düzeni bozuyordu. Ve eski kültürel yapý içinde bu insana “korkaklýðýnýn” belirtisi olarak Tahameteler tarafýndan halkýn P’ýn adýný verdiði bir kalpak giydirilirdi. P’ýn genellikle dört renkten oluþan bir kalpaktý. P’ýn giydiði ilan edilen kiþinin anasý, babasý, karýsý, kýzý, oðlu da toplum içine giremezdi.

Çerkesler korkaklýðýn her türlüsünü ki, felaket karþýsýnda halký yanýltmak, bilmeden biliyormuþ gibi ortalarda salýnmak da “korkaklýk” olarak nitelendirilirdi, kesin bir dille her zaman kýnamýþtýr. Bunun baþlýca nedeni Çerkes milletinin yaþamýyla doðrudan ilintilidir. Tarihi boyunca uzun savaþlar yaþamýþ bu halk, özgüveni, gerçek bilgeliði ve cesareti her þeyden üstün tutmuþtur. Sürekli saldýrýlar yaþayan, gün gelmiþ bire kýrýlan Çerkes insaný çelikleþmiþ, felaketler karþýsýnda kaçmak ya da ahkam kesmekse hep ayýplanmýþtýr.  

N.Berzeg’in Çerkes Sürgünü adlý kitabýnda M. Lermentov’dan aldýðý “Harp Kaçaðý Harun” adlý öykü, toplumsal boykotu pek iyi açýklar. Harun babasýyla kardeþinin öldüðü savaþ alanýndan kaçar. Kendini seven niþanlýsýnýn evine gider. Yolda karþýlaþtýklarýna bir sürü, ipe sapa gelmez þey anlatýr, insanlarýn kafasýný karýþtýrýr. Harun sonunda niþanlýsýnýn evine gelir. Niþanlýsý türkü söylemektedir: “Halkýna hainlik eden/düþmaný ezmeden dönen/ þerefsiz, haindir, bir alçaktýr, sonu da çok fena olacaktýr/ böyle ölüyü yaðmurlar yýkamaz, leþini hayvanlar bile gömmez/ tahammül ezmez ona/ Ýnan ki hiç kimse bu daðlarda/ etse de kabul bunu/ daðlarýn güzeli kovar onu!

Savaþtan kaçan, insanlarý felaketlerden karþýsýnda yanýltan, gerçek düþman göz önündeyken hele de onu övüp yapay düþman yaratan baþýnda P’ýn, dolanýr durur meczuplar misali. Bundan barýþ zamanýnda kurtulmanýn yolu at binip kahramanlýk gösterisine soyunmakýr. Baþarýrýsa ne ala, P’ýn çýkar kafasýndan. Baþaramazsa attan indirilip eþeðe bindirilir ki bu da  bize ata sözü olarak kalmýþtýr Adýge’lerden...

Bol keseden sallayanlar, tutamayacaðýný bile bile söz üzerine söz verenlerin daha ata binemeden eþeðin üzerine binmesine az kaldý þunun þurasýnda...