Çevrecilik maskesiyle küresel kuþatma

Türkiye’nin NATO skandalýna kilitlendiði gün Bonn’da bir uluslararasý toplantý daha vardý.. Kuþatmanýn nasýl çok boyutlu olduðunu göstermesi bakýmýndan son derece önemli o toplantýda, Türk delegasyonunun ortaya koyduðu tavrý anlatacaðým size.. Ama evvela Türkiye’yi nasýl köþeye sýkýþtýrmaya kalktýklarýný izah edeyim.. 1992’de BM Ýklim Konferansý Taraflar Sözleþmesi imza altýna alýndý.. Burada Türkiye OECD ülkesi olduðu için geliþmiþ ülkeler kategorisinde deðerlendirildi.. Bu statü, özetle daha yüksek maliyet ve güç kaybý demekti.. Çünkü geliþmiþ ülkeler, emisyon salýnýmlarýný önlemek için oluþturulacak olan 100 milyar dolarlýk fondan pay alamadýðý gibi bu fona kaynak aktarmak zorunda.. Ayný zamanda mutlak karbon emisyonu azaltýmý gibi de bir yükümlülüðü var bu ülkelerin.. Dünyanýn yalnýzca yüzde 0.7’sini kirlettiðimiz halde bizi, mutlak karbon emisyonu azaltýmý yükümlülüðü ile karþý karþýya býrakan bir sistem var karþýmýzda anlayacaðýnýz.. Oysa bizim, geliþmekte olan ülke sýnýfýna sokularak, fon tarafýndan desteklenmemiz gerekmez mi?.. Bonn’daki heyetimiz, Sayýn Bakan Mehmet Özhaseki ve Ýklim deðiþikliði Baþmüzakerecisi Prof. Dr. Mehmet Emin Birpýnar açýkça dile getirdiler.. “Biz Paris þartýna baðlý kalmaya devam edelim ama statümüzü, ‘geliþmiþ’ten ‘geliþmekte olan’a çekin” dediler.. Bekledikleri yanýtý alamayýnca da rest çekip masadan kalktýlar.. Evvela Türk heyetini selamlayalým bu vesileyle.. Zira Bonn’da bize dönük oynanan oyunu görüp egemen bir devlet olarak tavrýmýzý net biçimde ortaya koydular.. Çünkü bu ‘iklim deðiþikliði’ meselesi, devam etmekte olan küresel emperyalist güçlerin Türkiye’ye dönük olarak çektiði operasyondan baðýmsýz düþünülmemelidir.. Ana amaç, Türkiye’ye baþta santraller olmak üzere yatýrým yaptýrmamak.. Bütün büyük prestij projelerimizi evvela Gezi kalkýþmasýyla ardýndan da 17/25 Aralýk’la durdurmaya kalkan o güç, þimdi de ‘iklim deðiþikliði’ baþlýðý altýnda ekonomik kýskaçla hedefine ulaþmaya çalýþýyor.. Oyun büyük ve Türkiye bunu aþabilecek güçte..

YILDIZ TÝLBE’YE AMBARGO

Yýldýz Tilbe seneler evvel, sadece müslüman olduklarý için öldürülen Filistin halkýnýn yaþadýðý zulme sessiz kalmamýþ, tepkisini ortaya koymuþtu.. Geçenlerde bir arkadaþýmýn ikazýyla öðrendim ki o günden beri Power Grup’un radyolarý ve televizyonunda Yýldýz Tilbe çalmýyormuþ. Yanlýþlýkla bir þarkýcý-türkücü islama hakaret ettiði için televizyona çýkarýlmasa ortalýðý ayaða kaldýracak olan kitle, Yýldýz Tilbe gibi bir sanatçýya uygulanan bu açýk ambargo karþýsýnda sessiz..  Akýl alýr gibi deðil.. Hadi Cem Hakko’yu anlýyoruz.. Cemaati izin vermediði için Yýldýz Tilbe çalamýyor.. Peki Doðan Grubu içindeki direnç nedir?..  Doðan Grubu’nun pek çok yöneticisinin ýsrarýna raðmen Yýldýz Tilbe çalmamak, programlara konuk almamak gibi bir net tavýr olduðunu öðrendim.. Eðer bu gerçekse, yani Doðan Grubu da Ýsrail terör devletine küfrettiði için, cümle islam düþmanlarýnýn boy gösterdiði kanallarýný Yýldýz Tilbe’ye kapattýysa, bu millete bunu izah edemez..Son söz Acun Ilýcalý’ya.. Bravo be.. Helal olsun..

Kokoreçe özgürlük

AB standartlarý safsatasýyla itibarýyla oynanan kokoreç için güzel sözler okudum dün gazetelerde.. Onkolog Doktor Yavuz Dizdar, kokoreçin mutluluk verdiðini söylemiþ.. “Baðýrsak ve beyin en büyük serotonin kaynaðýdýr. Azaldýðý takdirde depresyon meydana geliyor. Kokoreç bütün alerjilere etki edecek kadar fayda saðlar...” Týbbi anlamda diðer yararlarýndan da söz etmiþ Yavuz Hoca.. Senelerdir itibar suikastine uðrayan kokoreçin yeniden hak ettiði deðeri görmesi sevindirici.. Piyasa zaten neredeyse hiç tepki vermemiþti. Ama bu açýklamalarla birlikte; “Pis olur o, hijyenik deðil, türlü hastalýða yol açar, nasýl temizleyecekler onu” þeklindeki saldýrýlar biraz olsun durulur belki..