Elbette bu yýl da CHP’nin 9 Eylül’de kuruluþ tarihini vesile ederek tören düzenleyeceðini biliyoruz; ne var ki, her ne kadar 9 Eylül sembolik bir gün de olsa, partinin kuruluþ tarihi deðildir. ‘Yok daha neler’ diyecekler çýkarsa, bu yazýyý okumalarýný öneririm.
Herkesin bildiði bir tarihtir 9 Eylül; Ýzmir’in kurtuluþu günü, o zamanki deyimle Ýzmir’in istirdadý. Bu bakýmdan CHP’nin de kuruluþ günü olarak bu tarihi benimsemesine þaþmamak gerekir. Buradaki yegane eksiklik, CHP’nin kuruluþunun gerçekte bu tarihe rastlamamasýdýr; gerçek kuruluþ tarihi biraz daha geçtir.
Mustafa Kemal yeni bir parti kuracaðýný açýklýyor
Daha millî mücadele ateþi neredeyse yanmaya devam ederken Mustafa Kemal Paþa, 1922 yýlýnýn son günlerinde barýþ dönemi geri geldiðinde parti kuracaðýný açýklamýþtý bile. Partinin adý bile belliydi: Halk Fýrkasý. Parti halkçýlýk ilkesi temeline dayanacaktý. Saltanatýn kaldýrýlmasýnýn ve Osmanlý Devleti’nin tarihe karýþtýðýnýn ilân edilmesinin üzerinden neredeyse sadece bir ay geçmiþti. Parti programýnýn hazýrlanmasý için aydýnlardan da öneriler bekleniyordu. Bu arada halk kavramýnýn içeriði de birdenbire tartýþma konusu olmuþtu. Halktan kasýt tam olarak neydi? Aslýnda bu tartýþma ikinci meþrutiyet döneminde epey kýzýþmýþtý. Rusya’daki Narodniklerden alýnan kavram, daha çok fakir fukarayý içine alýyor, fakat toplumun zengin ve asil tabakalarýný dýþlýyordu. Ancak Mustafa Kemal Paþa, halk kavramýnda önemli bir farklýlaþmaya gitti: Halký bütün sýnýflarý içine alan bir kavram olarak kabullendi. HF, sýnýflaþmanýn olmadýðý bir ülkede doðal olarak tüm milleti baðrýnda taþýyacaktý. Zengin-fakir ayrýmýna gerek yoktu.
‘Dokuz Umde’ ile ortaya konan yeni yol haritasý
Mustafa Kemal Paþa bu aþamada Dokuz Umde bildirisini de açýkladý. Bir anlamda yol haritasý çýkarýlmýþ ya da genel vaatler sýralanmýþtý. Meclisteki Müdafaai Hukuk grubu HF’ye dönüþecekti ve programý da hazýrlanýyordu. Bu program hazýrlama sürecinin tam sekiz yýl süreceðini ve ancak 1931 yýlýnda tamamlanabileceðini elbette bu sýrada hiç kimse öngöremezdi! Sonra birinci meclisin daðýlmasýnýn ardýndan yeni seçime geçilmiþ ve birinci grup üyelerinin ikinci meclisi tamamen doldurmasý da saðlanmýþtý. Müdafaai Hukuk grubunun adayý olarak meclise katýlan üyelerin HF’yi oluþturacaðý da önceden deklare edilmiþti.
Meclisin ikinci dönemi 11 Aðustos’ta açýlmýþ, Lozan anlaþmasý da 23 Aðustos’ta onaylanmýþtý. HF’nin kuruluþu 9 Eylül’de ilân edildi. Ancak bu resmî bir müracaat deðildi; sadece Müdafaai Hukuk grubunun 9 Eylül tarihli toplantýsýnda HF tüzüðünün kabul edildiði açýklanmýþtý.
CHP resmî olarak 23 Ekim’de kuruldu
Yeni partinin programý ne ölçüde görüþüldü, bilemiyoruz, çünkü parti kurulurken bir program benimsenmemiþti; fakat tüzüðü kabul edilmiþti. Bu son toplantýnýn tarihi de 11 Eylül’dür. Lakin eðer bir partinin kuruluþ tarihi olarak onun kurulmasýna karar verilen, ya da program ve tüzüðünün kurucularý tarafýndan benimsendiði tarihi deðil de, esas olarak kurucularýn dernekler yasasýna göre kuruluþ dilekçesini içiþleri bakanlýðýna verdikleri tarih olarak saptayacaksak, zaten baþkaca nasýl olabilir ki, o takdirde CHP’nin resmî kuruluþ tarihini cumnhuriyetin ilânýndan neredeyse bir hafta öncesine kadar ileri almamýz gerekir. CHP’nin kurucularý kuruluþ dilekçelerini 23 Ekim’de sundular ve parti yasalara göre bu tarihte kuruldu. Acaba kaç CHP’li partisinin kuruluþ tarihinin gerçeðini biliyordur dersiniz?
Kuruluþ dilekçesinde Ýnönü ve Atatürk ismi yok
Nitekim Baþbakanlýk Cumhuriyet Arþivi’nde bulduðum belgeler de kuruluþ tarihini gözler önüne sermektedir: 23 Ekim 1923 tarihli belgeye göre, partinin genel sekreteri Recep Peker’le birlikte Sabit Saðýroðlu (ama bir yýl sonra Terakkiperver’in kurucusu olacaktýr), geleceðin deðiþmez saðlýk ve sosyal yardým bakaný olacak ve nihayet baþbakanlýk da yapacak olan Refik Saydam, yine baþbakanlýk yapacak olan Celâl Bayar, Münir Hüsrev Göle, geleceðin genel sekreteri Cemil Uybadýn, Halil Kâzým Hüsnü, yine genel sekreterlik yapacak olan Saffet Arýkan, Zülfi Tiðrel partinin kurucularýydýlar. Bu isimler partinin ilk yöneticileriydiler ayný zamanda. Atatürk genel baþkanlýða, Ýnönü onun vekilliðine getirilmiþti. Ama ikisinin de partinin kuruluþu için verilen dilekçede isimleri geçmiyordu.
HF ancak bir yýl sonra ‘Cumhuriyet’ olabildi
HF, kurulduðundan yaklaþýk bir yýl sonra, Terakkiperver Cumhuriyet Fýrkasý’nýn kuruluþ aþamasýnda, rakip partinin cumhuriyet adýný alacaðý belli olduktan sonra alelacele 10 Kasým 1924’de CHF olacaktýr. Baþbakanlýk Cumhuriyet Arþivi’nde bulunan bir belgeye göre, CHF meclis grubu “hâkimiyeti milliyeyi istihsal ve cumhuriyeti idareyi tesis ve ilân eden” partinin adýný CHF’ye çevirmeyi uygun görmüþtü. Ýsmet Ýnönü’nün imzalý dilekçesi içiþleri bakanlýðýna sunulmuþtu. Elbette fýrka kelimesinin partiye çevrilmesi de zaman alacak ve ancak on yýldan daha uzun bir süre sonra 1935 yýlýnda gerçekleþecektir.
Müdafaai hukuk cemiyeti CHP’ye katýldý
HF’nin kurulmasýnýn üzerinden yaklaþýk bir ay geçmiþti ki, HF genel baþkan vekili sýfatýyla baþbakan Ýsmet Ýnönü imzasýyla yayýnlanan bir genelgeyle, millî mücadele döneminin müdafaai hukuk cemiyetinin HF’ye katýlacaðý açýklandý. Genelgede “bütün vatan için halasý istiklâl getiren” cemiyetin “sulh devrinin feyizli inkiþâfatýný temine sarfý mesaî eylemek üzere” bugünden itibaren partiye “inkýlâp edeceði” açýklanýyor ve cemiyetin bütün yönetim kurullarýnýn partinin yönetim kurulu olacaðý belirtiliyordu.
Milli mücadelenin tek mirasçýsý olarak CHP
Böylece millî mücadelenin kadrosu da HF kadrosuna dönüþmekle kalmýyor; HF adeta milli mücadeleye de tek baþýna sahip çýkmýþ oluyordu. Zaten bu nedenle ve yaklaþýmla CHP, 1927 yýlýnda toplanan ilk kurultayýný ikincisi sayacak ve ilkini Sivas (ama kesinlikle Erzurum deðil) kongresi olarak kabul edecektir. 1923 yýlýnda baþlayan millî mücadele ile CHP arasýnda kurulan özdeþlik 1927 yýlýnda tamamlanacaktýr. Millî mücadeleyi Anadolu ve Rumeli Müdafaai Hukuk Cemiyeti baþarmýþtý; ama bir anda bu cemiyet HF’ye dönüþtüðünde, artýk millî mücadelenin yegane mirasçýsý da CHP olarak kalacaktýr. Bu dönüþümün siyasetteki kalýcýlýðý günümüzde de hissedilmektedir.
Düþmanlarý imha eden mukaddes bir cemiyet
Bizzat Atatürk, aradan geçen bir yýldan sonra HF için þöyle diyecektir. HF, “memleket ve millet her türlü istinattan mahrum býrakýlarak felâkete atýldýðý meþ’um hengâmda bütün milleti kadrosu içine alarak kuvvet ve kudret yapan, haricî düþmanlarý tard, dahilî düþmanlarý imha eden, halka hürriyet ve hâkimiyet temin eden mukaddes bir cemiyettir.” Bu cümlede þimdiye kadar hiç dikkati çekmemiþ olan bir nokta da, CHP’nin de týpký bir zamanlar Ýttihat ve Terakki Cemiyeti (ÝTC) için ifade edilen “mukaddes” sýfatýyla anýlmasýdýr. Cemiyeti mukaddes sýfatý ÝTC için uygun görülürken, aradan geçen hayli zamandan sonra HF için de kullanýlmýþtý. Acaba Atatürk iki fýrka arasýndaki sürekliliði hatýrlatmak için mi böyle demiþti, düþünülmesi gereken bir husus.
PARTÝ KURMAK ‘MÝLLÝ BÝRLÝÐÝ BOZABÝLÝR’ KAYGISI
1908 sonrasýndaki fýrkacýlýk (particilik) deneyimi pek de güzel anýlar býrakmamýþtý doðrusu. Tarýk Zafer Tunaya hocamýzýn bu alanda yazdýklarý, kitaplarý ve makaleleri okunacak olursa, toplumun fýrkacýlýk bahsinde nasýl en az iki kocaman parçaya ayrýldýðýný, sadece ayrýlmakla da kalmayýp, birbirine düþman saflara bölündüðünü; nihayet düþman saflar arasýnda acýmasýz ve kýyasýya bir kavga çýktýðýný yakýndan öðrenmek kolay olur. Herkesin hatýrlayacaðý gibi, Ýttihatçý-Ýtilâfçý kavgasý, bütün dönemin ve hatta millî mücadele döneminin neredeyse alâmeti farikasýydý. Bu kötü hatýralar, kamuoyunda fýrkacýlýðýn siyasal sonuçlarýnýn bir felâket olduðunu ve olacaðýný çoktan ikna edici þekilde göstermiþti. Artýk fýrkacýlýk istenmiyordu, hele Ýttihatçýlýk tamamen dibe vurmuþtu. Bu aþamada millî mücadele yýllarýnda hiç kimse bir daha fýrka kurmaktan söz etmedi. 1920 yýlýnda kurulan ilk mecliste pek çok grup oluþturuldu, doðru, fakat hiçbir parti kurulmadý, hatta teþebbüs dahi edilmedi. Bunun nedeni oluþacak tepkiye karþý durmanýn imkâný olamayabileceði endiþesiydi. Þimdi 1922 sonunda Atatürk fýrkadan söz edince, bütün bu olumsuz hatýralar ve deneyimler yeniden akla geldi. Bu bakýmdan particiliðin millî mücadelede kurulan birliði bozabileceði, hatta buna neden olabileceði yönünde endiþe ve kuþkular da dile getirildi. Parti kurmanýn baþlý baþýna doðru tercih olmadýðý yazýldý. Dahasý Atatürk’ün bir partinin baþýna geçmesinin daha da yanlýþ olacaðýna iliþkin görüþler boy göstermekte hiç gecikmedi. Onun herkesin üzerinde siyasal bir hakem ve yol gösterici olarak geleneksel ve býktýrýcý fýrka kavgalarýnýn dýþýnda, üzerinde kalmasý gerektiði en çok rastlanan görüþlerden biriydi. Atatürk’ün parti kurma hamlesi bu bakýmdan da çekinceyle karþýlanmýþtý.
CHP’NÝN AMAÇLARI
Partinin amacý, “millî hakimiyetin halk tarafýndan ve halk için icrasýna rehberlik etmek ve Türkiye’yi asrî bir devlet haline yükseltmek ve Türkiye’de bütün kuvvetlerin fevkinde kanunun velayetini hâkim kýlmaya çalýþmaktý.” HF “nazarýnda halk mefhumu, herhangi bir sýnýfa münhasýr deðildi.” Her Türk ve dýþarýdan gelip Türk tâbiyet ve kültürünü kabul eden herkes partiye üye olabilirdi.