Geçtiðimiz cuma günü CHP Genel Baþkaný Kemal Kýlýçdaroðlu’nun -o gün itibariyle- ayarlanamayan Washington ziyaretinin ve ABD Büyükelçisi Francis Ricciardone ile ‘sürpriz akþam yemeði’nin partideki ABD algýsýnýn ‘normalleþmesi’ yönünde olumlu bir süreç olabileceðini yazmýþtým.
Bu yüzden Kýlýçdaroðlu’nun ziyaretini organize etmek üzere Washington’a giden Genel Baþkan Yardýmcýsý Faruk Loðoðlu’nun “Ziyarette istediðimiz düzeyde temas planlamasýný yapamadýk. Net bir þekilde söyleyebilirim ki Sayýn Genel Baþkanýmýz ABD’ye gitmeyecek. Belki yerel seçimlerinden sonra” açýklamasýndan sonra Kýlýçdaroðlu’nun Büyükelçi ile görüþmesinin ‘zamanlamasýný’ sorgulamadým. Kýlýçdaroðlu’na, geçen yýl söylediði “Ben iktidara geleyim diye ABD’ye gitmem. Erdoðan gitti, güvence verdi” sözünü hatýrlatýp, “Bir deðil üç seçimden önce ABD’ye gitme giriþiminin nasýl izah edildiðini” de sormadým.CHP’nin normalleþmesini itibarsýzlaþtýrmaya çalýþmakla suçlanmak istemedim. Belki artýk ‘ABD ziyaretleri’ bir iç politika malzemesi olmaktan çýkabilirdi. Ama ayný Loðoðlu’nun dün, “Kýlýçdaroðlu 30 Kasým-3 Aralýk tarihleri arasýnda Washington’a gidecek. ABD yönetimi, ABD Kongresi, düþünce kuruluþlarý, ABD’deki iþ çevreleri, Yahudi gruplarýyla temaslar olacak. Bunlarý Türkiye-ABD iliþkilerinin daha iyi bir noktaya gelmesi için yapýyoruz” açýklamasýný görünce, ‘sürpriz akþam yemeði’ne iliþkin bilgiler ‘kulis’ olmaktan çýktý: 2001-2006 yýllarý arasýnda Türkiye’nin Washington Büyükelçiliði’ni de yapmýþ olan Loðoðlu baþkanlýðýndaki CHP ekibi ABD’de Kýlýçdaroðlu’nu görüþtürecek düzeyde muhatap bulamamasý sýkýntý yaratmýþtý. Loðoðlu heyetinin ayarlayamadýðý üst düzey randevular Büyükelçi’nin desteðiyle alýnabilirdi. Bir süredir konuþulan görüþme öne alýndý ve dýþarýda akþam yemeðinde karar kýlýndý...Aslýnda devletler ve hükümetler arasý ziyaretler kadar ana muhalefet partilerinin, hatta ticari heyetlerin ziyaretleri bile büyükelçilerin sorumluluk alanýndadýr. ABD Büyükelçisi de iktidar partisiyle olduðu gibi CHP’lilerle de görüþüyordu, elbette üzerine düþeni yapardý. Hadi, büyükelçinin randevu desteði verdiði konusunda ünlü twitter repliðiyle ‘kesin bilgi, yayalým’ demeyelim. Ama CHP’liler, öyle yüzüne gözüne bulaþtýrdý ki, zaten iktidarla zaman zaman krizler yaþayan Büyükelçi’yi bu kez de “muhalefetin Washington randevularýný ayarlayan büyükelçi” haline getirdi! CHP, “Biz emperyalizm deyince sizi kastetmiyoruz aslýnda; bizimle AKP ile olduðundan daha iyi iliþki kurabilirsiniz” izahýyla ABD ile iliþkilerini düzeltmek istiyor; ancak hala bu ülkeyle ilgili algýsý net deðil. Bu yüzden doðru bir yol haritasý, iliþki kurma biçimi de belirleyemiyor.Ayný ‘net olamama’ durumu ‘baþörtüsü’ konusunda da var, 29 Ekim resepsiyonuna katýlma konusunda da, Mustafa Sarýgül’ü Ýstanbul Büyükþehir Belediye Baþkan adayý yapma konusunda da...
Kýlýçdaroðlu’nun “Baþörtüsüne karþý deðiliz, milletvekili adayýmýz da olabilir” sözü manþete taþýnýyor ama dün partisi “TBMM’nin gelenekleri yasalardan, tüzükten daha önemlidir” diyerek,hac farizasýný yerine getiren AK Partili kadýn milletvekilleri TBMM’ye baþörtülü gelirse “Ecevit’in 28 Þubat sürecinde Merve Kavakçý’ya gösterdiði tepkiden aþaðý kalmayacak bir tepki verileceðini” açýklýyor!
Kýlýçdaroðlu yine “baþörtüsüne karþý olmadýðýný; AKP’lilerin baþörtüsünü istismar ettiðini” söyleyecek. Kamuda baþörtüsünün serbest býrakýlmasýna yönelik halk desteði yüzde 70’leri aþmýþken bu iddia ne kadar inandýrýcý olacak? Hadi kendisinin de istediði gibi Sarýgül Ýstanbul’da aday oldu, bu sözü savunabilecek mi?
Bildiðimiz Sarýgül baþörtüsü konusunda bugün CHP’nin yaptýðýný asla yapmaz, savunmaz da. CHP, daha aday göstermeden Sarýgül’ün elini zayýflatmaya baþladý bile.
29 Ekim ‘cumhur’a kutlu olsun...