Savcý Mehmet Selim Kiraz’ý þehit eden DHKP-C’li teröristlerle röportaj yapan ve “Kiraz ve DHKP-C militanlarý yaþamlarýný yitirdi” ifadelerine yer veren, FETÖ’nün 17-25 Aralýk yargý operasyonunda sözde savcý olarak görev ifa eden Celal Kara’nýn “Bir numara Erdoðan’dý, Yüce Divan’a gitse hayatý biterdi” sözlerini manþete taþýyan Cumhuriyet gazetesine ve bazý çalýþanlarýna yönelik bir baþlatýldý.
Ýstanbul Cumhuriyet Baþsavcýlýðý’nýn yaptýðý açýklamadan anlaþýlan o ki soruþturmanýn gerekçesi Cumhuriyet gazetesinin terör örgütleri lehine yaptýðý haberler. Yukarýdaki iki örnek ve daha pek çok haberde olduðu gibi...
Bir de gazetenin ait olduðu vakfýn yönetiminin el deðiþtirmesi süreciyle ilgili devam eden davaya atýf var. Onunla ilgili detaylar da ulusalcý Kemalistlerin Cumhuriyet gazetesinden tasfiye edildiðini düþünen Aydýnlýk gazetesinden takip edilebilir.
Soruþturmaya gerekçe olan haberlerin basýn özgürlüðü kapsamýnda deðerlendirilmesi gerektiðini düþünenler var. Artýk Türkiye kamuoyunda pek de etkileri olmayan kimi Batýlý siyasetçiler de durumdan kaygýlý olduklarýný ifade etmiþ. Fakat Gezi kalkýþmasýndan bu yana o “kimileri” Türkiye’yi o kadar çok haksýz yere basýn özgürlüðü sopasýyla dövdü ve o kadar çok PKK ve FETÖ’ye sahip çýkan açýklama yaptý ki bu yüzden buralarda artýk ciddiye alýnmýyor.
***
2013’ten bu yana yaþadýklarýmýzý alt alta sýraladýðýmýzda baþka hiçbir toplumun baþ edemeyeceði bir yekun çýkýyor karþýmýza. Bu süreçte maalesef bazý medya organlarý koçbaþý görevi üstlendi. Cumhuriyet gazetesinin PKK ve FETÖ’ye, kendi yayýn organlarýnýn yapamayacaðý kýymette hizmetleri oldu. Doðrudan baðlý deðillerdi ama ABD ve AB’nin gösterdiði yolda hareket ederken ister istemez yollarý kesiþiyordu. Çünkü bazý müttefiklerimiz arkamýzdan iþler çeviriyor, FETÖ-PKK-PYD hattý üzerinden Türkiye’ye karþý harekat yapýyordu ve maalesef Cumhuriyet’in “Batýcý Atatürkçüleri” de Erdoðan’dan kurtulmak için her þeye razýydý.
Kandil’in yerlere “sigara izmariti dahi atýlmayan” izci kampý gibi resmedildiði röportajlar, DEAÞ saldýrýlarýnýn “Türkiye DEAÞ’a yardým etti” suçlamasýyla birlikte verilmesi, PKK eylemlerinde örgüt adýnýn gizlenmesi, FETÖ’ye açýktan destek vs.
Gazeteciliði algý operasyonculuðuna indirgediler. Bu algý da terör örgütlerine yaradý hep.
MÝT TIR’larý haberi ise FETÖ’nün Can Dündar üzerinden gazeteye çöktüðünün en önemli göstergesiydi. FETÖ’nün emniyet-jandarma-savcý üçgeninde kotarýlmýþ olan bu iþin en önemli ayaðý, Cumhuriyet gazetesinin yaptýðý yayýnlar oldu. Bu yalan haberler üzerinden büyük bir algý operasyonu yürütüldü. “Erdoðan’ý idama götürecek” olan “vatana ihanet suçu”nun delili sayýlacak haberlerdi bunlar.
***
Cumhuriyet bu noktaya nasýl geldi?
Galiba Ergenekon ve Balyoz sürecinde sadece TSK’nýn içi boþaltýlmadý. O dönem bir taraftan CHP kullanýþlý hale getirilirken Cumhuriyet gazetesinin de ‘sinirleri’ alýnýyordu. Öyle ki 40 yýldýr ‘Fethullahçý yapý’nýn aleyhine yazýlar yazan Hikmet Çetinkaya, 40 yýllýn sonunda “Gülen hareketi terör örgütü deðildir” diyebiliyordu. Hem de bu yapý terör örgütü olarak tescillendikten sonra.
“Biz ‘F Tipi’ derken hükümet neredeydi?” diyen bugünün CHP’lileri gibi Cumhuriyet’in durumu da. Cemaat sýnýrlarý içinde hareket ederken demediðinizi býrakmýyordunuz, evet. Ama terör örgütü olarak aktive hale geldikten sonra Erdoðan’ý devirir umuduyla FETÖ’yü desteklediniz. Soruþturma nasýl sonuçlanýrsa sonuçlansýn tarih bunu böyle yazacak.
Batý’nýn tepkisi ise “Birlikte çalýþtýðýmýz askerler tutuklanýyor, kaygýlýyýz” açýklamasýnýn bir benzeri.
15 Temmuz’dan tanýdýk geldi deðil mi?
Yoksa FETÖ’nün içeri attýðý Mustafa Balbay’a neden Can Dündar kadar sahip çýkmadýlar.
Cumhuriyet gazetesinin kendi “yerli ideolojik ayarlarýna” döndüðü gün, bu operasyonu daha iyi göreceðiz tahminimce.