CHP, anayasa referandumuna yönelik ‘farklý’ bir kampanya yürütüyor.
Ýddialarýnýn ‘sertliði’ deðiþmedi, kullandýðý kelimeler, ses tonu, üslubu deðiþti.
‘Diktatörlük’ demiyor (arada bir aðýzdan kaçýyor); ‘tek adamlýk’ diyor.
‘Hayýr çýkarsa Erdoðan ülkeyi yönetemez’ demiyor; ‘ülkeyi yine Erdoðan yönetecek’ diyor.
‘Seni baþkan yaptýrmayacaðýz’ demiyor; ‘yine cumhurbaþkaný olacak’ diyor.
‘O koltukta oturamaz’ demiyor, ‘hayýr çýksa da erken seçim istemeyiz’ diyor.
AK Parti seçmenine‘Bu düzen devam edecek, riske girmeyin’ mesajý veriyor.
MHP tabanýna, özellikle de kadýnlara sesleniyor; ‘bu vatan, bayrak meselesidir’diyor; ‘çocuklarýnýz için hayýr deyin’ diyor.
Suriye’yi, Irak’ý iþaret ediyor. Son üç seçimde söylediðini tekrarlýyor: ‘Suriyeli mültecilere vatandaþlýk verilecek.’
‘Düþünerek karar vermemiz lazým’ diyor, akla hitap ettiðini söylüyor.
Ama duygulara hitap ediyor.
Kampanyasý korkular, endiþeler üzerine kurulu.
“Evet’in gerekçelerini anlatmýyorlar” diyor ama ‘hayýr’ gerekçesi olarak 18 maddelik anayasa deðiþikliðinde yazmayan iddialarda bulunuyor.
Toplamaya baþladým, köþe boyutunu aþtý.
Çoðunu, Best FM’deki konuþmasýnýn www.chp.org.trsitesinde yayýnlanan metninden aldým.
“Düþünün yeni modeli kurduk. Halk seçti cumhurbaþkanýný, baþbakan da baþkasý oldu...”diye baþladýðý ve yeni sistemi bilmediðinin ortaya çýktýðý program.
- “Yapýlan rejim deðiþikliði”diyor.
Baþkanlýk sistemi bir demokratik sistem olarak ders kitaplarýnda var.
- “Devletinyapýsý ve iþleyiþiyle ilgili düzenlemeleri Meclis deðil bir kiþi yapacak” diyor.
Devletin yapýsý ve iþleyiþine iliþkin düzenlemeler anayasa ve kanunla yapýlýr; cumhurbaþkanýna böyle bir yetki verilmiyor; bu yetki sadece Meclis’e ait.
- “Baþkan bir kararnameyle valileri, kaymakamlarý, büyükelçileri, generalleri, muhtarlarý bir günde deðiþtirebilir”diyor.
Muhtarlar seçilmiþtir, ‘suç’ hali dýþýnda görevden alýnamaz, deðiþtirilemez. Diðer bürokratik atamalarý da halen cumhurbaþkaný tek baþýna veya baþbakanla birlikte ve ‘yasal kriterlere göre’ yapýyor.
- “Cumhurbaþkaný ilkokul mezunu birisini bakan, baþkan yardýmcýsý, müsteþar, büyükelçi yapabilir”diyor.
Yapamaz, eðitim ve deneyim þartý getiren anayasal ve yasal kriterler var.
- “Kanunlar parlamento tartýþýlýr, düzeltilir, kabul edilir; þimdi bunlarýn tamamý bitecek”diyor.
Kanunlar yine TBMM’de ve yine ayný þekilde yapýlacak. Cumhurbaþkaný -icraat bütçesi hariç- kanun ‘teklif dahi edemeyecek’. Bütçe de TBMM onayýna tabi.
- “Kuvvetler birliði oluyor”diyor.
Cumhurbaþkaný’na yasama ve yargýlama yetkisi verilmiyor; yürütme kuvveti ‘yasama’dan tamamen ayrýlýyor.
- “Cumhurbaþkaný muhtarlýklarý kapatacak”diyor.
Muhtarlýklar kanunla kurulur, muhtarlar seçimle gelir. Cumhurbaþkaný kanun çýkaramaz, teklif dahi edemez.
- “Cumhurbaþkaný ülkeyi (eyaletlere) bölecek” diyor.
Ýl, ilçe gibi idari bölgeler de kanunla kurulur.
- “Cumhurbaþkaný kararnamelerle ülkeyi yönetecek” diyor.
Aksine, bugüne kadar Baþbakan’ýn çýkardýðý ‘kanun gücünde’ kararnameler kaldýrýlýyor; cumhurbaþkaný kanuna aykýrý kararname çýkaramýyor, sadece ‘kanunla düzenlenmemiþ’ bir alan varsa çýkarabiliyor. Ayrýca, TBMM o kararnameyi de kanun çýkararak hükümsüz hale getirebiliyor.
- “Padiþaha bile bu yetkiler verilmemiþti”diyor.
Bu yetkiler dün de bugün de ‘icra organý’ yani cumhurbaþkaný ve baþbakan tarafýndan kullanýlýyor; yeni bir yetki verilmiyor.
- “Partili cumhurbaþkaný tarafsýz olmaz”diyor.
Oysa halen baþbakanlar ve belediye baþkanlarý da genel baþkan veya parti üyesi; ancak halkýn tamamýna tarafsýz hizmet etmekle yükümlü. Bu da 96 yýldýr tartýþýlmadý.
- “Cumhurbaþkaný ülkeyi OHAL ile yönetecek”diyor.
Halen OHAL kararý Baþbakanlýk’ta olan bir yetki ve TBMM’nin onayýna tabi. Yeni sistemde de baþbakan yerine cumhurbaþkanýna ait olacak. Ancak son 15 yýlda tek baþýna iktidar olan AK Parti, OHAL’i 15 Temmuz darbe giriþimi sonrasýna kadar hiç kullanmadý, aksine OHAL’i kaldýrmakla övündü. Ayrýca yeni sistemde ‘sýkýyönetim’ Anayasa’dan tamamen çýkarýlýyor.
- “Bir parti genel baþkaný Anayasa Mahkemesi’ni belirleyecek”diyor.
Anayasa Mahkemesi üyelerini zaten cumhurbaþkaný atar. Bunu da parti genel baþkaný sýfatýyla deðil, cumhurbaþkaný sýfatýyla yapar. Ayrýca, atanacak kiþilerin þartlarý yasayla belirlenmiþtir. Yasalarý da cumhurbaþkaný deðiþtiremez.
- “18 yaþýnda milletvekilliðini kendi çocuklarý için istiyorlar, bakkalýn, iþçinin çocuðu milletvekili olamayacak”diyor.
Seçilme yaþý 25’e indirildiðinde bakkal, manav, iþçi çocuðu olan çok sayýda genç milletvekili oldu. Bir kýsmý Kýlýçdaroðlu için kendilerini tanýtan bir video da yayýnladý.
- “18 yaþýnda milletvekili olan 20 yaþýnda emekli olacak” diyor.
Bu kanuna aykýrý. Bunu en iyi eski SSK Genel Müdürleri ve ‘emekliler’ bilir.
- “Cumhurbaþkaný Meclis’i feshedecek”diyor.
Yeni sistem fesih yetkisi deðil, hem cumhurbaþkaný, hem de TBMM’ye, ‘karþýlýklý olarak ve birlikte seçime gitme’ þartýyla ‘seçim kararý alma’ yetkisi getiriyor. ‘Fesih’ ilan edildiði anda bir kurumun ‘iþlevsiz’ kalmasýdýr. Yeni sistemde iki kurum da seçime kadar görevin sürdürür.
- “Kýdem tazminatýný bir kararname ile kaldýracak, asgari ücreti kaldýracak”diyor.
Bu konular da kanunla düzenlenir, cumhurbaþkanýnýn da kanun yapma yetkisi yok.
- “600 milletvekiline 187 trilyon (milyon) para ödeyeceðiz. Buna gerek var mý?” diyor.
Sadece CHP Parti Meclisi üyesi bir milletvekili, TBMM’ye tek baþýna 2 trilyon (milyon) posta-telefon faturasý ödetmiþtir.
- “Çýkýp bana desinler ki, ‘Kýlýçdaroðlu bu söylediðiniz doðru deðil’ desinler”diyor.
E diyorlar!..
***
Bunu neden yapýyor?
Çünkü CHP’nin ‘seçmen psikolojisi’ uzmaný ‘yabancý’ kampanya ekibi þunu biliyor:
Seçmen referandumda bir kere ‘hayýr’ derse, maksat hasýl olacak. Yani ‘bir defalýðýna etkilemek’ yeterli. Bu yüzden seçmenin duygularý ‘en zayýf nokta’ olarak belirlendi. Hedef, ayný noktaya sürekli vurarak ‘bir kereye mahsus’ kararýný etkilemek. Bu da ‘doðru olmayan’ iddialarý etkili bir araç haline getiriyor.
Oysa ‘evet’ kampanyasýný yürüten AK Parti ve Cumhurbaþkaný Erdoðan’ýn seçmeni ‘iki kez’ ikna etmesi gerekiyor. Zira referandumda ‘cumhurbaþkanýnýn yetkileri’ belirlenecek, Cumhurbaþkaný deðil. AK Parti ve Erdoðan, iki yýl sonra, 2019’da “Cumhurbaþkanlýðýna beni seç” diye ikinci kez seçmene gidecek. Bu da referandumda ‘yalan’ seçeneðini devre dýþý býrakýyor. Zira seçmeni ‘bir kez kandýrmak’, ikinci kez ‘beni seç’ diye karþýsýna çýkmayý imkansýz hale getirir.
Seçmeni de ancak ‘gerçekler’ ve ‘yaþadýklarý’ ikna eder.